LAÇİN 'DEN
-Gamze ben ne yapacağım bittim. Gerçekten bittim ben.
-Sakin ol. Otur lütfen şuraya. O kadın sana birşey yapamaz. Ben buradayım merak etme.
-Bilmiyorum Gamze bilmiyorum.
-Ne yapabilir ki. Hem seni bulamaz bile. Ayrıca büyüdün artık. Sana el bile kaldıramaz.
-Ondan çok korkuyorum.
***
Yatağa yatıp güzel bir uyku istedim. Ama mümkün değildi ne yapacağımı bilemedim bile. Hala korkuyordum. Zaten Giray 'ın elinden zor kaçıp eve gelmiştim. Ona rezil olduğumu düşünüyordum. Her seferinde onun odasında gözlerimi açıyordum. Zaten şu doktor arkadaşı garibime gitmişti. Yakışıklı olduğunu kadar güler yüzlüydü. Birinin Giray'ın yanında güzel olduğumu söylemesi beni mutlu ediyordu. Tüm bunları düşünsem bile aklım hala üvey annemdeydi. Neden bu kadar korkuyorum anlamadım. Babamımı arasam diye düşündüm. O hiçbir zaman inanmaz şimdide inamayacaktı. Saate baktım. Saat bire geliyordu. Abimi aradım ve bugün o kadının aradığını söyledim. Oda bana onun İstanbul'a geldiğini söyledi. Tabi koca şehirde beni bulması imkansızdı. Abim eğer isterse buraya geleceğini söyledi. Ancak onu rahatsız etmek istemedim. Geçiştirdim. Yatmaya çalıştım ama uyku tutmadı. Tüm gece kabuslar görüp durdum. Sabah işe gitmek için kalktım. Hazırlanıp şirkete geçtim.
/Laçin'in giydikleri /Arabayı otoparka park etmedim. Şirketin yakına bir yere park etmiştim çünkü bugün ki işlerim hep dışarıdaydı. Çantamı aldım. Eşyalarımı kontrol ederken tam köşeyi döndüğüm sırada birine çarptım. Oda önüne bakmıyor olmalıydı.Elindeki telefonu yere düştü. Alırken elinin üstünün kanadığını gördüm. Orta parmağı ve yüzük parmağının arası yara olmuştu ve kanıyordu. Adamın yüzünü göremiyorumdum. Siyah bir şapka takılıydı. Telefonunu alıp doğruldu.
-Özür Dilerim
Dedim ama cevap vermedi. Gitmek için aynı anda harekete geçtik.Ben Sağa gidince o sola adım attı. Bu sefer o sola ben sağa adım attım. İstemsizce birbirimizin önünü kesiyorduk. Adam sanki şapkayla yüzünü saklıyordu. Bu yüzden yola doğru bakımıyordu. Bende durdum ve çantamdan yara bandı çıkardım. Adama doğru uzadım. Yine kafasını kaldırıp bana bakmadı. Elini çektim ve paketi açıp pembe yara bandını yarasına özenle yapıştırmaya başladım. Yüzüme baktığını hissediyorumdum. Ona bakmak için kafamı kaldırdım tekrar başını eğdi. Neden böyle birşey yaptım bilmiyorum adamda şaşırmış gibiydi. Ancak yara bandını yapıştırmama engel olmamıştı. İşim bitince
-İşte bitti.Geçmiş olsun
Dedim. Adam elindeki pembe yara bandına baktı. Hala yüzünü görmemiştim. Teşekkür bile etmeden hızla yanımdan geçip gitti. Bende öylece bakakaldım. Yola bakmadan yürüdüğüm için kendimi suçlu hissetmiştim. Ayrıca telefonun camı çatlamıştı. Onu yaptıramazdım ama yara bandım vardı onu sardım. Her ne kadar pembe olsada işimi gördü. Yoluma devam ettim. Şirkete gelince direk Giray'ın odasına girdim. Girmemle telefonunun çalması bir oldu.
-Tamam geliyorum.
Diyip kapattı. Bir yandan masayı toplarken bir yandan benimle konuştu.
-Laçin gidip bana bavul hazırla iş için Ankara'ya gidiyorum.
-Ne? Tamam hazırlarım. Ne kadar süre kalacaksınız ona göre hazırlayayım.
-Bu geceyide sayarsak iki gece. Kendi valizini hazırlamayı unutma
- Peki. Ne yani bende mi geliyorum.
Hızlıca odadan çıktı. Doğru onunla gitmem gerekirdi. Çaresiz gidecektim. Aslında Giray olmasa oraya adım bile atmak istemezdim. Dediklerini yaptım. Normalde bu görüşme bu ay sonu olacaktı. Erkene alınmış ama haberim yok. Bunu benim ayarlamam gerekir. Ah şu Giray'ın emri vakileri beni deli ediyor. Ona kocaman bir valiz hazırladım. Eve geçip kendime bir sırt çantası kadar kıyafet koydum.Annemden bana kalan güneşli kolyemi taktım. Şirket telefonuma mesaj geldi.
"Saat 5 te hava alanında ol. "
Ayıp ettin. Tabiki gelirim. Ama önce Gamze'ye haber vermem gerek. Daha sonra dışarıdaki işleri halletmem gerek bir gün yokum. Ne olur ne olmaz.
***
Havaalanına önce ben gelmiştim. On beş dakika erken gelmiştim. Tüm işlerimi halletmiştim. Yeni oturuyordum. Dün üvey annem İstanbul ' a gelmişti. Yani oraya gidince babamı ziyaret edebilirdim. Bir valiz bir sırt çantam ve küçük bir yandan çantam vardı. Telefonumu ve kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Bir şarkı bitti. Tam yeni şarkıya başlarken biri kulaklığımın birini çekti.
-Bu kadar erken geleceğini tahmin etmemiştim.
Dedi.Diğer kulaklığımı çıkardım. Karşımda sivil bir Giray görüyordum. Kot bir pantolon siyah deri ceket, gözlüklerini çıkardı saçlarını geriye doğru eliyle attı. Ben öldüm. Uzun bir süre sustum yanıma oturdu. Ben daha üstümü değişmemiştim. Sabah ki kıyafetlerim üstümdeydi. Giray'ın mükemmel kokusu etrafımı sardı. Çaktırmadan kendimi kokladım. Giray elini dizine koyunca serçe parmağının altında ki kemiğin kanadığını fark ettim. Elimi hızla eline attım. Kendime doğru elini getirdim
-Giray Bey eliniz kanıyor.
Giray Şok olmuş bana bakarken aynı hızla elini attım. Çantamdan yara bandımı çıkardım. Bugün herkese lazım oluyordu. Daha kibar bir şekilde elini aldım. Yara bandını yapıştırmaya başladım.
-Elinize ne oldu?
-Önemli birşey değil. Farkında olmadan bir yere vurdum galiba.
-İşte oldu.
Elini bıraktım. Eline bakıp gülümsedi.
-Bu bandı çok mu aradın?
-Hayır. Her yerde satılıyor.
İyice güldü. Of ya şimdi anladım. Pembe yara bandı. Bozuntuya vermedim. Zaten tüm işlerimi halledip yorulmuştum. Giray kucağımda çalan kulağımın birini aldı. Kulağına taktı.
-Ne dinliyorsun?
Diyip başını arkaya yasladı ve gözlerini yumdu bende kulaklığın diğer ucunu takıp. Giray ' a baktım. İstemsiz güldüm. Onu böyle izleyebilirdm. Ne de olsa gözleri kapalıydı. Kulağımızda Sertap Erener - İki gözüm çalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşim Ol
Novela Juvenil... -Kesin manyaksın? Beni niye buraya getirdin. -Oradan uzaklaştırmak için tabi ki. -Etkili oldu mu bari? -Sence? -Ben gidiyorum. -Burada bizden başka kimse yok. Bu kıyafetinle yolda yardım isteyebileceğini sanmıyorum. Sinirle göğsüme vurdu...