BBH
Huzurun, içimde yer alan tam olarak karşılığı; Yongdeon Kasabası'ndayım. Neden her geçen gün daha fazla ferah ve huzurlu geliyor burası, bilmiyorum. Havada asılı kalan en ufak rüzgar sesi bile nasıl bir insanın içini rahatlatabilir? Buraya her geçen gün aşık olmam, her karışını ezberlemem ve insanlarından her birini yıllardır tanıyormuşçasına benimsemem... Bunların bir açıklaması olabilir mi? Kendimce var elbet. Karanlık benim için burada son buluyor mesela. Her teneffüs bahçede yankılanan çocuk sesleri karanlığımın en büyük meşalesi oluyor. Onların sevinci, üzüntüsü, her bir duygusu hislerimle yarattığım bütün yeteneklerimin sunucusu oluyor. Daha nasıl açıklayabilirim ki kendime?
"Baekhyun?"
Chanyeol'ün korkutmak istemeyen sakin tok sesi kulaklarıma yayıldığında irkiliyorum. Ne kadar nazik davransa bile çok derin düşüncelere daldığım zaman uyarıldığımda aşırı tepki veriyorum. Resim çizerken Sehun'un odama aniden dalması ve boya kutularını üzerine fırlatmam karşısında bu hiçbir şey tabii.
"Korkuttum mu?" Gittikçe alçalan sesiyle yaklaşırken yanıma oturup tek omzumu kavrıyor. Hala korkudan titreyen nefesimi sakinleştiriyorum. Gerginliği itmek için her zaman bir B planım var elbet: Gülümsemek.
"Hayır, iyiyim. Yalnızca derin düşünüyordum."
"Belli oluyor. Uzaktan bir şeye çok fazla odaklandığını anladım. Bu yüzden korkutmamak adına sakince yaklaştım." Sesinden hafif bir gülümseme var. Ve ya... heyecan?
"Ehh, nereye gidiyoruz peki?" Yanıma bıraktığım değneğimi kavrıyorum ve boyunu uzatıyorum. Ellerini birbirine sürtüştürüp bana doğru dönüyor.
"Dün de demiştim. Bu gizli." Son söylediklerini çok büyük bir heyecanla söylüyor. Bir yandan elleriyle bana bir kaç hareket sergilediğini fark ediyorum elbette ama ne yazık, görmem mümkün değil. Mahcup olmaması için gülümsüyorum.
"Fazla meraklandım."
Ayaklanıyor ve kalkmamda yardımcı oluyor. Çakıl taşlarıyla dolu zeminin üzerinde denge sağlamam zor oluyor. Tek kolumun içine giriyor ve sıkıca tutuyor. "O halde gidelim."
***
"Geldik."
Arabadan iner inmez içimi dolduran huzur akciğerimi çoktan temize kavuşturuyor bile. Etrafta, kulaklarımın aşina olduğu, karanlığımın meşalesi; çocuk sesleri yankılanıyor. Chanyeol acaba beni kandırarak dönüp dolaştırıp aynı yere mi getirdi yoksa karanlığıma meşale tutan başka bir yer daha mı var? İçimde kaynayıp duran soru kazanının altını kısmak için kollarımdan kavrayarak yürümeme yardımcı olan Chanyeol'e yöneliyorum ve adımlarımı donduruyorum.
"Ne oldu?" diyor tedirgin bir sesle.
"Burası neresi? Neden çocuk sesleri duyuyorum?"
Gülümseyişini duyuyorum. Nefes alışverişinden bu gayet açık anlaşılıyor. Kollarımı daha sıkı kavrıyor ve yürümem için bir adım atıyor. Ona eşlik ederken sorularımı yanıtlamasını bekliyorum.
"Çocuk sesleri duyman çok normal çünkü burası bir çocuk yetiştirme yurdu."
"Çocuk yetiştirme yurdu mu?" İçimdeki heyecanın kurbanı olarak adımlarımı hızlandırmaya başlıyorum. Chanyeol'ün buna yalnızca gülümsediğini duyuyorum. Çocuklarla ilgili her şeyi severim ki ben.
"Evet. Çocukları sevdiğini söylememiş miydin? Benim de aklıma ilk burası geldi."
Hayatımda ağzımı ilk kez bu kadar büyük açarak gülümsüyorum belki de. Bütün dişlerimin karşıdan göründüğüne bahse girebilirim. Tanrım, lütfen tüm bu heyecanlarım sahte çıkmasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nodo Ciegos || chanbaek
FanficAma ben, onu ömür boyu karanlık dünyamın beyaz çizgilerine mahkum edecek kadar bencil olabilir miyim? Veya o, karanlıkta hevesle çizdiğim çizgilerimin gerçek sahibi mi? © Tüm hakları, Byun Baekhyun'un göz kapaklarının ardında saklıdır. © •angst wit...