20

5.4K 339 228
                                    

Keyifli okumalar

Sağ elimde hissettiğim dokunuşla başımı yan tarafa çevirdim. Jimin ellerimizi birbirine kenetlerken bana hiç bakmadan yürümeye başladı. Gülümsememek için dudaklarımı birbirine bastırdım ama başarılı olamamıştım. Elimi sıkıca kavraması hoşuma gitmişti. Onunla bu şekilde yürümeyi sevmiştim.

Okuldan çıkmıştık ve bana onun evine gitmek gibi bir teklifte bulunmuştu. Dışarıda buluşmamız sorun olabilirdi çünkü tanıdık birilerini görme ihtimalimiz yüksekti. Benim evimde buluşma gibi bir ihtimalimiz olmadığına göre en uygun onun eviydi.

Birlikte asansöre bindiğimiz an derin bir nefes verdim. Jimin 30. Kata bastığında ise gözlerim irileşmişti resmen. Pekala, adam gökdelende oturuyordu bu kadar şaşırmamalıydım ama 30 kat çıkmak neydi cidden. Uzaya çıkıyor gibiydik.

"istersen biraz uyuyalım. Anca çıkarız çünkü."

Söylediğim şeye karşı hafif bir şekilde güldü ve hala bırakmadığı elime küçük bir öpücük kondurdu. bu hareketi bana 30. Kata çıktığımız gerçeğini unutturmuştu. Tamamen ona odaklanıp onu izlemeye başladım. Böylece zaman geçebilirdi.

Tabii ki asansör narmallere göre çok daha hızlı olduğu için benim abartığım gibi olmamış ve sonunda hadefimiz olan kata ulaşmıştık. Bir şey bilmediğim için Jimin'in beni yönlerdirmesine izin vermiştim. Bir kaç saniye yürüdük ve bir dairenin önünde durduk. Jimin kapının kenarındaki yere bir şifre girince kapı açılmıştı.

Vay be diye geçirdim içimden. Bizim kapının kilidi bozuktu. Anahtarı sokunca boşa dönüyordu. Bir süre uğraşıp öyle açıyorduk kapıyı. babam üşendiği için yaptırmıyordu. Garip bir ailem vardı doğrusu.

Hızla kafamı iki yana salladım ve bu saçma düşünceyi bir kenara bıraktım. Jimin eliyle içeriyi işaret edip bana öncelik tanıdığında gülümsemiş ve içeriye girmiştim. yanıma yaklaşıp ceketimi ve çantamı aldı. Onları kenardaki beyaz dolaba koyarken ben de içeriye doğru ilerledim. Siyah,beyaz,gri tonların ağırlıklı olduğu büyük salon oldukça düzenli ve temiz duruyordu. Tabi ilk dikkatimi çeken şey kocaman olan pencereydi han nehri harika görünüyordu.

"istersen sana giyecek bir şeyler vereyim."

Okul formasıyla durmak pek rahat değildi. Sevdiğimde söylenemezdi bu yüzden beklemeden başımı sallayıp onu onayladım. O arkasını dönüp koridora girerken ben de merak ettiğim için peşinden gittim. Koridorun hemen sonundaki odanın kapısını açtı. içeriye girip giyinme odası olduğunu tahmin ettiğim yere girdi.

Kapının önünde durup onu beklemeye karar verdim. Evi gerçekten güzeldi. Özellikle manzara harikaydı. Bütün gün oturup manzarayı izleyebilirdim. insanın içini açıyordu.

Bir süre sonra Jimin elinde bana oldukça büyük gelecek siyah bir t-shirtle yanıma geldi.


"Boyunun eteğinle aynı olacağına eminim. O yüzden sorun olmayacak gibi."

Sanırım burda eteğimin boyuna küçük bir göndermede bulunmuştu. Eğlenerek yapmacık bir şekilde gülümsedim ve elinden t-shirtü aldım.

"Salondayım."

Arkasından kapıyı kapattığı sırada hiç beklemeden üzerimdekileri çıkarıp bana verdiği t-shirtü giydim. Odasındaki boy aynasına gidip kendimi incelemeye koyuldum. eteğimden biraz daha kısaydı ama aşırı olmadğı için sorun olmaz diye düşünüyordum. Bileğimde olan tokayla saçlarımı topladım ve odadan çıktım. Koridoru geçtiğim sırada salona ulaşmıştım.

𝑺𝒐𝒍𝒐 𝑫𝒂𝒏𝒄𝒆 |𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin