17. Bölüm

2.5K 127 27
                                    

Tahir'den
Yanımda çıplak olan Mercan yatıyordu. Allah beni kahretsin. Bunu yapmış olamam değil mi? Allah kahretsin beni. Kahretsin!
Mercan gözlerini açtı ve bana baktı.
M: günaydın Tahir'im
T: ne dıysın sen Mercan ne o Tahirim falan?
M: Tahir, nasıl ne dıyrım asıl sen ne dıysın, biz dün gece
T: noldu dün gece ha
M: sen hiç bir şey hatırlamıyor musun?
T: hatırlamayrum.
M: biz seninle bir bütün olduk dün gece
T: ne?
M: ben tamamen sana ait oldum. Sende bana.
T: y yok öyle bir şey. Dün gece yaşanmadı unut oni.
M: Tahir ne dıysın sen nasıl yaşanmadı? Beni böyle mı birakacasun?
T: sen beni çok iyi tanıysın Mercan.

Hemen kalkıp giyindim ve ordan çıktım. Oteldeymışız. Otelden çıkıp arabamı gördüm. Lan dün gece noldi? Ben niye hiç bir şey hatırlamayrum? En son hatırladığım Mercan çağırdı bara gittim. İçmeye başladuk. Sonrası yok. Ula Tahir sen naptun?
Arabama bindim ve arabayı cıvraya sürdüm.

Nefes'ten
Tahir tüm gece gelmemişti. Evet pencereden baktım, arabası yoktu. Gelmedi işte. Yine bir kadınla işine gördü o. Bir dakika ne demiştim ben kendime? Konuşmadan önyargılı davranmak yok. Kitaptakı Darcey gibi olmayacam. Önyargılı davranmayacam. Onu bekleyip konuşaçağım. Zaten bugün pazar. Dükkan çalışmıyor yanı benim izin günümdü.
Odamdaydım ki teyzem çağırdı.
Aşağa indim.
S: kızım hayde kahvaltını çabuk et bana yardım etmen lazım.
N: noldu teyze? Nazlı abla nerde?
S: yine tansıyonu yükseldi evde kaldı dinlenmeye.
N: iyi yapmış. Ne yardım edeyim sana teyze?
S: pazı sarması yapmayı biliyormusun kızım
N: biliyorum
S: e onu bir yapı ver olur mu.
N: tamam teyzem ben hallederim sen hiç merak etme.
S: oy benim güzel kızım. Seni verene kurban.
Diyip iki yanağımdan da öptü.
N: hadi hadi bu kadar duygusalık yeter bence ben bir kahvaltımı ediyim.
S: et tabi kızım. Afiyet olsun.
N: sağol Sevil teyzem.

Bugün geç uyandığım için kahvaltımı tek başıma yaptım. Baya baya geç saatlere kadar bekledim Tahir gelir mı diye. Gelmedi. Sonra sabah benim uyandırmak istemedi Berrak, öyle kaldım uyudum saat 10'a kadar.

Kahvaltığımı ettiğimde paza sarmasını yapmaya başladım. Her şey hazırladım bir tek sarması kaldı.
Sonra da Berrak geldi.
B: nefes
N: ay ödümü kopardın Berrak
B: e noldu
N: ne noldu?
B: tahir abi ile diyorum e uyumamışsın kim bilir ne kadar bekledin onu e noldu
N: gelmedi berrak. Hem orda oturacağına bunları sarmama yardım et.
B: tamam ederim. Nasıl gelmedi?
N: e işte tüm gece eve gelmedi işte öyle.
B: deme ya bende heveslendim
N: neye heveslendin sen? Sen git Fatihe heveslen.
B: f fatih mı ne alaka fatih?
N: ona nasıl baktığını gördük herhalde
B: ya nefes kimseye bir şey demek yok valla gebertirim.
N: o demek kabul ediyorsun güzeeel
B: nefees!
N: iyi be tamam ne diyeceğim zaten. Of şu sarmalar bir bitmedi.
B: dur ya az kaldı bitireriz hemen.

Birden öksürmeye başladım.
B: dur su götüreyim noldu birden
N: galıba hasta olacağım, zaten boğazım da ağırıyor biraz.
B: biz akşam annemle halama gideceğiz da iyi olacak mısın
N: iyim merak etme da siz niye gidiyorsunuz
B: haftaya kınası var kızın hani tanırsın ya Ezgi'yi. İşte o evleniyor. Bir hafta sonra kına için gideceğiz, bu akşam da öyle yardıma falan. İşte bilirsin halamı bir kafasına koydu mu gelmemiz gerek.
N: anladım.
B: sende gel kınaya.
N: bakarız. Pek sevmem öyle işleri ben.
B: peki sen bilirsin.

Tahir'den
Kaç saatır cıvrada oturduğumu ben bile bilmiyorum artık. Eve gidersem Nefesi göreceğim. Peki ben o yeşil gözlerine nasıl bakacağım? Nasıl yapacağım bunu ben?
İyi halt yedin deli Tahir. Gerçekten, çok iyi halt yedin. Tüm gün da bir şey yemedim. Akşam çoktan olmuştu. Saate baktığımda 8'e gidiyordu. Tüm gün cıvrada oturup düşündüm. Ne yapmalıyım? Hala bilmiyorum.
Ama bir şey biliyorum, artık eve gitme zamanı.

Sonsuz ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin