3.Bölüm: Yüzleşme Vakti

12.1K 614 66
                                    

   Keyifli Okumalar❤

  Bahar'dan:

  Günler sonra yeniden çıktım sokağa. Annem ve babam ile yürüdüğüm yolları, bu defa onlarsız arşınlıyordum. Özge sol koluma girmiş beni oradan oraya sürüklüyordu.

Hava çok güzeldi. Temmuz ayının ortalarında olduğumuz için ise biraz sıcaktı ama bu o kadar önemli değildi. Adanın misafirleri erkenden teşrif etmişlerdi. Her yer insan sesleri ile cıvıl cıvıldı. Halbu ki benim içim tam bir matem havasındaydı. Ne annemin ne de babamın cenazeleri daha yüreğimden kalkmamıştı.

" Mert'in dükkanına gidelim mi? " diye sordu Özge. Sesindeki heyecan acemi bir aşığın ses tonuyla aynıydı. Halbuki çocukluğundan itibaren seviyordu Mert'i. Platonik şapşal bir aşıktı benim arkadaşım.

" Gidelim Özge ama çok kalmayalım. "

Özge mutlulukla yanağımdan defalarca öpüp bana sımsıkı sarıldı. Birlikte dükkandan içeriye adım attığımız anda Mert yanımızda bitmişti.

" Hanımlar hoşgeldiniz. "

" Hoşbulduk Mert. Biz Bahar'a bandana bakacaktık da.  "

Sesindeki titreyiş ve heyecanı benim gibi Mert'in de hissettiğine adım kadar emindim. Bu zamana kadar hiç konuşmamıştık ama bir gün Mert'in Özge'ye ne hissettiğini mutlaka soracaktım.

" Hay hay, size daha dün gelen yeni modellerimizden göstereyim. Önden buyurun lütfen. "

Özge bandanaları hana anlatıp elime incelemem için tutuştururken benim aklım yine rahmetli annem ve babam ile yaşadığım güzel anılara gitmişti.

Bundan sonra hep böyle olacaktı. Onlar her anımda, kalbimde, aklımda yaşayacak her anıma tanıklık edeceklerdi.

Eğer ki ölen bir insan sevdiklerinin yüreğinden ve aklından silinirse işte o zaman gerçekten ölmez miydi?

Özge'nin tarif ettiği ve benim beğendiğim birkaç bandana ve takıyı aldıktan sonra dükkandan çıktık. Ben geri eve gideceğimizi düşünürken Özge'nin sözleriyle adımlarımızı Ahmet amcanın plak düklanına doğru atmaya başladık.

Yolda yürürken beni tanıyan herkes yanıma geliyor, halimi hatrımı sorup başsağlığı dileyip gidiyordu.

Babam ve annem adada çok sevilen sayılan insanlardı. Tek ben değil sanki tüm ada halkı derinden bir mateme bürünmüştü.

  Vapurda olan patlamanın ardından çok kişi yaralansa da bir annem ve babam vefat etmişlerdi. Herkes onların kazan dairesine çok yakın oturduklarını söylese de kimseye söyleyemediğim bir kuşku içimi kaplıyordu. Bu kuşku beni yiyip bitirse de polisler tam bir açıklama yapana kadar susacaktım.

Kulağıma gelen müzik sesiyle dükkana yaklaştığımızı anladım. Gece su içmek için uyandığımda Ahmet amcanın Zeliha teyze ile konuşmalarını duymuştum. Benim için ne kadar çok üzüldüklerini ve benim için ne yapabileceklerini konuşuyorlardı.

Konuşulanları duydukça içimde bir suçluluk duygusu peydah olmuştu. Kendimi geçtim belki de onlar için güçlü olmalı yada öyle gözükmeliydim. İşte bu yüzden dudaklarıma buruk bir gülümseme kondurup Özge'nin adımlarına eşlik etmeye başladım.

Bazen insan sevdikleri için en imkansız fedakarlıkları yapar. İçi kan ağlasa da polyannacılık oyunu oynar. Tıpkı benim şimdi beni seven insanlara oynadığım gibi.

Dükkandan içeriye girdiğimizde ciğerlerime geçmişin izlerini taşıyan tozlu plakların kokusu dolmuştu. Bu kokuyu en az annemin çiçeklerinin kokusu kadar çok seviyordum.

GÖZLERİN OLSAM SEVER MİSİN? ( BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin