MAKAS

6.8K 256 13
                                    


Emre'nin elini tutup salondan çıkarken kızların öldürücü, erkeklerinse şaşkın bakışlarına maruz kalmıştık. Ee tabi ne de olsa yanımda Emre gibi (ekstra) yakışıklı biri olunca onlar da haklı.

Biz kumsala ilerlerken Emre'nin kolundaki bileklik dikkatimi çekti. Bu çocuk gerçekten çok cool giyiniyordu. Bilekliğin fazla kalın olmayan bir zinciri vardı ve ortasında metal bir yapboz parçası vardı.

Biz kumsala indiğimizde sandeletlerimi çıkardım ve paçalarımı sıvayıp serin deniz suyunun ayaklarıma çarpmasına izin verdim.

"Emre... Bu yaptığın muhte-" derken Emre sözümü kesip "Benden uzak durma" dedi.

"Zaten istesen de senden uzak duramıyorum"

Emre aniden "Söz ver" dedi.

Kaşlarımı kaldırdım ve "Ne için?" dedim.

"Ben sana git desem de gitmeyeceğine söz ver"

Kaşlarımı çatıp "Bana git mi diyeceksin?" dedim.

Emre beni kendine çekip sırtım ve bacaklarımdan tutarak beni kucağına kaldırdı.

"Emre!" diye cırladığımda yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu. Beni denize atma olasılığından dolayı elimde tuttuğum sandaletlere rağmen boynuna yapıştım.

"Tamam güçlüsün, tamam kaslısın da gösterişe ne gerek var. Hadi beni yere indir yakışıklı"

"Mm inmek mi istiyorsun? Peki" der demez beni denize fırlatması bir oldu. Buz gibi suya sıcacık vicudum girince bir şok etkisi oluştu. Emre arkada züppe kahkahasını atarken öfkeyle sudan çıktım. Neyseki Emre'nin mesajlarına cevap vermemek için telefonumu pansiyonda bırakmıştım.

İntikamımı almak için koşarak Emre'yi kovaladım. Daha önce burada bir sürü insan olduğunu fark etmemiştim. Herkes bize ufo görmüş masum köylü gibi bakarken Emre'nin çok hızlı koştuğunu fark ettim. Salak arkasına bakıyım derken bir çocuğun kumdan kalesini yıkmıştı. Çocuk ağlamaya başlayınca koşarak çocuğun yanına gittim.

6-7 yaşlarında sarışın mavi gözlü acayip tatlı bir erkek çocuğuydu.

"Ağlama canım o pislik görmemiş boşver biz daha güzelini yaparız" dedim şefkatli bir tavırla. Emre durmuş beni izliyordu.

Çocuk gözündeki yaşları sildi ve "Ama onun kadar güzel yapamam ki" dedi.

Çocuğun başını okşayarak "Yaparız merak etme tatlım bak şimdi sen buna kum doldur ben de şurdan su getireyim tamam mı?" dedim.

Çocuk mutlu bir tavırla kafasını salladı. Emre'nin yanına gittim ve "Hadi yardım et. Hem yazık değil mi çocuğun kum kalesini yıktın!"

Emre şaşkın bir ifadeyle "Nehir sen ciddi misin?" dedi.

"Evet, hadi su getir" dedim ve elimdeki kovayı uzattım.

Ben de o sırada çocuğun yanına gittim ve "İsmin ne peki şeker şey" dedim.

"Ozan" dedi çekingen bir tavırla.

"Ben de Nehir. tanıştığıma memnun oldum Ozan" dedim elimi uzatarak. Utangaç bir tavırla elimi sıktı.

Emre'yi göstererek "Bak onun da ismi züppe" dedim.

Emre su getirdiğinde Ozan "Nehir, züppe senin neyin oluyor" Ay senin Caillou gibi konuşmanı yerim.

"Nehir yine mi bak çocuğa neler öğretiyor"

•°••°••

Uzun bir uğraştan sonra kale yapmayı başarmıştık. Topladığımız deniz kabukları ile de süslemiştik.

ZÜPPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin