49. Bölüm- Sonsuzluğum💥

2K 169 107
                                    

Nefes'ten

Yiğit Tahir'e, babasına doğru koştu ve ona sarıldı. Baba oğul kavuştular.
Bir anne olarak, bunu görmek beni çok dıygulandırdı. Gözlerim dolmuştu.
Tahir Yiğit'e o kadar sıkıcı sarılmış ki, Yiğit de aynı şekilde babasına.

Abim ellerini omzuma koyup bana sarıldı.

S: manzara güzel değil mı?
N: çok. Çok güzel.
S: yanlarına git hadı.
N: biraz yalnız bıraksam mı acaba onları, ne bileyim şimdi ilk kez böyleler yanı.
S: Nefes, kardeşim bak oraya.

Yine Tahir'e ve Yiğit'e baktım.

S: onlar senin ailen.
N: onlar benim ailem.
S: ailenin yanına gitsene.
N: gideyim değil mı?
S: aa ama sen hala burdasın. Hadı git.

Abime bakıp gülümsedim.

N: iyi ki varsın abi. İyi ki varsın.
S: sende kardeşim. Hadı git artık.

Abimden ayrılıp, Yiğit'le Tahir'in olduğu tarafa doğru gitmeye başladım. Niye böyle hissediyorum ki ben şimdi? 
Sanki karşımda bir sınav varmış gibi. Sanki ikisi de bana öfke ile bakacak onları ayırdım diye.

Onların yanına geldiğime, Tahir Yiğit'i yere indirmiş ikiside bana bakıyorlardı.

Yiğit yanıma geldi ve elimi tuttu o küçük eli ile.
Y: anne, bak ben babamı buldum.

Tahir'e baktım, o da bana baktı.

N: biliyorum oğlum.
Y: benim babam dünyanın en güzel yerinde buldum, bak.
N: biliyorum oğlum. Biliyorum ben.
Y: sen babamın burda olduğunu biliyormuydun anne?
N: evet oğlum, biliyordum. Bak işte seni ona getirdim.

Yiğit babasına bakıp gülümsedi.
Sonra dönüp bana baktı.

Y: anne, babam bizi o canavardan kurtarır değil mı şimdi?

4 yaşında bir çoçuk böyle şeyler düşünmemeli ki, onun tek derdi oyun oynamak, mutlu olmak olsun. Böyle şeyler değil.

N: oğlum, hadı sen bir dayının yanına git.
Y: ama ben babamla kalmak istiyoruum.
N: tamam canım bir iki dakika konuşayım babanla, olur mu?
Y: peki.

Yiğit abimin yanına gitti bende Tahir'e döndüm.

T: Yiğit ordaydı diye sustum, ama bu ne demek?! O şerefsuz oğluma da bir şey mı yapıyor yoksa?!
N: Tahir, dur bir sakin ol. Vedat asla Yiğit'e bir şey yapmadı, yanı şimdiye kadar. Yiğit sadece ondan nefret ediyor çünkü ben mutsuzum.
T: Nefes, yeter artık da. Ben oğlumlu istıyrım, seni istıyrım yanumda. Bekle dedun beklıyrız da sabrımız yok artık.
N: tamam biliyorum çok zor ama lütfen Tahir, lütfen. Bugün güzel geçsin, Berrak ve Fatih'in günü bu. Bozmayalım. Bugün hiç bir sorun yokmuş gibi davranalım olmaz mı?

Tahir bir kaç saniye durup cevap verdi.

T: peki tamam. Ama bunları konuşacağız.
N: söz. Konuşacağız bunları.
T: şimdi izin verirsen oğlumun yanına gıdıyrım, doyamadım ona. Gerçi hiç doyamam da ne yapalum.

Tahir yanımdan geçip abimin ve Yiğit'in olduğu yere doğru gitti.
Bende arkasından ona baktım.
Haklı.
Adamı öz oğlundan ayırdım, koskoca dört yıl, ama bende mecburdum buna. Hiç bir şey isteyerek yapmadım ki.
Bu nasıl bir sınav Allah'ım ya? Bu nasıl bir imtihan?

Yiğit çabuk ısındı Tahir'e. Isınır tabi çoçuk kendi babasına. Normal bir şey bu.
Hemen kabul etti onu. Bir bilseler ne kadar benziyorlar birbilerine. Yiğit resmen Tahir'in kopyası.
Uzaktan izliyordum onları. Aralarına girmek istemedim. Tanısınlar birbilerini.

Sonsuz ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin