Keyifli okumalar
❤Çantamı sınıfın kenarına bırakarak hemen karşı tarafta duran Jungkook'un yanına doğru ilerlemeye koyuldum. Bu sabah gerçekten güzel uyanmıştım. Bütün geceyi Jiminle konuşarak geçirmiştik. Ona bir çok şeyi açmıştım aynı şekilde oda bana özelini açmıştı ve böylelikle birbirimizi biraz daha fazla tanımaya yardımcı olmuştuk. Onun hakkında her şeyi bilmek istiyordum. Onu en iyi tanıyan insan olmak istiyordum. Her ne kadar bu zaman alacak olsada küçük küçük adımlar atabilmemiz beni rahatlatıyordu.
Aramızdaki ilişkiye olan inancımda her geçen gün artıyordu. Hala küçük tereddütlerim olsada aşmaya çalışıyordum. Beni sevdiğini biliyordum ve ben de onu çok seviyordum. Bu yüzden olumlu bakmaya ve mutlu olmaya çalışacaktım.
"Sen yanıma uğrar mıydın ya?"
Jungkook elindeki sudan bir yudum alırken bana doğru sırıtıyordu. Tipine karşılık gözlerimi devirip tam karşısında durdum. Sahiden şu sıralar oturupta düzgünce bir konuşmanın içine bile girmemiştik.
"Nasıl gidiyor?"
Öğrenciler sınıfa yavaş yavaş doluşurken ders zilinin çalmasını bekliyorduk. Bu arada Jungkook yere oturup derin bir nefes almıştı. Pekala, bu bir şeyler ters gidiyor demekti.
"Kötü."
Kaşlarımı çatıp hemen yanına oturdum ve bakışlarımı ona doğru çevirdim. Surat ifadesi beni tedirgin etmişti. Ne olduğunu merak ediyordum ve bayadır onunla konuşmadığım içinde biraz vicdan azabı çekmiştim doğrusu. O devam etmeyince elimle hadi der gibi bir işaret yaptım.
"Taehyung, Jihyun'a itiraf etti."
Elim şaşkınlıktan istemsizce ağzıma doğru gitti. Bu konuyu tamamen unuttuğumu fark ettim. O kadar çok şey olmuştu ki kendi arkadaşlarımı resmen ihmal etmiştim. Her şeyden şimdi haberim oluyordu. Doğrusu itiraf etmesini bekliyordum. Taehyung hislerini içinde tutan bir insandı fakat bu konunun bir yerde patlak vereceğini her zaman biliyordum.
Sorun şu ki Jungkook'un surat ifadesi bana Jihyun'un yanıtının olumlu olmadığını söylüyordu.
"Olumsuz değil mi?"
Umutsuz bir şekilde sorduğumda başını yavaşça olumlu anlamda sallayarak beni onayladı. Sıkıntılı bir nefes verip arkama yaslandım. Taehyung kolay kolay reddedilecek biri değildi ama bazen bazı şeyler farklı sonuç yaratabiliyordu ve bu beni çok üzmüştü.
"Belli etmemeye çalışıyor ama yıkıldığı ortada. Sanırım Jihyun'dan cidden çok hoşlanıyor. Ayrıca aralarıda açıldı. Bir araya çok nadir geliyorlar oda ben yanlarında olduğum zaman."
Gerçekten bunlar olurken ben ne yapıyordum merak etmiştim. Bir süre sessiz kalmayı tercih ettim. Daha doğrusu diyecek bir şey bulamamıştım. Ne diyebilirdim ki? Sadece Taehyung için çok üzülüyordum ama aynı zamanda Jihyun'la da konuşmam gerekiyordu.
"Sence bir şey yapmalı mıyız?"
Sınıftakilerin gülüşme sesleri yükselirken Jungkook yüzünü buruşturup başını oğuşturmuştu. Bir sorun çıktığında ve bir çözümü olmadığında genelde etrafındaki insanlara karşı bu tepkiyi veriyordu. Bir nevi sinir oluyordu yani.
"Ne yapabiliriz ki? Taehyung'u teselli edemiyorum. Ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü. Jihyun'u da git kabul et diye zorlayacak halimiz yok."
Sıkıntıyla oflayıp başımı onu onaylarcasına salladım. Malesef ki söylediği her şeyde kelimesi kelimesine haklıydı. Reddedilen birini teselli edecek kelimeler bulmak zordu. Reddeten kişiyide zorlayamazdık. Belkide bu yüzden beklemek en iyisiydi ama beklerken başımıza neler gelirdi bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒐𝒍𝒐 𝑫𝒂𝒏𝒄𝒆 |𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏✔
FanficGüzelliğini yitirmiş sönük ışıkta gece yarısına kadar dans ediyoruz. Kitabın yayımlanma yılı=2018