41.Bölüm "Zihin Savaşı"

1K 113 37
                                    

Bölüm için önerilen müzik yukarıda, medyaya eklenmiştir. Dinleyerek okumanız tavsiye edilir. 

https://www.youtube.com/watch?v=iXE5hRA4e6g

***

Kraliçe, menekşe rengi gözlerine oturmaya başlayan kanın, ifadesini ne kadar sertleştirdiğini düşünüyordu. Dupduru ve hala genç olan güzelliği, onu daha fazlasını yapabilir hale de getirebilirdi. Ancak bu saray ve bu topraklar onundu. Bir kral istemiyordu. O beyazlarını ve kalbinin içinde olduğu güç küresini ölesiye istiyordu. Güçle sıkılaşan ve kararan ruhunun çok daha iyilerini hak ettiğini düşünüyordu. O, gücü yönetmek için büyümüştü. Öylece alınıp, kaybolmasını istemiyordu.

Rüya büyücülerini bir arada tutarak, işe odaklayacak olan en genç büyücü 35 yaşındaydı. Bir rüya büyücüsü 20 ve 40 yaş arasında en güçlü zamanlarını yaşardı. Beyin çok dinçken ve hala çok hızlı hücre yeniliyorken, rüyalar üzerindeki kontrol çok daha güçlü olurdu. Bu yüzden yaşlanan büyücüler diğer türdeki büyücülerin aksine güçten düşer ve kıdemlerini kaybederlerdi. Kraliçe gümüş rengi, neredeyse akan bir su kadar sade duran elbisesi içinde, önünde milyonarca kalabalık var gibi zarifçe oturmuştu tahtına. Elindeki şarap, rüya büyücüleri tarafından kahveden daha etili hale getirilmiş ve beyni açık tutan bir büyü ile tamamlanmıştı. Uyanık kalmaya devam etmek zorunda olduğunu biliyordu, yalnızca bunu ne kadar sürdürebileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Büyücü Denaye, yeşil gözleriyle kraliçeye uzun zamandır direkt bakabilen az kişiden biriydi. Kraliçe onu çok beğenmişti ancak her şeyden önce tüm benliğiyle onun beyazlarını kurtarmasını bekliyordu.

- Kraliçem sizi korumama izin verin. Biraz uyursanız belki daha iyi olur.

Kraliçe teklifi kabul etmek için o kadar çaresiz hissetmişti ki, göz kapakları ondan habersiz bir an için uykuya koşabilecekmiş gibi hissediyordu. Yine de güçlü kalmak zorundaydı. O, imkansız zamanlarda yeniden nefes alabilmek için eğitilmişti. Çok hırslıydı. Bunu yapabileceğini biliyordu. Bu yüzden nazikçe başını sallarken, eli çenesinde dalgınlıkla Denaye'ye baktı.

- Uyumayacağım, gidip diğerlerini seyahatlerine çıkar, nerede olduğunu bir an önce bulmanız lazım. Uykusunda yakalarsanız daha kolay olur.

Büyücü başıyla kısa bir selam verdikten sonra, kraliçenin söylediğini hızlıca yapmak için dönüp, devasa taht salonundan çıktı. Kraliçe o çıkana kadar bekledi. Tüm benliğiyle o kadından nefret ediyordu. Elindeki en büyük gücü aldığı için ondan ölene kadar nefret edecekti.

***

Kaşmir, uykusundan uyandırıldığında, rüya bile görmediğini düşünecek kadar derin bir uykuya dalmış olduğunu fark etti. Onu uyandıran hırsızın bedeninin durdurulamaz bir şekilde titremeye başlaması olmuştu. Acı çekiyor gibi minik iniltiler çıkarıyor, bir an cenin pozisyonuna kapanıp, sonraki an tavana doğru bakar hale geliyordu. Canının çok yandığını anlamak için büyücü olmaya gerek yoktu. Kaşmir endişeyle ayıldı ve hırsızı uyandırmak için birkaç kez onu sabit tutmaya çalıştı. Titremesini durdurmak istiyordu. Şuan da her ne sebeple acı çekiyorsa, hepsini çekip almak istiyordu. Elinden hiçbir şey gelmiyor olması, can acıtıcı bir çaresizliği beraberinde getirmişti.

- Hırsız, uyan! Lütfen. Hadi.

Kaşmir, onu uyandıramayacağından emin olduğunda gözle takip etmesi çok zor bir hızla kendini monkun odasına götürmüştü. Şu an nöbet sırası geçmiş, dinlenmek için odasında olmalı diye düşünmüştü. Öyle de oldu. Alexander kapının açılışıyla yataktan fırlamış olsa da, Kaşmir'in yüzüne yerleşen endişesini görür görmez soru sormaktan vaz geçti.

Çöl Hırsızları (Kitap Oldu!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin