O çatlak kadının evinden çıktığım andan beri kendimi huysuz bir keçi gibi hissediyordum. Tek istediğim o sarı cadıya yardım etmekken işitmediğim söz kalmamıştı resmen.
Ateş beyse her zaman ki gibi söz konusu bir kadın olduğun da toz olmuştu ortalıklardan.
Bana ne demeliydi peki ?
Söz konusu yardıma muhtaç bir bayan olduğunda şövalyeye dönüşüyordum aniden ..
Müstahaktı bana tüm bu yaşadıklarım.
Biraz olsun ateşe benzeye bilseydim eğer şu an adi bir sapık yerine konulmamış olurdum ..
Bulut kendine ettiği küfürler eşliğinde sonunda evine vardığında bu gün onu daha fazla hiç bir şeyin şaşırtamayacağına emindi.
Ta ki ateşi ve daha önceleri hiç görmediği güzel bir kadını yan yana göresiye kadar.
O ikiliyi gören bulut ağzı beş karış açık bir şekilde yanlarına yaklaştığın da ateş o kadar gergin ve sinirliydi ki arkadaşını bile görememişti ..
Neredeyse gözlerinden lavlar fışkırıyordu o an genç adamın ve ilk görüğü andaki gibi çatık kaşlarıyla uyuyan kıza bakıyor baktıkça daha da sinirlendiği için onu acımasızca öldürme planları yapıyordu.
Delirmemek elde değildi .. Bu kadın sanki tuhaf bir biçimde üzerime yapışmış gibiydi. Ve ben bir türlü onu üzerimden söküp atamıyordum.
Hatalıydım işte ne diye bir kadına yardım edersin ki .. Onu olduğu yerde baygın bir şekilde bırakıp çekip gitmeliydim.
Oysa yapamamıştım onu tam bırakacağım sırada sanki anlamış gibi bana yaklaşmış minik tırnaklarını gömleğime geçirir olmuştu ve küçük bir kız çocuğu gibi mırıldanarak üşüdüğünü söylemişti. Normal bir zaman da bu durum beni asla etkilemezdi. Çünkü her daim güçlü her daim kararlıydım.
Ama bu sefer nedenini anlayamasam da yapamamıştım işte .. bu kadın da bana eskilere dair tanıdık gelen bir şey vardı ama ne olduğunu bir türlü hatırlayamıyordum.
Üstelik bu kadını gördüğüm andan beri daha önceleri asla aklıma bile gelmeyen düşüncelerle savaşır bulmuştum kendimi.
Mesela neden onu gördüğüm anda deli gibi titriyordu ? Ya da neden her an kaşları çatıktı ?
Bulut bir süre daha merakla ateşe ve koltuklarında huzursuz bir uykunun kollarında olan kıza baktıktan sonra daha fazla merakına dayanamamış ve ateş bu güzellik de kim diye sorarak arkadaşına merakla bakar olmuştu.
Bulut bey gittiği andan sonra çilingirciyle olan kısa sohbetimi sonlandırmıştım. Nihayet kapımız eskisi gibi sapa sağlamdı.
İçeri sakin bir şekilde gire bildiğim an olduğum yerde dona kalmıştım resmen.Oda da adeta bir savaş çıkmış gibiydi. O şerefsize olan sinirimi önüme gelen her şeyden çıkardığımı fark ettiğim de kendime kızmadan edemedim.
Bulut beyin de kalbini kırmıştım üstelik.
Bu gün dünyadaki en huysuz kadın olma ödülüne layık olmuş ola bilirdim.
Kendime söylene söylene savaş alanına dönmüş olan evimizi ilkim gelmeden toparlamaya çalıştığım da saate bakmak aklıma bile gelmiyordu.Bu gün yaşadığım en kötü günlerden biriydi ve ben çok kötü hissediyordum.
Hiç tanımadığım bir adamın kalbini kırmış derin ve sarsıcı bir sinir krizi geçirmiştim ve allaha şükür o anlarda kardeşim yanımda değildi.
Göz yaşları içerisinde kendine yavaşça gelmeye başlayan ilkim o an o kadar sarsılmış ve üzülmüştü ki o küçük kız için inanılmaz bir şekilde intikam arzusu hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan gelen aşk !
Science FictionBundan sadece bir yıl önce biri bana diğer insanların asla göremeyeceği varlıkları göre bileceğimi söyleseydi o kişiye popomla gülerdim. çocukluğumdan beri en çok korktuğum varlık hayaletlerken ki onların var olduğunu asla düşünmememe rağmen deli gi...