Medyayı izleyin lütfen
Keyifli okumalar
❤yaklaşık bir hafta geçmişti. Onunla birlikte bir ilişkiye başladığımızdan beri kendimi daha enerjik ve çok daha mutlu hissediyordum. Son bir kaç ayda tamamen çekilen hayat enerjim sadece bir hafta önce yerine gelmişti. Hayatım bir çok yönden değişmişti ve hepsi de olumluydu. Daha çok gülüyordum mesela. okula gelirken içim kıpır kıpır oluyordu. Kendime daha çok bakıyor ve daha çok dikkat ediyordum.
Daha çok yemeğe başlamıştım. Dans ederken yanlış yapsam bile eskisi kadar takmıyordum. Yada kendimi suçlamıyordum. Bunların hepsi tek bir insanın hayatıma girmesiyle olmuştu. Verdiğim kararın ne kadar doğru olduğunu bu geçen bir hafta içinde çok daha iyi anlamıştım. Ve pişman değildim.
"Kaçıncı sıradasın?"
Heyecanlı bir şekilde panoda asılı olan kağıtlarda göz gezdirdim. Son sınıfların olduğu kağıtlarda kendi sınıfımı bulduğumda kalbim duracakmış gibi hissettmiştim. Son 3 haftadır ilk beşin içine giremiyordum ve bu beni deli ediyordu. Ama bu hafta kendimi daha iyi hissetmemin dansımada yansıdığına emindim. İşaret parmağımı kağıdın üzerine koyup gözlerimi gezdirdim.
Geçen haftaya göre biraz daha iyi bir derece bekliyordum fakat beklediğim şey tabii ki birinci olmak değildi. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken beni merakla bekleyen Jihyun'a dönüp bağırdım.
"Birinciyim."
Kocaman gülümseyip bana sarıldığında hiç beklemeden ona karşılık vermiştim. Sadece bir haftada altıncı Sıradan birinci sıraya yükselmem harikaydı. Tabi bunun arkasında bir şey aramak istemiyordum. Acaba gerçekten hak ederek mi yerleşmiştim o sıraya.
"Bunun arkasında bir şey aramalı mıyım? Mesela Bay kendini bir şey sanan Park'ın artık sevgilin olması gibi."
Kısık bir sesle kulağıma doğru konuşmuştu. şu an beni sinir etmek için böyle söylüyordu emindim fakat insan ister istemez böyle düşünmüyorda değildi. Ama yine de böyle bir şeyi yapacağını pek sanmıyordum.
"Jimin böyle bir şeyi asla yapmaz bence. Eğer öyle olsaydı geçen haftalarda da hep iyi bir sıralamada olurdum."
Evet şu an bu oldukça mantıklı ve doğru gelmişti. Jihyun beni onaylarcasına başını salladı. Ve ben de yüzümü buruşturmadan edemedim. Ona adıyla hitap etmek hala biraz garipti. Özellikle ilk iki gün aşırı zorlanmıştım. Neyseki günler geçtikçe daha çok açılıyordum. Çünkü aramızda mesafe olsun istemiyordum.
"Taehyung ve Jungkook'a söyleyecek misin?"
Jimin'den bahsettiğini anlamam uzun sürmemişti. Başımı bilmiyorum anlamında sallayıp onu cevapladım. Jimin üç gün önce Hoseok'a söylemişti ve ben Hoseok'un nasıl tepki verdiğini bile tam olarak bilmiyordum. Jimin'e sorduğumda sakin karşıladı falan demişti. Gerçi öyle yaptığı kesindi çünkü artık benimle eskisi gibi değildi.
Uzaklaşmaya başlamıştı. Çok nadir konuşuyorduk. Onunla konuştuğumda bana kısa ve çoğunlukla tek kelimelik cevaplar veriyordu. Jimin'in teklifini kabul ettiğim için olduğunu düşünüyordum. Ona sormaya pek cesaretim yoktu doğrusu ama bir ara bir şekilde soracaktım.
"Onlardan bir şey saklamak istemiyorum ama ne tepki verirler emin değilim. Şimdilik söylemek istemiyorum."
"Sen bilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒐𝒍𝒐 𝑫𝒂𝒏𝒄𝒆 |𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔
FanfictionGüzelliğini yitirmiş sönük ışıkta gece yarısına kadar dans ediyoruz. Kitabın yayımlanma yılı=2018