trece

2.4K 276 139
                                        

[arkadaşlar büyük bir eşşeklik edip bu dünyada en çok değer verdiğim insanı kırdım ve özür dilemeye bile yüzüm yok, yardım edin de bizi barıştırın :( sensiz yapamıyorum ilayda...

kjikaila nolur beni affet, seni çok seviyorum..]




PCY

"Hey. Neyin olduğunu söyleyecek misin artık?" Tırnaklarımı dişlerimden zorlukla ayırıyor ve beklemekten canı sıkılmış Jongin'e bakıyorum. Onu eve çağırdığımdan beri ne derece yürek yemiş olabileceğimi düşünüyorum. "Chanyeol, sen aptal mısın?"

Sorusu irkilmemi sağlıyor. Bunu ciddiye almayı boşverip yutkunuyor ve toparlanıyorum. "Jongin... Biz ne zamandır tanışıyoruz?" Evet, konuya buradan girersem her şey daha makul olacak.

"Yaklaşık iki sene falan."

Cevabına gözlerimi devirip kafamı iki yana sallıyorum. "Hayır, şirket içindeki selamlaşmadan ibaret olan ilişkimizden bahsetmiyorum. Arkadaşlığımızdan..."

Gözlerini kısıyor. Biraz düşündükten sonra yanıtlıyor. "İki buçuk ay oldu sanırım." İçimden o kadar oldu mu diye kendimi tatmin etmeye çalışırken kaşlarını çatarak gözlerini bana dikiyor. "Sen ne demeye çalışıyorsun şimdi?" Bir süre soruyu ne anlamda sorduğunu anlamaya çalışıyorum. Elleriyle göğsünü yumarak büyük bir ses çıkarıyor. "Sen! Yoksa!"

"Ah... Senin bu yanlış anlamaların." Gözlerimi yumup parmaklarımla şakaklarıma masaj hareketleri uyguluyorum. Ona döndüğümde normal pozisyonuna geri döndüğünü fark ediyorum. "Neden beni bir kez doğru anlamayı düşünmüyorsun?"

"Yah! Sen anlatamadıktan sonra benim mükemmel zekam bile bir işe yaramaz. Anladın mı?" Kibirli bir şekilde gözlerini devirip kollarını koltuğun iki ucuna uzatıyor. "Hem dünden beri ne kıvranıp duruyorsun sen? Şirketten istifa falan ettin de söyleyemiyor musun?"

"Hayır tabii ki, istifa etmedim. Ama şirket yaptığım şeyi anlarsa anında beni kovmaktan çekinmeyecektir." Gözlerimi kısa bir süreliğine yumup geçen gece olanları aklıma getiriyorum. Bu hem heyecandan hem de korkudan kalbimin ritmini hızlandırıyor.

"Tanrı aşkına, ne yapmış olabilirsin ki?" Gözlerini dikkatle bana dikiyor. Ona baktığımda kafasını sorgulayıcı anlamda iki yana sallıyor. Yutkunup derin bir nefes alıyorum.

"Baekhyun'a ondan hoşlandığımı söyledim." Zorlukla söyleyip iki gözümü de sımsıkı kapatıyorum. Ona söylerken bile bu kadar zorlanmadığımı anımsıyorum. Kim Jongin'in her ne kadar aradaki mesafeyi kaldırmış olsa da benim üstüm olduğu gerçeğini bir yana savuramıyorum.

Uzun süre sesi soluğu kesilince tek gözümü açıp korkuyla ifadesine bakıyorum. Dümdüz bir şekilde beni izliyor. "Sen ne yaptın?" Yavaşça donuk ifadesi çözülmeye başlıyor ve yaslandığı yerden doğrulup bana doğru eğiliyor.

"B-ben... Biliyorum, bu biraz... Sadece..." Anlamsızca ağzımdan kelimeleri döküyorum. Anlık tepkisi beni korkutuyor.

Ayağa kalkıp alkış tutuyorken ben de onu izliyor ve ciddi olup olmadığını kontrol ediyorum. "Sen harikasın Park! Bu yöntem daha önce aklıma hiç gelmemişti!" Keyifli bir şekilde söylerken ben ifademi değiştirmiyorum. Ciddi olduğumu anlaması gerekiyor. Tabii ki de Baekhyun'a böyle bir kötülüğü yapacak değilim.

"Jongin. Ben ciddiyim."

Kalan son birkaç cesaretimle söylüyorum. Neşeden iki yana kıvrılan dudakları eski haline dönüyor ve yavaşça arkasındaki koltuğa oturuyor. "Sen ciddisin." Kafamı sallayıp onu onaylıyorum.

Nodo Ciegos || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin