1. Bölüm

1.2K 52 50
                                    

Başımdaki ağrıyla yerimden doğruldum. Yine aynı şey olmuştu.

Sinir krizi geçirmiştim ve sonunda yine bayılmıştım.

Yatağımın başında bana tiksintiyle bakan anneme gözlerimi diktim. Yanında ise yine ne yapacağını bilemez durumdaki üvey babam vardı.

Garip bir durumdaydım sanki kendi annem üvey, üvey babam ize öz babamdı.

Annemin yarım ağız sorduğu "İyi misin?" sorusuna sadece sırıtarak cevap verdim.

Artık konuşma gereği duymuyordum. Çünkü ne söylersem söyleyeyim insanlar beni anlamıyordu.

Yerimden doğrulup lavaboya yöneldim. Lavaboya girdiğimde kapıyı kapatıp arkasına çöktüm. Yaşadığım hayat çok ağır geliyordu.

Gözlerimden yaşlar dökülmeye başladığında sesim çıkmasın diye kendimi sıkmaya başladım.

Biraz rahatladığımda kollarımdaki morlukları görmemle yaşlar yine akmaya başlamıştı. Küçüklüğümden beri o kadar çok dayak yemiştim ki canımı acıtan dayak değil geride bıraktığı izlerdi. Annemin bana yaptığı şeylerin somut kanıtları.

Başka bir yerime bakmama gerek yoktu. Bacaklarım ve sırtım da aynı durumdaydı biliyordum.

Elimi yüzümü yıkayıp odama geçtiğimde odam çoktan boşalmıştı. Zaten benim için endişe etmiyordu. Onun tek endişesi olayı bizden başka birinin öğrenmesiydi.

Belki de polis öğrense üvey kardeşlerimi elinden alır diye korkuyordu. Polise gitmiyordum. Çünkü bu evde bu muameleye maruz kalan tek insan bendim. Çocukların durduk yere yurda düşmesi beni de üzerdi.

Annemden nefret edemiyordum. Neden bende bilmiyorum ama insan annesinden nefret edemiyor. Başka insanları silmem dakikamı almazken yıllardır yaşadıklarıma rağmen annemden nefret edemiyordum.

Ondan nefret etmiyordum ama onu sevmiyordum da. Ona karşı sadece saygı duyuyordum. Belki de beni döverken tutabilecek durumda olmama rağmen elini tutmamamın sebebi buydu.

Bu nasıl saygı diye bilirsiniz ama insanın elinde olmayan şeyler vardır. Düşüncelerimden kurtulup üzerimi değiştirdim.

Saate baktığımda dersimin başlamadına bir saat vardı. Hızla çantamı alıp evden kaçarcasına çıktım.

Arabama bindiğimde başımı arkaya yasladım. Zengin bir aileydik. Fakat annemin sonradan oluşmuş psikolojik sorunları vardı. Ben dünyaya gelmeden önce yaşadığı bir olay yüzünden benden nefret ediyordu.

Olayı bilmiyorum. Ama benden bu kadar nefret etmesinin sebebini hâlâ bilmemek kendimi aciz hissettiriyordu.

Arabayı çalıştırdığımda motordan gelen ses beni gülümsetmişti. Bu özgürlüğümün sesiydi. Her ne kadar kısa süreli olsa da.

Arabayı okula yaklaştığımda bir kenara park ettim. Torpidodaki makyaj malzemelerini çıkartıp kollarımdaki morlukları kapattım.

Kollarım bittiğinde yüzümde iz olup olmadığını anlamak için aynayı yüzüme tuttum. Yüzümde hiçbir şey yoktu. Yine de hafif bir makyaj yaparak göz altlarımdaki torbalardan kurtulmaya çalıştım.

Pek başarılı olamasam da olduğu kadar diyerek yüzümü incelemeye devam ettim. Aynada kendimle göz göze geldiğimde kendi gözlerimin içine baktım. Gözlerimde hüzünlü bir bakış görmüştüm. Kendi gözlerimde görmeye en alışık olduğum duygu hüzün dü.

Aynayı yan koltuğa fırlattım ve arabamı tekrar çalıştırdım. Üniversiteye geldiğimde kapalı otopark yerine giriş kapısına yakın olan park alanını tercih ettim.

LYRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin