15. Bölüm

2.4K 118 20
                                    

Nefes'ten
Gözlerim dolmuştu. Kimse beni görmeden hemen içeri girdim. Sen ne diye Berrak'i dinliyorsun of Nefes. Bak evlenmek istemediği Mercan'la bile.. bir dakika ne malum evlenmek istemediği belki fikri değişti. Kesin değişti, güzel kız beğendi yanı kesin.
Hemen bayoya gittim. Kendini toparla Nefes ne bu hal? Aşk acısı böyle bir şeymiş demekki. Kendine gel. Unut artık. Unut.
Elimi yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıktım. İşe gitmem lazım. Kahvaltıyı etmeden dışarı çıktım.
Tahirin arabası yoktu orda, oh ne güzel Mercanla keyf yapmaya gitti bu.

Tahir'den
Mecburen Mercan'la kahvaltıya gittik. Ah baba ah, sende ne yapıyorsun bana. Hayır yanı evlenmeyeceğim. Bunu anlamak okadar zor mu? Kahvaltıyı söyledik bekliyoruz.
M: e tahir nasıl gidiyor?
T: ne nasıl gidiy?
M: e şey işte iş hayat falan
T: iyi iyi Mercan senden
M: iyi benda. Şey
T: ney Mercan
M: babalarımız deduğu şey.. yanı evlilik. Duşündun mi?
T: düşünecek bir şey var mı sence?
M: ben o gadar da kötü değilim yanı
T: Mercan, ben sağa kötüsün demıyrım. Kalbimde sen yoksun dıyrım sadece.
M: kim var peki kalbinde?
Bir an durdum.
T: kimse yok.
M: ozaman bir şans var yane, belki kalbine girebilirum, bir şans ver senda
T: Mercan, bu konuyu konuşmasak. Ben diyeceğimi dedum. Bitmiştur.
M: peki.
O sırada yemekler geldi.
M: göreceğiz.
T: bir şey mı dedun?
M: afiyet olsun dedum.
T: sağada.

Nefes'ten
İşe geldim geleli kendimi işe verdim. Dükkanı baştan aşağı temizliyorum. Mehmet amca bunu farketmiş olacak ki yanıma geldi.
M: kızum sen iyi mısun ne bu hal?
N: ne var halimde Mehmet amca? Gayet iyiyim temizlik yapıyorum.
M: kızum o camı şuana kadar beş kere sildin.
N: he. Farketmedim ben şey
M: sen gel bir otur yanıma.
Ellerimdeki temizlik şeyleri masada bırakıp Mehmet amcanın yanına oturdum.
M: anlat bakıyım.
N: ne anlatayım Mehmet amca?
M: sende bir haller var kızum farkettum ben hayde anlat
N; yok bende hal falan.
M: o yüzden dükkanı baştan aşağı temizliyorsun kaç kez.
N; yok bir şey Mehmet amca ya gerçekten.
M: sevdalandun mu yoksa?
N: n nasıl yanı?
M: sevdalandun sevdalndun sen.
N: nerden bildin Mehmet amca?
M: e yüzüne renk gelmiş be kızum. Kim bu adam?
N: önemi yok, o başka biriyle evlenicek.
M: emin mısun?
N: nasıl yanı?
M: karşılıksız dıysın, ona dedun mu ben sana sevdalandum diye.
N: demedim. Diyemem. Demicem zaten hiç.
M: kim bilir, belki de o da sağa sevdalu. Bu işleri bilmezsun kızum.
N: değil amca değil. Bende onu unutucam.
M: sonradan pişman olma da.

Tahir'den
Mercan'la kahvaltımız bittiğinde onu eve bıraktım, kendim de gemiye geldum.
Aklım Nefeste'ydi. Sabah da görmedum onu. Gün bir başlayamadı benim için. Lan ben ne ara böyle bir adam oldum?
Ben en iyisi işimi bitirdikten sonra onun çalıştığı yere gideyim bir yemeğe götüreyim onu. Arkadaşız yanı arkadaşça.

Nefes'ten
Mehmet amca kahveye gitti, bir kaç müşteri girmişti, bazı kitapları sattım, bazılar sadece bakıyordu. Dükkanda tek kaldığımda kendime bir çay koydum, ve kıtabımı elime aldım. Aşk ve Gurur. Gurur ve Önyargı. Nerdeyse adamın gururu yüzünden aşkı yaşamayacaklardı. Ben kıtabımı okurken dükkana biri girdi.
Giren Emreydi.
E: oo Nefes hanum napıyorsunuz bakalım?
N: hiç, öyle kitap okuyordum. Sen?
E: bende öyle dolaştım dolaştım en sonunda buraya geldim.
Gülümsedim.
N: çay koyayım mı sanada?
E: olur
Tam kalktım çayı koyacaktım ki başım döndü Emre de hızlıca yanıma gelip beni tuttu.
Sandalyeye oturdu.
E: iyimisin??
N: iyiyim iyiyim başım döndü bir an öyle
E: hastaneye gidelim istersen
N: yok şey bugün yemek yemedim de ondan herhalde
E: hiç mı yemedim
N: tih
Emre saate baktı.
E: nefes saat beşe gidiyor sen hala yemek yemedin diyorsun, kalk çabuk.
N: nereye?
E: seni yemeğe götürüyorum.
N: ya gerek yok, ben şurdaki dükkandan bir şey alırım.
E: yok öyle ilk ben emin olacam yedin mı yemedin mı.
N; iyi peki sağol.

Tahiri ve Mercanı öyle gördükten sonra yemek yemeyi bile unutmuşum aferin bana.

Emre ile küçük bir restorana geldik.
Yemeklerimizi siparış edip beklemeye başladık.
E: söyle bakalım niye yemek yemedim
N: unutmuşum
E: niye unuttun?
N: ya ne bileyim ben, öyle koşturma içindeydim ondan herhalde.
E: bence ondan değil de tamam zorlamayacam. Neyse. E hadı konu bul konuşalım.
N: ben mı bulucam konu? Sen bul.
Emre ile ben ikimiz aynı anda gülmeye başladık.
N: tamam tamam. Şey mesela Amerikada nerde yaşıyordun?
E: New York'ta.
N: deme ya orası çok büyük.
E: evet, fotoğraflarım var istersen göstereyim.
N: çok isterim.

Tahir'den
Bir iki saate işim bitti. Tüm gün Nefesi görmemiştim. Özledum be. Sevdalanmak böyle bir şey mı?
Arabama binip arabayı dükkana sürdüm. Bir yüzünü göreyim o da bana yeter.

Arabayı yakın bir yerde park edip dükkana gelmiştim. Ama dükkan kapalıydı. Demekki yemeye çıktı, molası var. Of oğlum daha önce yetişebilirdun, beraber giderdinuz yemeğe.
Çok geç kalmazdı. Onu beklemeye karar verdum. Yetti da ona hisslerimden bahsedecem. Belki bir şans verir bana. He verir onca yaptığun hödüklükten sonra kesin verir sağa şans.
Onu bekliyordum ki birden onu gördüm.
Ama yalnız değildi.
Yanında bir adam vardı.
Çok da samimi görünüyorlardı.

Sen daha çok bekle sana şans vermesini deli Tahir. Daha çok bekle. O tren çoktan kaçmış meğer.

Uy nenem, bunlar hep birbilerini yalnış anlıyor be. Ay napıcaz bu hallerini hiç bılmıyrım. Sınır koymuyorum ama eğer vote ve yorum çok gelirse bugün devamı gelebilir, bende söylemesi..
Sizce ne yapmalıyız? ❣️

Sonsuz ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin