quince

2K 235 126
                                    

PCY

Baekhyun'a bağlandığım her geçen günün gecesinde onunla bir gün vedalaşmak zorunda kalırsam bunu nasıl atlatırım diye düşünüyorum. Biliyorum. Bunu düşünmemeliyim. Belki de bu acizliğimin bir göstergesi. Fakat engel olamıyorum düşlerime. Ona bir kez bile onu sevdiğimi söyleyemezken 'hoşça kal' demeye mecbur bırakılmak tüm benliğimi kaybetmeme neden olurdu sanırım.

Neden bütün bunları yaşadığımı sorguluyorum. Neden Baekhyun'la tanıştım, neden bu saçma görevin içine düştüm, neden onunla aramdaki mesafeyi koruyamadım, neden ona bağlandım... Hiçbir sorunun cevabını bulamıyorum. Bildiğim ve inandığım tek şey onunla karşılaşmamın bir kader ve ona olan hislerimin gerçek olduğu. Korktuğum tek şey ise onu bir gün kaybetmek değil, her şeyi öğrendiğinde ona olan hislerimin de sahte olduğunu iddia edecek olması. Ve eğer o gün gelirse, ona asla gerçek hislerimi anlatamayacağım.

Şirketin benden istediği görevi başardığım gün kendime tembihlediğim tek şey onunla geçirdiğim her günü sonmuş gibi yaşamak. Bütün bunları ben planlamış, çok sevdikleri evlerini ellerinden ben almış olsam da... Her şeyin bir an önce bitmesi ve ona artık yalan söylememek için çabaladığım ortada. Byun Baekhyun? Bana inanacaksın değil mi?

"Tamam Baek. Seni ararım." Telefonu kapatır kapatmaz büyük bir ruhsuzlukla başımı arkama atıyorum. Onu şirkete götürmemi istiyor ve arada hafta sonu olduğundan bütün bunlara kendimi hazırlamaya çalışıyorum.

"Ne o? Baekhyun'un teklifi kabul etmesi seni memnun etmemiş gibi."

Kafamı kaldırıp benimle bütün fırsatlarıyla eğlenen Jongin'e bakıyorum. Evimi bedava kullandığı yetmiyormuş gibi bir de tüm enerjimi elimden alıyor. "Baekhyun'un kabul ettiği ve memnun olduğum tek teklif çıkma teklifiydi sanırım."

"Bu kadar üzülme. Belki böylesi daha iyi olacaktır." Elinden asla düşürmediği cips tabağını dünyada hiç derdi yokmuş gibi gömerken rahatlıkla söylüyor ve anlamsız bulduğum, sıfır mizaha sahip eğlence programlarından birini izliyor.

Doğrulup kumandayı bir süre gözlerimle arıyorum ama Jongin onu da cips tabağı gibi sahiplenmiş görünüyor. "Konuşması çok rahat değil mi?" Yine de benimle eğlenmesine izin veriyorum.

"Elbette çok rahat dostum. Sana en başından söylemiştim. Şirket sadece onunla arkadaş olmanı ve tekliflerine yanaştırmanı söyledi. Kim sana git aşkını itiraf et dedi ki?" Nihayet çok sevdiği üçlüsünden bir süreliğine ayrılıp bana konsantre oluyor. Canımı iyice sıkacak olsa da bu biraz olsun içimi rahatlatıyor. Birinin benimle konuşmasına ihtiyacım var.

"Ama iyi yanından bakarsak... Artık ona yalan söylemek zorunda değilim." Tabii bu da bir kendimi kandırmaca.

"Ne yani? Şimdi gidip ona her şeyi anlatacak mısın?" Hem çok istediğim hem de ölümüne korktuğum bir soru.

Fakat yine de cevabı belli. "Bunu yapamam."

Bağdaş kurduğu bacaklarını çözüp cips tabağını sehpaya bırakıyor ve televizyonu kapatıp nihayet bana odaklanıyor. "Baekhyun'u ikna etmeyi nasıl becerdin? Her şeyi bana baştan anlat ki beraber sorunun ne olduğunu ve ardından çözümü bulalım."

Pekala Kim Jongin. Sen iyi bir danışmansın. "Baekhyun ve Sehun serginin hazırlıklarını yaparken şirkete gidip CEO'nun yardımcısı Bay Sung'a bu işin gereğinden fazla uzadığını ve karmakarışık bir hal aldığını söyledim. Önerdikleri şekilde onlarla arkadaş olmamızın hiçbir işe yaramadığını ve bundan vazgeçmemizi istedim."

"Yürek yediğin bir ana denk gelmiş olmalı."

"Kesinlikle." Bunu inkar etmiyorum. Vicdanımın çığlıklarına dayanamadığım bir zamandı ve 'ne olacaksa olsun' havasındaydım. "Bay Sung bana Baekhyun hakkında şimdiye dek öğrendiğim her şeyi son bir kez anlatmamı istedi. Oturdukları evin amcasına ait olduğunu ve amcasının bir müteahhit olduğunu söyledim. Bana bir çözüm yolu bulduğunu ve o arayana kadar gitmemi söyledi." Derin bir nefes alıp kafamın içini boşaltmaya çalışıyorum. Elbette ki bu mümkün görünmüyor. "Amcasıyla irtibata geçip ellerinden evi almış olmalılar. Başka türlü bu tesadüf olamaz."

Nodo Ciegos || chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin