44. Bölüm "Buz Mavisi"

1.2K 126 65
                                    

***

Dumanlı buz mavisi gözler kolay kolay bulunan şeyler değillerdir. Hele de bunları çok etkili kullanmak, yaşanmışlık ve bolca düşünme isterdi.

Efsuncu 15 yaşında kendini zar zor uykuya vermiş olan çocuğu izlerken tam da bunları geçiriyordu aklından. O, bu renklerin etkisinin farkında değildi elbette. Suikastçılar arasında şanslı gen olarak bilinen bir gene sahip olması onu bazı renklerden sonsuza dek mahrum bırakmış durumdaydı. Ancak çocuğun kafası zehir gibiydi. Kıvrak bir zekası olması aynı zamanda onu hazır cevap da yapıyordu. Aynı zamanda daha şimdiden, önlerine çıkabilecek ihtimallerle ilgili efsuncuyu bile zaman zaman uyaran bir durumda her şeye hakim, tüm olasılıkları düşünebilen, çok hızlı ve durdurulamaz bir çocuktu. İnatçıydı, dediğim dedikti ve ketumdu ama merhametli, yumuşak kalpli oluşunu istese de uzun zaman saklayamıyordu. Şafak'ın, bu dumanlı buz mavisi gözleri olan çocuk için en çok korktuğu şeylerden biri de buydu: şefkat ve merhamet.

Çocuk gözlerini açığında, efsuncu hala ona bakıyordu. Bu hafta yapacakları işlerden biri kervansaray sahibi bir zenginin, günlük düzenini gözetlemekti. Lonca lideri artık Kaşmir'in de hareket ederek, tüm yeteneklerini kullandığı işler yapmasını istiyordu. Öldürmeye başlamasına gerek yoktu ancak öldürmek için bile en önemli silah bilgiydi. Biri hakkında ne kadar çok şey bilirlerse, başarısız olma olasılıkları da o kadar düşerdi.

Çocuk sakince yerinden kalkarken gerindi ve efsuncuya bakmaya devam etti. Büyüdükçe bu gözlerle insanın içini delme başarısı artıyordu.

- Çok mu uyudum?

- Hayır. Zaten dinlenmeye ihtiyacın var, gece seni büyük bir iş bekliyor. Adamı takip etmen zamanını alacak, bir eğlence düzenliyordu, uzun süreceğinden eminim. Anlayacağın muhtemelen yarın sabaha kadar uyuyamayacaksın.

- İçebiliyor muyum?

Çocuk muzur bakışlarını ve muhtemelen ileride kızların gönlünü çalmasını kolaylaştıracak olan çarpık gülümsemesini sunmuştu. Şafak gözlerini kıstı. 15 yaşında bir çocuk için bu durağanlığına rağmen, yaramazlık konusunda da kimseden geri kalan yanı yoktu.

- Hayır. Zaten bunu yaparsan zihnin yeterince açık kalamaz, bence bunu istemezsin.

- Aslında o bulanıklık çok daha keyifli iş yapmamı sağlıyor. İstemiyorum diyemem.

- Kaşmir...

Eğitmen onu daha da güzel gülümseten bir ima ile söylenerek mırıldanmıştı ismini. Bu konuya daha fazla devam etmemesini söyler gibiydi. Kaşmir, gülümsemesinin ardından pes etmiş bir şekilde yattığı yerden kalkıp, gerinmesine devam etti.

- Bazen çok sıkıcı olabiliyorsun biliyor musun, yani azıcık eğlenmeme izin vermiyorsun. Senin sayen de loncadaki kız dışında kimseyi öpemedim bile daha.

- Bence bir adet de yeterli, daha 15 yaşındasın bence o kadar acele etmene gerek yok çocuk, zaten yeterince mücadele edeceksin kadınlarla.

Kaşmir omuz silkerek kendine doldurduğu suyu kafasına dikti ve iç çekip, hançer kemerini düzenlemeye başladı. Şafak, ilk kez yalnız çıkacağı bu kadar farklı dinamiğe sahip iş için endişeliydi. Bunu elinden geldiğince belli etmemeye çalışıyor olsa da, ona sıkıcı davranmasındaki en temel nedenlerden biri de buydu. Ona çok bağlıydı. Bazen kendini babası gibi bile hissediyordu. Tam anlamıyla elinde büyümüştü. Daha önce de birkaç zaten çocuk eğittiği olmuştu ancak kimseyle bu kadar beraber kalamadığı gibi, duygusal bağ kuramamıştı. Onların arasındaki bu bağın da organik bir şekilde nasıl bu hale geldiğini anlamaları mümkün değildi. Sadece olmuştu. Birbirlerine tutunmuş, birbirlerini bir şekilde hayata bağlamışlardı.

Çöl Hırsızları (Kitap Oldu!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin