Saygın Kolejine girdim ve tiyatro salonuna indim. Sadece Melda Hoca vardı. Bu son provamızdı, bunun heyecanından dolayı bacaklarım titriyordu. Arka tarafa gittim ve üstümü giyip geri geldim. Dansın tam 3 kere üzerinden geçtik ve artık her şey mükemmeldi, yani Melda Hoca'ya göre. Bana göre ise her zaman daha çok çalışmam gerekiyordu. Bugün erken bitirmiştik. Okula gittim ve kalan son derse girdim. Beril yanına oturduğumda kafasını omzuma koydu.
"Heyecan var mı heyecan ?"
Dedi gülerek. Tavana bakıp onu onayladım. O sırada gözüm cama kaydı. Camdan Saygın Koleji'nin içindeki bir sınıf gözüküyordu. Gözümü o tarafa çevirdiğimde Savaş'la gözgöze geldik. Gözgöze geldiğimiz anda kalbim hızlanmaya başladı. Kafamı hızla dersi anlatan hocaya çevirdim. Dünkü çocuk aklıma geldiğinde yüzümü sıvazladım ve ilgimi derse vermeye çalıştım. Ders boyunca gözümü cama geri çevirmemiştim. Zil çaldığında hep beraber Toprak'ın arabasına atladık.
"Sonunda be kızım, artık çıkışta bizimlesin."
Koray kemerini bağlarken gizleyemediği heyecanıyla konuşmuştu. Toprak arabayı çalıştırdı ve dikiz aynasından bize baktı ve
"Ee nereye gidiyoruz ?"
Dedi. Herkes farklı yerler söylemişti. En sonunda sahilde balık ekmeğe karar vermiştik. Sahile geldiğimizde hep beraber Osman Abi'nin yerine çullandık. Balık ekmekleri gömerken hepimiz Koray'ın anlattıklarına anırıyorduk. Yemeklerimiz bittiğinde sahilde dolaşmaya başladık. Toprak kolunu omzuma attığında başımı koluna yasladım. Sahilde dolaşırken arabaların geçtiği yerin yanındaki park yerinde Savaş'ın arabasını gördüm ve Savaş'ı ama uzak olduğumuz için ve ben lenslerimi takmayı unuttuğum için ne yaptığını anlayamıyordum. Biraz daha yaklaştığımızda gördüğüm şeyle olduğum yere saplandım.
Savaş ve bir kız. Arabaya yaslanmış. Yiyişiyolardı. Hayır. Resmen ciddili yiyişiyorlardı. Kızın üzerinde yok denecek kadar kısa bir şort vardı ve üstünde sıfır kol bir büstiyer vardı. Topuklularının santimetresi ise maşallahtı. Savaş kızın olmayan şortunun üstünden kalçasında elini gezdirdiğine Savaş'la göz göze geldik. Savaş durduğunda kız ellerini Savaş'ın göğsüne koydu. Savaş kızı umursamıyor sadece gözlerimin içine bakıyordu. Kalbime bir ağırlık oturduğunda yutkunmaya çalıştım ama boğazımı sanki biri sıkıyormuş gibi hissediyordum. Gözlerimi zorla Savaş'tan ayırdım ve yürümeye devam ettim. Neden böyle olmuştu ki ? En son bu duyguyu babam evin kapısını sertçe çekip gittiğinde hissetmiştim. Oturmam gerekiyordu çünkü bacaklarım beni taşıyamıyordu. Boş bir banka denk geldiğimde oturdum. Herkes bana baktığında onlara döndüm."Ben çok yoruldum prova falan da yaptık bugün siz sahili yürüyün dönüşte beni alırsınız."
Toprak bana döndü.
"İleride güzel çay bahçeleri var orada oturalım."
Sadece tek kalmak istiyordum.
"Ben biraz tek kalsam iyi olur."
Beril kaşlarını çattı.
"Bir şey mi oldu ?"
Hızlıca kafamı salladım.
"Sadece biraz fazla heyecanlıyım tek kalmaya ihtiyacım var."
Toprak anlayışlı bir şekilde gülümsedi.
"Peki civcivim."
Yanağımdan makas aldı ve yürümeye devam ettiler. Bankta bağdaş kurup esen rüzgarı ve kıyıya çarpan dalga seslerini hissetmeye çalıştım. Yanıma bir ağırlık çöktüğünde gözlerimi denizden karşımdaki kişiye çevirdim. Savaş'tı. Ona tiksinirmiş gibi baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Okullar
Genç Kız Edebiyatıİki köklü okul, Saygın ve Özkan Kolejleri Bir ortak duvar, Ve yıllardır bitmeyen bir kavga... ~~~~~~~~~~~~ Bir tarafta Toprak, Koray, Arya ve Beril'in dostluğu... Diğer tarafta Savaş, Enes, Berru ve Kıvılcım'ın dostluğu... Ve nefretten filizlenen bi...