''Seni özleyeceğim abla.'' İlke'nin titrek sesine karşılık gözlerimi sıkıca kapattım.Doğru,gidiyordum ama bu kadar da üzülmesine gerek yoktu bence.Sadece bir güle güle yeterlli olabilirdi belki.Annem ve babamla da teker teker sarıldıktan sonra beni bekleyen otobüse doğru ilerledim.Arkamda bıraktıklarım benim için önemli miydi? Aslında evet.Odam,tüm yalnızlıklarımda yanımdaydı.Mutluluklarım,üzüntülerim,sinirli olduğum anlar.
Ama en çok özleyeceğim şeyse İlke olacaktı.''Abla!'' Duyduğum sesle birlikte arkama döndüm.''Sık sık ziyaretine geleceğim.Merak etme.'' dediğinde yanına gittim ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum.Derya Hanım yakında yanıma geleceğini belirtmişti.Orada zamanı belli olmayan bir tedavi olup geri dönecektim.Sadece sabırlı olmam gerekiyordu.Dün eve gelip anneme ve babama gideceğimi söylediğimde annemin gözlerinden geçen o pırıltıya şahit olmuştum.Babam ilk başta üzülse de sonradan oranın benim için iyi olacağını söylemişti.Aslında haklıydı burada olmak benim psikolojimi fazlasıyla etkiliyordu.Belki orası bana daha iyi gelecekti.
''Buradan hanımefendi.'' Başımı kaldırıp bana bakan muhavine baktım.''Bavulunuz yok mu?'' diye sorunca olmsuz anlamda başımı salladım.Psikiyatristim Derya Hanım bavulun gerekli olmadığını belirtmişti.Orada bize zaten gerekli olan kıyafetleri vereceklerini söylemişti.Gerçi kıyafet götürsem neye yarar? Gittikçe zayıflıyordum ve kıyafetlerimin çoğu sanırım çöpe gidecekti.Belki de bir başkasına.
Muhavinin gösterdiği yere oturduktan sonra yanıma aldığım minik çantamı dizlerimin üstüne koydum ve camdan bana bakan ailemi gördüm.Babam ne yapacağını bilemiyor gibiydi sürekli yerinde dönüp dolaşıyordu.İlke desem,zaten o ağlıyordu.Annemse telefonuyla uğraşıyordu.Babamın birden kafasını yerden kaldırıp anneme bağırmasıyla gözlerimi kocaman açtım.Kavga edeceklerdi,evet.Ama bu sefer annem hepsinin benim yüzümden olduğunu söylemeyecekti.Aklıma gelen düşünceyle irkildim.Ya şimdi de İlke onun için bir problem haline gelirse?
Otobüs hareket edince huzursuzca yerimde kıprandım.Gidiyordum,yaşadığımız şehrin sonlarına doğru bir kliniğe...
***
Otobüs yolculuğumuzun sonlarına doğru geldiğimizde midemin guruldamasıyla yüzümü buruşturdum.Yeter artık,kesin şu sesi.Yemek yememeliyim,eğer yersem kusabilirim.Kimse yok mu? Neden kimse beni anlamıyor? Canım ne kadar istese de bir şey yememeliyim.''Bakar mısınız? Bir şey içmek ister misiniz?'' Önümde duran adamın tuttuğu tepside nescafe,cola,ayran ve meyve suları duruyordu.''isterseniz çay da getirebilirim.Büskiviyle güzel gider.'' dediğinde gözlerimi sıkıca yumdum.Lanet olsun neresi güzel gider,söylesene ha?! Ben bir şey yiyemiyorum.Kusmamı mı istiyorsun? Zaten son üç günde dört kilo daha verdim.Şu an elli kilodayım.Buna inanabiliyor musun? Kaç yıldır ben kilo kaybediyorum.Kilolarımla birlikte kendimi de kaybediyorum... Demek istesem de diyemedim,içime attım.
''Hayır,teşekkür ederim.'' Adam anlayışla başını salladı ve diğer yolcuların yanına gitti.Çantamdaki kitabımı aldım ve kaldığım yerden okumaya başladım.
''Dünya nasıl bir yer?'' diye sordu genç kadın.Ama küçük kız onu anlamamış bir şekilde izliyordu.Dünya nasıl bir yerdi ki ona göre? İyi insanlarla mı dolu yoksa kötü insanlarla mı? Her şey pamuk şekerlerden mi ibaret yoksa her yer karanlık mı?''
Otobüstekiler bir bir ayaklanmaya başladıklarında onlarla birlikte ben de ayağa kalktım.Fakat başımın dönmesiyle yerimde çakılı kaldım.Muhavin herkesi tek tek dışarı çıkarırken ben de onlarla birlikte dışarı çıktım.Boynuma astığım çantaya sıkı sıkı tutunarak etrafa göz gezdirdim.Beyaz hemşire önlüğü üstünde olan orta yaşlı bir kadın buraya gelirken burukça gülümsedim.Kadın yanıma geldi ve cebindeki kağıda bakarak adımı okudu.
''İmge Parlak.Sen misin tatlım?'' Olumlu anlamda başımı salladım.Ayakta duracak halim yoktu çünkü çok açtım.Kolumdan tutarak beni ilerdeki arabaya doğru götürdü.Şu an hiçbir şey diyecek halim yoktu.Bu yüzden ne yaptığını sorgulamadım.Beni arabaya bindirdi ve kendisi de yanıma oturdu.''İyi misin?''diye sorduğunda bir şey demedim.Yemek yok muydu ya? Kaç saattir bir şey yemiyordum ve karnım çok fena bir derecede açıkmıştı.''Açım.''diye fısıldadım.Öndeki arabayı kullanan adama baktı ve geri bana döndü.Elini koltuğun cebine atarak çubuklu kraker çıkardı.Hem de en sevdiğim tuzlu olanından.''Ben Ayşe.Hemşirenim,seninle ben ilgileneceğim.İstersen önce bunu ye.Biz sana klinikte yemek vereceğiz.'' Bu kadar samimi konuşması nedensiz bir şekilde beni mutlu etmişti.İyi birine benziyordu.Ama bunu bana sözleri değil zaman gösterecekti.
Araba otogardan biraz uzaklaştı ve büyük bir ormanın arasından geçti.Bir kaç anayola çıktıktan sonra koskocaman bir yer gördüm.Daha doğrusu bir değil üç yer demeliyim.Üç blok halinde büyük büyük binalar vardı.Dediğim yerin önüne geldiğimizde oranın kliniğim olduğunu anladım.Büyük yazılarla ''SAKİN KLİNİK-İSTANBUL'' yazıyordu.Etrafı incelemeye başladığımda yüzümü buruşturdum.Birçok insan hemşirelerin koluna girmiş oradan oradan yürütülüyordu.Kimileri bahçede bağırıp çağırıyordu ve çığlık çığlığa kendilerini yırtıyorlardı.
Evet,İmge.Yeni hayatına hoş geldin de.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tedavi
ChickLitHastalıklı bir kız,yıllardır bundan habersiz yaşıyordu.Kilosu gençliğinde onun en büyük sorunu olmuştu ve artık hayatından nefret eder hale gelmişti. ***** Yine yüzüm bembeyaz olmuş bir biçimde tuvaletten çıktım.Elimi dipleri ıslanmış saçlarımın ara...