Hayatımın ilk on yılı ailemle beraber oradan oraya sürüklenmekle geçti. Tek hayali yardıma muhtaç, yaralı insanları iyileştirip onlara ücret beklemeden yardım etmek olan doktor babam ve babama yardım eden hemşire annemin şefkatli ellerinde büyüdüm on yıl. 24 yıldır yaşayan birine bakınca on yıl ne kadar az geliyor değil mi? Peki ben senelerce ilk beş senesini bile hatırlamadığım o on yılı yaşadığımı söylesem? Unutulmak istenmeyen anılar en fazla ne kadar dayanabilir karanlık düşlerinizde? İstese yaşatabilir mi bir insan birkaç parça anıdan oluşan masalları en içinde?
Belki yaşatmak yaşamaktan daha zor. Ama anlıyorum ki en zoru güvenmeye mecbur bırakılıp o güvenin bir çıkar ilişkisine dayalı olduğunu öğrenmek oluyor.
"İyi misin?" Elime tutuşturduğu su bardağını nazikçe alıp dudaklarıma götürüyor ve dilimi ıslatacak kadar içtikten sonra Chanyeol'e geri veriyorum. Görmeyen birinin başının dönmesi... Bu durumun felaketliği anlatılabilir bile değil.
"Değilim. Sehun nereye gitti? Neden dönmedi hala?" Endişe ve paniğimi ele verirken sorduğumda Chanyeol'ün ellerini hissediyorum avuçlarımın arasında. Doktorun çarpıcı sözleri ve iddialarının ardından ilk işimiz eve dönmek olurken Sehun elimdeki projelerin teslimini bahane edip şirkete gideceğini söylüyor. Ben ise saatlerce evde Sehun'u beklemekten başka bir şey yapmıyorum.
İkimizin arasında da haklı bir gerginlik var ve Bay Zhang'ın sözleri hakkında düşündüklerimizi dile dökemiyoruz bile. Chanyeol besbelli bir şeyler gevelemek için çırpınırken aniden çarpan kapının sesini duyuyor ve korkuyla büyüyen gözlerimi sesin geldiği yöne çeviriyorum. Sehun olduğunu nefes sesinden anlamak, böylesine derin bir sessizliğin içinde hiç de zor değil.
"Sehun? Neredeydin sen? Neden geciktin bu kadar?" Gittikçe yaklaşan adımlarına yönelik söyleyip kalkmaya yeltendiğim an Sehun'un buz kesilen ellerini hissediyorum tenimde. Ellerini omzuma koyup oturmamı sağlıyor ve yakınıma bir yerlere oturuyor. "Projeyi teslim edeceğim dedin. Neden bu kadar sürdü?"
"Projeni teslim ettim Baek. Kopyası ellerinde. İnceleyip seni arayacaklarını söylediler. Kabul edilirse imzan için seni kurul heyetine mi ne çağıracaklarmış." Sehun'un son derece gergin çıkan sesi tüylerimi ürpertirken asıl sorunun, hatta asıl cevabın bu olmadığına yüzde yüz emin oluyorum.
"Ee? Gittin mi Cheongdam'a?"
Chanyeol'ün sorusunu duyduğum an şokla göz kapaklarımı aralayıp Sehun'u bulmaya çalışıyorum gözlerimle. İkisinin ne karıştırdığı belli oluyor. "Cheongdam mı? Cheongdam nereden çıktı?" Sehun'dan soruma dair hiçbir tepki alamadığımda sabırsızlıkla sesimi yükseltiyorum. "Orası bizim dört sene önce ev tuttuğumuz yer değil mi? Cevap versene Sehun! Ne işin vardı orada?"
"Baekhyun sakinleşir misin? Senin terapi aldığın doktorunu görmeye gittim oraya." Sonunda dudaklarından itirafı salarken sesindeki huzursuzluk beni rahatlatmak yerine daha da huzursuz ediyor. Onlarca soru geçiyor beynimden. Hiçbirini sormaya mecalim yok. "O lanet olası doktorun sana ne ilacı verdiğini bulmaya gittim. Yıllardır psikoloji ilacı diye seni nasıl uyuttuklarının hesabını sormaya gittim."
"Sonuç?" Chanyeol sabırsız bir şekilde sorarken yerime sinip arkama yaslanıyor ve kucağımda birleştirdiğim parmaklarımla oynamaya başlıyorum. Derin bir sessizlik beni esir alıyor.
"Sonuç yok. Baekhyun'un ilaç tedavisi gördüğü son doktor biz buraya taşındığımız aylarda sırra kadem basıp gitmiş. Ondan önceki doktorları bulmak için de en yakın zamanda çocukken yaşadığımız yere gitmem gerekecek."
"Kaçmış yani öyle mi?" Chanyeol'ün dişlerinin arasından çıkan sorusuna derin bir nefes veriyor ve başımı yenilmişlikle eğiyorum. Sohbet dahil olmak istemediğim yerlere uzuyor. "Kaçtıysa gerçekten bir suç işlemiş demektir değil mi? Baekhyun'un taşındığı ay ortadan kaybolması ilginç değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nodo Ciegos || chanbaek
FanfictionAma ben, onu ömür boyu karanlık dünyamın beyaz çizgilerine mahkum edecek kadar bencil olabilir miyim? Veya o, karanlıkta hevesle çizdiğim çizgilerimin gerçek sahibi mi? © Tüm hakları, Byun Baekhyun'un göz kapaklarının ardında saklıdır. © •angst wit...