ocho

2.5K 284 81
                                        

"Chanyeol, gerçekten gelmek zorunda değilsin." Çoktan arabasının ön koltuğuna yerleştiğim ve emniyet kemerimi bağlamasına izin verdiğim halde hala saçmalıyorum. Chanyeol'ün, Sehun'un meşhur teklifini kabul etmesinin ardından iki gün geçti ve pazartesi sabahı Chanyeol'den emin olmayarak Tae-Oh'u almak için kasabaya geldim. Fakat beklenmedik -veya değil- bir şekilde okulun önünde buldum onu. Sehun'un neyi amaçladığını bilmesem de içimden bir anlığına geçen 'Tae-Oh ile ilgilenirken Chanyeol'ün de bizimle olması' dileğini bir hayli büyütüp önüme koydu. Bilginiz olsun diye söylüyorum; Sehun'un cumartesi günü Chanyeol'e bahsettiği, gündüz takip etmesi gereken işlerinin ne olduğundan hala haberim yok. Onu tanıyorsam eğer, aklına gelen ani şeye sadece bir kılıf uydurmuş olduğuna eminim.

"Gelmek zorunda değilim, sadece geliyorum Baekhyun." Derin bir nefes bırakıyor havaya. Bunun, sorularımın verdiği bıkkınlıktan kaynaklandığını anladığımda pes ederek geriye yaslanıyorum. "Hem sen dert etme, kliniğe Bay Kim bakacak. Bir hafta olmasa da en azından birkaç gün sizinle vakit geçirmek gerçekten iyi hissettirecek. Sadece izin ver." Sesi heyecana doğru yürürken ben de heyecana doğru koşan kalbimi sakinleştirmeye çalışıyorum. "Değil mi Tae-Oh? Sen de beni sevdin, değil mi? Hm?"

Arka koltuğa yerleştiğinden beri sesini çıkarmayan altı yaşındaki miniği hatırladığımda bir anlığına düştüğüm çukurdan yukarı tırmanıyorum. "Evet hyung! Hemen ailemden izin almak ve Baekhyun hyungın evine gitmek istiyorum. Bu yüzden tartışmayı bir an önce kesmelisiniz."

Şaşkınlıkla açılan ağzımı elimle gizlerken başımı sağıma çeviriyorum. Chanyeol'ün de aynı şeyi yaptığına eminim. "Biz tartışmıyoruz ki." Chanyeol'ün sesi sanki sadece arkada oturan miniği değil beni de tatmin ediyor gibi geliyor ve ben buna gülüyorum.

"Arabaya bindiğimizden beri on beş dakika oldu ve Baekhyun hyung sana bizimle gelip gelmemen konusunda tekrar düşünmeni ısrarla belirtirken sen de onu rahatlatmaya çalışıyorsun. Bence bu tartışmak."

Yüzüm bilmediğim ve bilmek istemediğim anlamsız ifadelere bürünürken önüme dönüyor ve bu çocuğun dehasına yetişmemeyi sessizce öne sürüyorum. Chanyeol anlamış olmalı ki biraz sessiz kaldıktan sonra arabayı çalıştırıp sürmeye başlıyor.

***


"İşte burası!" Tae-Oh'un kolumu çekiştirerek heyecanla evini ilan ederken beni ve Chanyeol'ü peşinden sürüklemesi benim de heyecanımı bir hayli katlıyor. Kıkırdayarak ceketimin kol kıvrımlarını bırakıp evin zilini çalmasını bekliyorum. Chanyeol heyecanıma ortak olmak için belimden kolunu geçirip adımlarıma değnek oluyor. Ve tabii eklemeden olmaz; tensel temas başımı feci halde döndürüyor.

"Merhaba, hoş geldiniz." Genç bir kadının sesi kulaklarıma iliştiğinde öksürerek kendime gelmeye çalışıyorum. Şu an bile Chanyeol'ü düşünmemeliyim.

"İçeri girin, hadi." Tae-Oh'un çekiştirmeleriyle dikkatli büyük bir adım atıyorum. Daha önce bu tür zamanlarda kapı eşiğini düşünemeyip yere serildiğim çok an olduğundan tecrübelerimin arasından bir yenisini çıkarıyorum.

Chanyeol'ün yardımıyla kısa bir turdan sonra yavaşça kanepe olduğunu düşündüğüm yere oturuyorum. Nedenini bilmiyorum fakat burası düşündüğümden daha ferah geliyor ve içeri girdiğimden beri gergin olmanın aksine daha çok gülümsüyorum.

"Bir şey içer miydiniz?" Tae-Oh'un annesi olduğunu yeni fark ettiğim genç bayanın sesine önden bir teşekkür sunup nazik teklifini geri çeviriyorum. Chanyeol de bana ayak uyduruyor. Aslında böyle zamanlarda bu tür redlerin gerçekten kalp kırıcı olduğuna inanırım ama Tae-Oh'un annesinin genç olduğunu sesinden nasıl anladıysam hasta ve güçsüz olduğunu da bir o kadar iyi anlıyorum.

Nodo Ciegos || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin