Keyifli okumalar
🥀
Her zaman dans ederken ruhumu ortaya koyduğumu sanardım. Dün Bay Park'ın açıklaması üzerine eve gidip kendimi izlemiştim ve sonuç gerçekten onun dediği gibiydi. Nasıl olmuşsa daha önceden fark edememiştim gerçekten ruhsuz dans ediyordum. Öylesine sağa sola hareket etmekten başka bir şey değildi benimkisi.Fakat dün Bay Park'la yaptığımız dans cidden kendimi beğenmemi sağlamıştı. Bana beni heyecanlandıran bir şey düşünmemi söylemişti ve ben dans ederken sadece o anı düşünmüştüm. itiraf etmeliyimki öğretmenimle dans ederken çok heyecanlanmıştım ve farklı hissetmiştim.
Biz dün, gereğinden fazla yakınlaşmıştık. Parfümünün kokusunu hala alabiliyordum. Dans ederken bıraktığı hayranlık edici duyguyu hatırlıyordum hatta kulağıma fısıldarken ki ses tonunu bile.
Ah gerçekten neler düşünüyordum ben böyle! Başımı hızlı bir şekilde iki yana sallayıp düşünceleri uzaklaştırmaya çalıştım. Fakat ne yaparsam yapayım dün Bay Park'tan etkilenmiştim.
Ve bunun sebebi kesinlikle dansa olan yeteneğiydi. Güzel dans ediyordu ve bu beni etkilemişti. Hepsi bu kadardı.
"Şu adamı yatağa atmak için nelerimi vermezdim."
Dans sınıfımdan olan Jae Hwa ani bir şekilde konuştuğunda içtiğim suyu dışarı püskürtmüştüm. Ardından onu öksürük krizi takip etmişti bu arada kızlardan biri sırtıma vuruyordu.
Bir kaç kişinin kıkırdadığını duydum. Bu kız nasıl bir sapıktı böyle."Kimden bahsediyorsun?"
Yanımda oturan Soo Min konuştuğu sırada öksürük krizim sona ermişti. Hemen kendimi toparladım ve başımı kaldırarark Jae Hwa'nın işaret ettiği yere baktım. Gözlerim şaşkınlıkla irileşmişti.
Bay Park...
Kızlar saçma sapan sesler çıkarmaya başlamışlardı. Bazıları onu desteklerken bazılarıda benim gibi şoka uğramıştı. Ama garip bir şekilde sinir duygumun kendini gösterdiğini hissediyordum.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
Sert bir şekilde araya girdiğimde herkes bana dönmüştü. Böyle konuşması cidden iğrençti. Nasıl bu kadar düşük seviyeli olabiliyordu. Birinin altına girmek o kadar kolay mıydı yani?
Jae Hwa bu tepkime karşılık olarak güldü. Ciddiye almadığı her halinden belli oluyordu. "Aşırı sexy bir adam. Sadece konuşması bile ıslanmama sebep oluyor."
Ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum. Sadece ben değil herkes şaşkındı. Yüzümü buruşturmadan edemedim. iğrençti. Hem de fazlasıyla.
"Abartma Jae Hwa."
Yine ben konuşmuştum. Neden kimse tepki göstermiyordu? Karşılık vermek istemiyordum ama garip şekilde susamıyordumda. Sinirlenmiştim. Söylediği şeyler gülüp geçilecek şeyler değildi ve bir ihtimal gerçekleşme ihtimali vardı.
Jae Hwa sexy bir kızdı. Bay Park'ın dikkatini kolaylıkla çekebilirdi.
"Ah! gerçekten şu an yanına gidip ona sürtünesim var."
Sesli bir şekilde yutkundum. Kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. Başımı çevirip Hoseok ve erkek öğrencilerle konuşan Bay Park'a baktım. O an sanki ona baktığımı hissetmiş gibi anında gözlerimiz buluştu. Bir kaç saniye boyunca öylece bakıştık ve o bana hafifçe gülümsedi.
Ben ise hiç tepki vermeden başımı hızla kızlara doğru çevirdim.
Jae Hwa Bay Park'ı kesiyordu. Bize bile açıkça böyle şeyler söylüyorsa kafasının içinde kim bilir neler dönüyordur diye geçirdim içimden. Düşünmek bile istemiyordum. Rahatsız edici bir durumdu.
"Hayallerini kendine sakla. Midemi bulandırıyorsun."
Jae Hwa bu sefer yüksek sesli bir kahkaha atmıştı. Bütün sınıfın bize baktığına emindim fakat umrumda değildi. Şu an tek istediğim şu kızın suratına güzel bir yumruk atmaktı. Şu zamana kadar Jae Hwa'ya hiç bu kadar sinir olmadığımı fark etmiştim. Normalde pek konuşmazdık zaten.
"iyi kız havalarına girme Miley. Sende Bay Park'a bakınca ıslanıyorsun değil mi? Çekinme tatlım itiraf et."
işte bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Kendimi tutamayarak ayağa kalktığımda kızların şaşkın bakışları beni bulmuştu. Jae Hwa ise alaycı bir şekilde beni süzüyordu. Ben ise miğde bulandırıcı bir canlıymış gibi onu inceliyordum.
"Herkesi kendin gibi sanıyorsun. Sadece sana acıyorum. iğrençsin."
Bir şey demesine izin vermeden arkamı dönüp sınıf kapısına doğru ilerledim. Arkamdan küfür saydırdığını şimdiden tahmin edebiliyordum fakat oraya dönersem kendimi tutamayabilirdim ve işin sonu müdürün odasında biterdi.
Derin nefesler alıp vererek sakinleşmeye çalıştım. Neden bu kadar çok tepki göstermiştim ondan bile emin değildim. Emin olduğum tek şey şu an sinirden kızardığımdı.
Hızlı adımlarla okulun yangın merdivenlerine giden kapıdan girdim. Burası her zaman soğuk oluyordu ve sakinleşmek için kesinlikle çok güzel bir yerdi. Bedenime değen soğukluk titrememe sebep olurken merdivenlere oturdum.
Gerçekten neden bu kadar sinirlenip boş yere kendime yüklenmiştim ki? Yani Bay Park hakkındaki sapık düşünceleri gerçekten umrumda değildi. Ama bunu açıklayamıyordum.
Kendimi aptal gibi hissediyordum. Kimse bir şey dememişken benim bu aşırı tepkim salakçaydı.
Bir kere daha derin bir nefes aldığım sırada kapının açılma sesiyle birlikte korkarak hafif irkilmiştim. Başımı çevirdim ve gelen kişiye baktım. Eş zamanla o garip heyecan duygusu bedenime yine uğramıştı. Bay Park kapıyı yavaşça kapattı ve bana doğru ilerledi. Kalkmak istedim ama kalkamadım.
Şaşkındım. Arkamdan gelmiş olması beni düşündürmüştü ama bir o kadar da heyecanlandırmıştı. Bu fazla garipti. Dünden beri Bay Park hakkında çok şey düşündüğümü fark ettim. Konuların yarısından fazlası onunla ilgiliydi.
"iyi misin Miley?"
Gelip yanıma oturdu. Belli etmeden duvara doğru biraz kaymıştım. Bir işe yaramayacak olsa bile. Onu başımı sallayarak onayladığımda bir süre sessizlik olmuştu. Soğuk ve sessizdi. Ayrıca karanlıkta.
"Kavga etmemeye çalış. Disipline gitmeni istemem."
Ve bir kere daha başımı sallamakla yetindim. Konuşmuyordum. Belkide utandığım için konuşamıyordum. Dünden ve hatta bugünden dolayı kendimi ona karşı suç işlemiş gibi hissediyordum. Neler oluyordu bana böyle.
"Ve eğer bir sorun olursa, seni üzen herhangi bir şey, bana söyle Miley."
Kaşlarım şaşkınlıkla yukarı kalktı. Cesaret edip başımı ona doğru çevirdim ve göz göze gelmemizi sağladım. Tanrım...neden bu şekilde bakıyordu ki? Bu fazla duyguluydu.
"Yani. Ben senin öğretmeninim değil mi? Öğrencime ne olduğu benide ilgilendirir."
Soru sorar gibi konuşmuştu. Araya giren bu garip atmosferin bir son bulması için ayağa kalktım. Oda bununla birlikte başını bana doğru kaldırmıştı. Önünde saygıyla eğildim. "Teşekkürler Bay Park."
Kendimi hızlı bir şekilde oradan ayrılırken buldum. Elim anında kalbimin üzerine gitmişti. Bu işte kesinlikle bir şey vardı. Normal değildi. Beni bu kadar heyecanlandırması hiç normal değildi.
⚘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒐𝒍𝒐 𝑫𝒂𝒏𝒄𝒆 |𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔
Fiksi PenggemarGüzelliğini yitirmiş sönük ışıkta gece yarısına kadar dans ediyoruz. Kitabın yayımlanma yılı=2018