Profilimde gezerken Dark gözüme takıldı. 13 bölümlük 40 bin okunmalı bir kitap. Ve ben o kitaba çok büyük haksızlık ettiğimi fark ettim. Baya uzarmış o kitap.
Keyifli okumalar
🌼Ailenizi hayal kırıklığına uğratmak insanın canını yakan en kötü olaylardandı. Verdiğim bazı sözler,iyi bir insan olma ve başarı ellerimin arasından akıp gidiyordu sanki. 3 yıl önce anneme ve babama verdiğim sözleri tutamamak gerçekten canımı yakıyordu.
Onlar her zaman beni desteklemişlerdi. Babam çok yoğun olsada ben küçükken gittiğim dans kursuna beni bırakır ve akşamları gelip alırdı. Hiçbir zaman aksatmadı çünkü beni önemserdi ve hayallerime önem verirdi.
Mutlu olmam için her şeyi yapan bu insanlara son yılımda disipline gideceğimi söylemek zordu. Nasıl söyleyeceğimi, bu işten nasıl kurtulacağımı bilmiyordum.
"O adamı hiçbir zaman sevmemiştim zaten."
Jungkook sinirli bir şekilde beni düşüncelerimden çıkarmıştı. Öğle arasında yemekhanede yemek yiyorduk fakat aslında kimse yemeğini yemiyordu. Herkes boş boş etrafla bakışmakla meşguldü.
"Bay Jung disipline gitmene izin vermez Miley endişelenme."
Jihyun hafif gülümsemiş ve destek vermek için yavasça sırtıma vurmuştu. Gülümsemeye çalıştım ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Ağlamıyordum fakat Aslında içimde çığlıklar kopuyordu. Jae Hwa aklıma geldikçe sinirlerim geriliyordu. Hepsi onun yüzünden olmuştu.
"O kadar kolay değil Jihyun. Her şey Hoseok'un elinde değil. Bay Park'ta bunlardan sorumlu. Bana kıyak geçmesine asla izin vermez. Diğer herkese haksızlık olur çünkü."
Bunun üzerine herkes derin bir nefes vermişti. Kimse konuşmuyordu çünkü onlarda haklı olduğumun farkındaydılar. Hoseok en yakın arkadaşımdı ama kimse bunu bilmiyordu. Öğrenilirse zaten bana farklı bakacaklarını ve torpilli olduğumu düşüneceklerini biliyordum. Hoseok kafasına göre hareket edemezdi. Kesinlikle Disipline gidecektim.
"Bay Park'a karşı saygısızlık yaptım. Benimle gayet normal konuşuyordu ama ben sinirlendim ve biraz sesimi yükselttim. O yüzden böyle oldu."
Acı çekiyormuş gibi inleyip başımı ellerimin arasına aldım ve kafamı masaya göndüm. Jihyun'un elini sırtımda hissediyordum ama minnettar olsam bile moral verdiğini pek söyleyemezdim. Keşke bir mucize gerçekleşseydi.
"Jae Hwa aptalına bir çözüm bulmamız gerek. Seninle uğraşacağı kesin. Ne ara böyle oldunuz ki?"
Taehyung'un sorusu üzerine başımı kaldırıp sesli bir şekilde yutkundum. Jungkook'un bakışları anında beni bulmuştu. Bu konuyu daha sonra konuşacağımızı söylemişti ama konuşmamıştık. O yüzden imalı bakıyordu. Onu takmayarak sessiz kalmayı tercih ettim.
"O kızı alttan almaya çalış Miley. Belliki birbirinizden hoşlanmıyorsunuz. Olgun davran."
Jihyun'u başımı sallayarak onaylamıştım. Zaten her şey üzerime içecek dökmesiyle başlamıştı. Çocukluk yapıp kavga çıkardığı için olmuştu bunlar. Sinirlerince kendime hakim olamayan bir insan olduğum içinde işe yaramıştı.
Ama olgun davranmalıydım. Zaten bir disiplin cezası almıştım. Bir tane daha alamazdım. O zaman gerçekten biterdim işte.
"Gidip Hoseok'u bulacağım."
Bir şey demelerine izin vermeden masadan kalktım ve hızla yanlarından uzaklaştım. Yemekhanenin gürültüsünü arkamda bıraktığımda derin bir nefes almıştım.
Merdivenlere yönelip yukarı çıkarken aklımda bir çok şey vardı. Belki bir şekilde disiplin cezası almazdım. Belki de Bay Park bu seferlik görmezden gelebilirdi.
Kimi kandırıyordum ki? Beni kesinlikle disipline verecekti. Ve ben de okulu birinci olarak bitirme hayalime veda edecektim. Aslında bir çok şeye veda edecektim. Mesela kendime karşı çokta yüksek olmayan saygıma.
ikinci kata geldiğimde koridorun sonuna doğru ilerlemeye başladım. Bu arada karşı sınıflardan çıkan Bay Park olduğum yerde durmamı sağlamıştı. Hoseok'u ararken karşıma Bay Park çıkmıştı.
Sesli bir şekilde yutkunup beni fark etmesini bekledim. Acaba beni disipline vermemesi için yalvarsam işe yarar mıydı?
Bay Park beni fark ettiğinde yanında duran tanımadığım bir hocaya bir şey deyip bana doğru gelmeye başladı. Geri dönüp oradan gitmek istesemde olduğum yerde kalmayı tercih ettim. Bu arada yüz ifadesini incelemeden de duramamıştım. Sinirli durmuyordu ama gülümsemiyordu da. Durgun gibiydi.
"Benimle gelir misin?"
Hiç beklemeden başımı sallayarak onu onayladım. Kalbim hızlanmaya başlamıştı bile. Umutlanmalı mıydım? Bugün içerisinde ikinci kez karşılıklı konuşmaya girecektik ve bu garip geliyordu. Ne diyeceğini gerçekten merak ediyordum.
Sabah ki gibi tekrar bir sınıfa girince dejavu olduğumu hissettim. içimdeki bu garip his beni rahatsız etsede derin bir nefes verdim. Sabahki durumun aksine şu an ayaktaydık.
Ben merakla Bay Park'a bakarken o bana doğru yaklaşmıştı. Ortamda oluşan bu garip durum aklımı karıştırsa bile tepkisiz kalmayı başardım ve hareket bile etmedim. Bunu söylemek,itiraf etmek istemiyordum ama etkilenmiştim. Lanet olsun öğretmenimdi o benim. Düşüncesi bile garipti.
Başımı kaldırıp gözlerimizin buluşmasına neden oldum. Değişik bakıyordu. Farklıydı ve heyecanlanmama sebep oldu. Sanki bir mesaj vermek istiyordu.
Bana doğru bir adım daha atınca bu sefer geriye gitme gereksinimi duymuştum. Başımı yere eğdiğim sırada duyduğum kıkırdama sesi nedensizce benimde gülümsememe sebep oldu.
Bay Park elini omzuma koyunca başımı şaşkınlıkla yeniden kaldırdım. Sanırım bunun için yapmıştı. Gözlerimiz yeniden buluştu ve pembe dolgun dudakları yavaşça aralandı.
"Özür dilerim."
🥀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒐𝒍𝒐 𝑫𝒂𝒏𝒄𝒆 |𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔
FanfictionGüzelliğini yitirmiş sönük ışıkta gece yarısına kadar dans ediyoruz. Kitabın yayımlanma yılı=2018