BÖLÜM 14

1.6K 97 3
                                    

''Yalnız kendi için yaşayan ve sadece kendini korumaya çalışan insan,mükemmel bir hayata erişmiş sayılmaz.

-Auerbach''

Saçlarımı yatağın üstünde duran tokayla topladıktan sonra odamdan çıktım.Ayşe hemşire güvenliğin önünde duruyordu ve benim geldiğimi görünce gülümsedi.Yanına yavaş adımlarla gittim ve koluna girdim.Gittikçe kilo kaybediyordum bu yüzden artık daha fazla ilaç kullanıyordum.Yakında da terapim başlayacaktı.Hem psikolojik olarak hem de ilaçlı olarak.Kendimi iyi hissetmem gerekiyormuş,sürekli moralim bozuk görünüyormuşum.Tabi bunları psikiyatrım Derya Hanım söylemişti.''İşin bittiği zaman beni çağırman yeterli.Kendin çıkabilir misin merdivenleri?'' diye sorduğunda olumlu anlamda başımı salladım.Pars'la Simay'a bakmaya geldiğimizde merdivenlerin olduğunu öğrenmiştim.Şimdi de o basamakları tekrardan çıkmam gerekiyordu.

 Sonunda 'Konferans salonu' yazan yere geldiğimde giriş kapısını bulabilmek için etrafıma bakındım.Kapıyı bulup içeriye girdiğimde Alya ve Simay'ı bulmaya çalıştım.Simay oturmuş dizindeki elleriyle oynuyordu Alya'ysa gelenlere yer gösteriyordu ve onları oturtuyordu.Size bir şey itiraf edeyim,ben gerçekten o kızı kıskanıyorum.Çünkü o kızı buradaki herkes seviyordu,buraya gelecek kadar hasta olduğuna göre demek ki ksantofobisi ilerideydi.Fakat buna rağmen o kız hala pozitifti ve etrafına iyilik saçıyordu.Beni gördüğünde hızlı adımlarla yanıma geldi.Küçük bir odada hemen hemen on kişi falan vardık.Önce bana merhaba dedikten sonra yerdeki minderlere oturmamı söyledi.Bu kliniğe geldim geleli buranın gerçekten de çok katı kuralları olduğunu görmüştüm.Eğer öyleyse,nasıl oluyordu da bu kıza böyle bir uygulama yapması için izin verebiliyorlardı?

''Merhaba.'' dedim Simay'a.Gülümsedi ve o da bana aynı sevecenlikle karşılık verdi.''Nasıl hissediyorsun?'' dediğimde derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.''İyi,zaten az önce ilaçlarımı ve sakinleştiricilerimi aldım.''dediğinde olumlu anlamda başımı salladım.''Tedavine başlayalı ne kadar süre oldu?''

Boş boş bakışlarıyla duvara bakınca ne kadar uzun olduğunu anladım.''Aslında çok olmadı.'' Elini saçlarının arasından geçirdi ve tekrardan konuşmaya devam etti.''Hemen hemen üç hafta.'' Üç hafta! Vay be iki hafta geçmişti ve hala fazla bir düzelme yoktu.Bu kadar mı içlerine işlemişti hastalık?

''Baksana sana ne hastası olduğunu sormamıştım.Seni bizim blokta hiç görmedim.Rehabilitasyon bölümünde misin?''

''Hayır.Ben ''Bulimia Nevroza'' hastasıyım.Hastalıklar bölümündeyim yani.''Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ve vücudumu incelemeye başladı.Kapıdan içeriye en son Pars ve Yakup içeriye girince bakışlarımı kaçırdım.Kapıyı da kapattıktan sonra herkes karanlığa bürünmüş bir odada tek bir loş lambayla aydınlanıyordu.Pars yanıma,Yakup da Simay'ın yanına oturunca göz ucuyla onlara baktım.

''Tekrardan hoşgeldiniz!''dediğinde Alya'ya doğru döndüm.Coşku dolu sesi onu daha da güzel kılıyordu.''Bugün genellikle yaptığımız o partilerden düzenledim.Şimdi aramıza yeni katılanlar var,sizlere öncelikle onları tanıtmak istiyorum.''

Gözlerini bana çevirdiğinde gülümsedim.''İmge arkadaşımız hastalık bölümünde.Geleli çok fazla olmadı.Umarım onu da seversiniz.'' Tebessüm ederek ona bakmayı sürdürdüğümde herkes başını çevirmiş beni inceliyordu.Daha sonra yeni gelen başka bir kızı daha tanıttı.''Bu da Cansu arkadaşlar.O da yeni geldi ve fobiler bölümünde.''dediğinde kızı süzmeye başladım.Gerçekten güzeldi.Saçları sırtında,gözleri yeşil ve etrafa sinsi bakıyordu.Karanlıktan görebildiğim kadarıyla dudakları da dolgundu ve ten rengi beyazdı.Fakat sanırım ondaki tek kusur burnu ve dişleriydi.Dişleri güldüğünde çarpıklaşıyor,burnu da kemerli ve büyüktü.

Elinde sürekli tuttuğu aynaya baktığımda kaşlarımı çattım.Bu kızın ne fobisi vardı acaba? Ya da nasıl bu kadar tatlı bir görünüme sahipken bu denli takıntılı bir hastaya dönüşmüştü? Fobisini gittikçe merak etmeye başladığımda yerimde huzursuzca kıpırdandım.''Evet,şimdi herkes bu odanın neden bu kadar karanlık olduğunu soracaklar.Durun,hemen ben söyleyeyim,karanlık çünkü biliyorum ki herkesin içi de karanlık.Hem de bu kadar.Belki de buradan daha fazla.'' Odadaki herkesin yüzüne birden hüzün çökünce başımı eğdim.Doğru söylüyordu,buradaki karanlık en az hepimizin hayatındaki karanlık kadar kötüydü.

''O zaman şimdi herkes yemek bölümüne akın etsin.'' diye sevinçle bağırdığında herkesten memnun olmuş bir kahkaha duyuldu.Dolan gözlerimi saklamak için saçlarımı önüme eğdim ve gözlerimi sıkıca yumdum.Biliyorum,bu kadar kolay ağlamamam gerekiyordu ama canımı yakıyordu bütün bunlar.Herkes mutlu mutlu benim her gece yapmak istediğim şeyi yaparken ben sadece onları izliyordum.Neden peki?! Çünkü ben aptal bir kusmadan ve mideden dolayı bir şey yiyemiyordum.

Alya'ya baktığımda bana hüzünle baktığını gördüm.Gerçekten üzülmüş gibi bir hali vardı.Yanıma geldi ve kollarını boynuma doladı.''Özür dilerim...Ben...İmge.Bak,gerçekten unutmuştum.''dediğinde gülümseyerek ona baktım.Başını boynumdan çekip dolan gözleriyle bana bakınca gülümsememi daha da genişlettim.''Üzülme.''dediğimde omzumda bir el hissettim ve başımı çevirip o elin sahibine baktığımda Pars bana güven verircesine bakıyordu.Ve onun yanında bana endişeli gözleriyle bakan Yakup ve Simay vardı.

Onlar gerçekten benim karanlık hayatıma bir güneş gibi doğan insanlardandı.

TedaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin