28. Bölüm "Uyanış"

1K 122 30
                                    


Salvator ve hırsız bahçeden çıktıklarına inanamamışlardı. Hırsız bu konuda Tori'nin şahinlerinin yardımının ne derece büyük olduğunun farkındaydı. Onlar sayesinde az kalan yollarını başarıyla tamamlayarak, saraya açılan bahçeye girmiş, şimdi ana kapıda bekliyorlardı. Hırsızın aklındaki en önemli soru, buradan içeri gireceklerini görmemelerinin imkansız olduğuydu. Asla içerideki odaya ulaşmalarına izin vermeyeceklerdi. Buna o kadar emindi ki, labirentten çıkmış olduğuna bile sevinemez durumda hissediyordu. Sanki ömrünün son dakikalarına yaklaşmış gibiydi. Üstelik babasıyla ilgili gördüğü o hayal de gözünün önünden gitmiyordu; "o kolyeyi alma" demişti. Nedenini anlamak için ancak görmesi gerekecekti.

Hırsız sıkıntıyla yanındaki uzun boylu adama baktı. Işıl ışıldı.

Şu Salvator eğlenceli bir karakterdi. Yol boyunca bir sürü şeyden bahsetmiş, sanki yürüyüşe çıkmış kadar rahat bir şekilde, temizlemiş olduğu yollardan gitmişlerdi. Hırsız, iç çekip Alexander'ı ne kadar merak ettiğini, Kaşmir'i reddetmeyi denese de ne kadar özlediğini düşünmekten alı koyamadığı için kendisini, o kadar eğlenceli sayılmazdı. Ama hırsız, şuan için Kaşmir'in dumanlı buz mavisi gözlerine bakmak için her şeyi verirdi. Biraz ürpererek kendine sarıldı. Bu ön görmediği bir histi. Yanında olmasına çok alışmıştı.

- Söylesene hırsızlar ve suikastçıların evlendiği hikayeler biliyor musun?

Salvator bir anda gelen soruya karşılık tek kaşını kaldırarak gülümsedi. Hırsız kendine sarılmıştı. Böyle bir görev ve ortam için çok dağınık bir kafası olduğunu düşündü nişancı.

- Aşk hikayeleri çok dinledim ama genel de evlenecek kadar uzun yaşayamıyorlar.

Hırsız gözlerini kısarak, eleştirel bir şekilde nişancıya baktı. Bu duymak istediği şey değildi. Salvator, hırsızın eleştiren bakışlarına karşılık omzunu silkip, adımlarını hızlandırmalarına ön ayak olacak bir şekilde biraz daha hızlı yürümeye başladı. Merdivenleri çıkmalarına çok az kalmıştı. Artık hırsızın yapması gereken çok önemli bir iş vardı.

- Neden böyle dedin ki şimdi?

- Suikastçı bir sevgilin mi var?

Salvator'un sorgulayan sorusuyla bir an içn afallayan hırsız iç çekip, önüne bakarak, nişancının adımlarına ayak uydurdu. Tepesindeki at kuyruğunu düzeltirken, gergin olduğunu hissetti.

- Hayır henüz yok.

- O zaman o öldürme makinelerinden birinde gözün var.

- Böyle sorular sormak çok kaba bir hareket biliyor muydun?

Salvator bir an için nerede olduklarını unutturan bir kahkaha atıp, hırsızın kaçırdığı gözlerini yakaladı. Bu sırada saray merdivenlerini çıkmaya başlamışlardı. Ancak bu merdivenler çok uzun ve özenli bir mermer yoldu. Sonunda ise kocaman karanlık bir kapıya çıkıyordu. Bu çöl mimarisine uymayan bir ağırlıkla ve hantallıkla işlenmiş, simsiyah ahşapla kaplanmıştı. Üzerinde ise yine devasa boyutlarda, kapıyı açmak için kullanılan tutacaklardan vardı ve bunlar koyu renkteki bir ceviz ağacı dallarının birbirine girmiş haliydi.

- Ne yazık ki konuyu sen açtın hayatım. Ben kendine sormana yardımcı oluyorum.

Hırsız iç çekti. Bir an için haklı olduğunu kabul edip, merdivenlerin sonsuzluğuna karşı gözlerini devirdi. Şimdiden çok yorgundu. Bu labirent, olan bitenler ve hala uyumamış olmaları onu bitkin düşürmüştü. Neyse ki adrenalin oldukça yüksek ve sık yardımcı oluyordu bedenine bu konuda. Uyumamak için en gerçek arkadaştı.

Çöl Hırsızları (Kitap Oldu!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin