PCY
Hastanenin ağır kokusu bir süredir saklanan öksürüklerimi açığa çıkarıyor ve bu sefer kendimi tutamıyorum. Dikkatini çektiğim ilk isim Tae-Oh oluyor. Başımı olumlu anlamda sallayıp gülümsüyorum. Fakat ikinci radara yakalanmam pek uzun sürmüyor.
"Siz iyi misiniz?" Bekleme koltuğunda oturan Bayan Lee'nin meraklı bakışları çıkıyor üstüme. Gözlerimi kırpıştırıp onaylamamın ardından birkaç saniye geçmeden bir öksürük krizine daha kapılıyorum. "Hiç iyi görünmüyorsunuz. İsterseniz siz de bir doktora görünün."
"Dün yağmurda biraz ıslandım. Üşütmüşüm. Abartılacak bir şey değil." Boğazımı tetikleyen öksürüğü zor bela tutup söylediğimde onaylayıp önüne dönüyor.
Tanrı aşkına. Fazlasıyla mütevazı davranıyorum. Dün gece ne kadar ıslandığımdan kimin haberi var ki? Bunun cevabı apaçık. Beni cezalandırmak isteyen dürtülerine bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun cevap verdiği Oh Sehun ve sesini zar zor duyduğum, düzenbaz ağabeyi Kyungsoo. O yağmurun altında kasabadan Shingeong'a kadar -özellikle belirtirim ki arabayla en az yirmi dakikada gittiğim yol- üzerimdeki hırpalanmanın verdiği güçsüzlükle yürüdükten sonra hasta olmayı kim beklemez ki?
Yine de Sehun'un arabamı elimden alıp eve benden önce gittikten sonra Baekhyun'a her şeyi anlattığı ve Baekhyun'un beni kapıda hayal kırıklığıyla beklediğine dair kurduğum onlarca şeyin kurgu olarak kalması biraz olsun içimi rahatlatmıyor değil. Biliyorum. Sehun'un beni affetmesi uzun sürecek. Belki de Sehun beni affettiğinde Baekhyun bu içinden çıkamadığım oyunu öğrenip beni kapı dışarı edecek ama yemin olsun ikisinin de gönlünü temiz bir şekilde kazanana dek pes etmeyeceğim.
"Hyung? Gidelim mi?" Elime değen sıcak ve minik şeyin farkına vardığımda irkilip başımı refleks olarak sallıyorum. Bayan Lee'nin ve oğlunun muayene odasına ne ara girip çıktığını anlamayacak kadar uzun bir süre geçiyor kafamın içinde belli ki.
"Doktor ne dedi Tae?" Bayan Lee'yi arabaya yerleştirdikten sonra Tae-Oh'u tutup önünde çömeliyor ve sorguya tutuyorum. Dün neler yaşamış olursam olayım ona verdiğim sözü tutmak ve bugün gözlerinde gördüğüm gülümsemeyi tekrar görmek için mezarımdan çıkıp geleceğime eminim.
"Anneme iyi bakmamı söyledi."
"Yine mi? Başka bir şey söylemedi mi?" Umutsuzca omuzlarını düşüren çocuğun kollarını tutup ona güç vermek istercesine gözlerine bakıyorum ama pek bir değişim yok.
"Doktor bana başka bir şey söylemiyor ki. Ona annemin ne zaman iyileşeceğini soruyorum o da her seferinde 'annene iyi bak' diyor."
Doktorun belirtmek istediği ama bu çocuğun ısrarla anlamak istemediği şeyi anlıyorum. Kollarını bırakıp derin bir nefes veriyorum ve o da koşturarak annesinin yanına yerleşiyor. Uzun bir süre yerine gelemeyecek olan bünyem tekrar sarsılıyor. Göz göre göre annesinin ölümünü izleyen bir çocuğa destek vermenin nasıl mümkün olabileceğini düşünüyorum bir süre. Aklıma ufak tefek şeyler düşüyor ve ben onlara tutunup arabaya yerleşiyorum.
***
Onları evlerine bıraktıktan sonra ilk rotam klinik oluyor. Buraya gelmek sarsıntılı bir depremden kaçtıktan sonra sabahın ışıklarıyla kurtarabileceklerimi görmek için arkamda bıraktığım enkaza uğramak gibi. Belki de kurtarabileceğim hiçbir şey yok. Her şeyin daha beter kırılıp döküleceğine şahit olacağım belki ama bu enkazdan kaçamayacağım bir gerçek.
"Jongin?" Dün gece yediğim dayak eşliğinde kısık küfürlerle sayıkladığım ismi burada Kyungsoo'yla görmek beni oldukça şaşırtıyor. Yüz ifadesinden hiçbir şeyden haberdar olmadığını anlıyorum ama Jongin bu. Bir sürpriz de yapabilir. "Sen... Ne yapıyorsun burada?" Kimseden sakladığımız bir şey kalmamış olsa da Kyungsoo denen heriften korktuğum bir gerçek. Hala oyuna devam edip kendimi kandırmak da bir tür ironi olsa gerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nodo Ciegos || chanbaek
FanficAma ben, onu ömür boyu karanlık dünyamın beyaz çizgilerine mahkum edecek kadar bencil olabilir miyim? Veya o, karanlıkta hevesle çizdiğim çizgilerimin gerçek sahibi mi? © Tüm hakları, Byun Baekhyun'un göz kapaklarının ardında saklıdır. © •angst wit...