Baekhyun, herkes dağıldığında hala göletin başında elindeki pembe oyuncak bebeğiyle oturan çocuğu gördü. Bir yandan aklı geri dönmekteydi fakat o kadar yalnız görünüyordu ki onunla konuşmadan gitmek istemedi. Yavaşça yanına yaklaşıp onun gibi çöktü yere ve göleti izlemeye koyuldu. "Adın ne?"
Çocuk cevap vermedi. Aynı bakışlarla göleti izlemeye devam ediyordu. Baekhyun bakışlarını çocuğa çevirip dikkatini nasıl çekeceğini düşündü. Kucağında sımsıkı sarmaladığı oyuncağa götürdü elini.
"Çek elini!"
Baekhyun korkuyla geri çekildi. Elinden dünyalarını almış gibi bağıran çocuğun yanından uzaklaşıp göletin karşısına geçişini izledi. Pes etmedi. Yanına gitti ve oturdu. "Özür dilerim. Çok güzel görünüyordu, bakmak istedim." Çocuk Baekhyun'a anlamsızlıkla baktığında Baekhyun gülümsedi.
"Pembe bir oyuncak bebeğim olduğu için benimle dalga geçmeyecek misin?"
Kaşlarını çattı Baekhyun ve kafasını iki yana salladı. "Hayır. O çok güzel." Çocuğun oyuncağı gizlemeyi bırakıp öne çıkardığını gördü ve bakışlarını oyuncaktan çekmeden sordu. "İsmi var mı?"
"Hm. Pinku."
"Pinku? Voah. Çok güzel." Elindeki şeye dünyanın en güzel varlığıymış gibi baktı Baekhyun. Çocuktan yeterli güveni kazandığında gözleriyle iletişim kurdu. "Senin adın ne?"
"Sehun. Senin?"
"Baekhyun." Sade bir şekilde yanıtladı ve göleti izlemeye geri döndü.
"Buraya yeni mi taşındınız?"
Baekhyun, sonunda konuşmak için yeterince açılan çocuğa döndü ve kafasını onaylar nitelikte salladı. "Evet."
"Yani hep burada mı olacaksın?" Sehun onay aldığında gülümsedi. "O halde benimle arkadaş olur musun?"
"Olurum." İkisinin de yüzünde parlayan gülümseme göletin berrak suyuna yansıyordu.
"Yarın burada buluşalım mı? Oyun oynarız."
Baekhyun babasının verdiği sözü hatırladığında dudaklarını büzdü. "Olmaz. Yarın babamla hayvanat bahçesine gideceğiz. Ona söz verdim." Sehun suratını asıp gölete geri döndüğünde Baekhyun alternatif bir çözüm düşündü. "Yarın akşam üzeri buluşalım mı? Babama biraz erken dönmek istediğimi söylerim."
Sehun kocaman gülümsemesiyle yeniden Baekhyun'a döndü. "Söz ver!"
"Söz. Yarın burada olacağım." Anlaştıklarında birbirlerine yardım ederek ayağa kalktılar ve beraber muhabbet ederek eve döndüler. Evleri bile birbirlerine oldukça yakın olduğu için şanslı hissediyordu her ikisi de. Diğer gün göletin yanında buluşmak için heyecanla uyudular o gece. Fakat diğer gece ikisi de birbirini yalnız bırakmıştı.
***
"Hoşça kal Tae. Seni yine görmeye geleceğim, tamam mı?" Eve girmeden önce hala gideceği için üzgün olduğunu düşündüğüm çocuğun gönlünü almak için sözler sarf ediyorum. Minik ellerini ellerimden çekip yaklaşıyor ve yanağıma öpücük kondurup geri çekiliyor. Tüm gülümsememi ona veriyorum.
"Seni seviyorum hyung! Sen dünyanın en iyi hyungısın."
Kıkırdayarak ayaklanıyorum ve bacaklarıma yapışan bedeni yetişebildiğim kadarıyla sarıyorum. Saçlarını okşarken kendini çok geç belli eden mızmız arkadaşımın sesi beliriyor. "Hey! Onu benden başkası sevemez, minik!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nodo Ciegos || chanbaek
FanfictionAma ben, onu ömür boyu karanlık dünyamın beyaz çizgilerine mahkum edecek kadar bencil olabilir miyim? Veya o, karanlıkta hevesle çizdiğim çizgilerimin gerçek sahibi mi? © Tüm hakları, Byun Baekhyun'un göz kapaklarının ardında saklıdır. © •angst wit...