PCY
"Evet, Chanyeol. Neler buldun, anlat bakalım."
CEO Seong'un önünde başım belirli bir açıda eğik ve ellerim önümde bağlı duruyorum. Sabah Tae-Oh ve Baekhyun'u kasabaya götürdükten sonra alelacele beni ve Jongin'i şirkete çağırdıklarını duyduğumdan beri aynı moddayım ve nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Anlaşılan Jongin'in sorgu sırası bitmiş, doğrudan beni önüne çağırıyor.
"Öncelikle bir süre takip edip nerelerde takıldığını öğrendim efendim. Sonra bir şekilde tanıştık ve--"
"Bu hikayeleri Jongin'den dinledim. Aynı vakti harcamaya niyetim yok. Sadece işime yarayacaklarını anlat."
Adamın ses tonu bile içimi ürpertirken Bay Kim'i mumla arayacağımı düşünmezdim. Zaten CEO Seong'un doğrudan bu işle ilgilenmesi ilgimi çekmiyor değil. Neden asistanları yerine kendisi bizimle muhatap oluyor, anlamıyorum.
"Şu an Baekhyun'un sadece öğretmenliğe ilgisi var efendim. O kasabadaki okula çok feci takmış durumda. Mülakatta reddedilmesine rağmen zamanının çoğunu orada geçiriyor."
"Kasaba mı?"
Kuşkuyla soruyor ve onaylıyorum. "Evet. Yongdeon kasabasında bir engelli ilkokulu var. Resim öğretmenliği yapmak için başvurmuş ancak reddedilmiş."
"Demek öyle." Sakal kısmını avcuyla kaşırken bir yerlere dalıyor. Buradan sadece işimi yapıp çıkmak için dua ediyorum. Fazlasına karışmamalıyım. "Devam et."
"Birkaç kez mimarlık için ağzını aradım ama sorumluluk dolu projelerle zaman harcamak istemediğini belirtti. Ev arkadaşı da bu durumdan oldukça şikayetçi. Şu an epey darda görünüyorlar. Dün istemeden kulak misafiri oldum. Ev arkadaşı da mimar ama yeni mezun olduğu için şu anlık yarı zamanlı işlerle vakit dolduruyor."
"Sehun mu? Yarı zamanlı iş?" Ses tonu Kuzey Kore başbakanının emir verirken ki ses tonuyla birebir olmasa kinaye yaptığını düşüneceğim. Sehun'un adını bile öğrenmiş oluşu beni endişelendiriyor. Bu işten sağ çıkmam mümkün görünmüyor. Ya Baekhyun'u ikna edip şirkete getireceğim ve sonra öğrenip beni hayatından def edecek, ya da bu işi elime yüzüme bulaştırıp işimi kaybedeceğim. "Her neyse. Demek öğretmenlik yapmak istiyor?"
"Evet efendim. Aklı feci halde öğretmenlikte takılı. Eğer bunu yapmazsa rahat edemeyecek gibi." Onun öğrendiği şeyleri birilerine aktarmakla dolu hevesi aklıma gelince içten gülümsüyorum. Bazen onu yeni tanıdığım halde kaybetmekten korkmuyor değilim.
"Yapacak bir şey yok. O zaman hevesini almasını sağlayacağız."
"Anlamadım?" Umarım yanlış anlamışımdır...
"Bu inatçı çocuğu fazla zorlayamayacağız sanıyorum. Şu kasabadaki okulun yetkilileriyle iletişime geçeyim. Derhal Baekhyun'u işe alsınlar. Zaten okulların tatile girmesine iki ay bile kalmadı. Hevesini aldıktan sonra yazın önüne teklifi yeniden sunacağız."
Neden böyle bir şey yaptıklarını anlamıyorum. Neden Baekhyun'da bu kadar ısrarcı olduklarını, neden görme engelli bir mimar için bu kadar masraf ve zaman harcadıklarını, neden neden neden... Hiç birini anlamıyor ama sesimi de çıkaramıyorum.
"İşini iyi yapıyorsun Chanyeol. Seni bir süreliğine şirketten alıkoyduğumuz için darılmıyorsundur umarım?"
Tanrım... Kinaye dolu sesinde bile ürperti mevcut. "Hayır efendim. Durumumdan memnunum ancak anlamadığım bir şey var." Yine çenemi tutamıyorum. "Neden Baekhyun'da bu kadar ısrarcı..."
Tek bir kaş hareketiyle sorumu yarıda kesiyorum. "Söyleyeceklerin bittiyse gidebilirsin Chanyeol."
Önünde eğilip kollarımı serbest bırakıyorum. "İstediğiniz bir şey var mı Bay Seong?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nodo Ciegos || chanbaek
FanfictionAma ben, onu ömür boyu karanlık dünyamın beyaz çizgilerine mahkum edecek kadar bencil olabilir miyim? Veya o, karanlıkta hevesle çizdiğim çizgilerimin gerçek sahibi mi? © Tüm hakları, Byun Baekhyun'un göz kapaklarının ardında saklıdır. © •angst wit...