Final Part 3 (Son)

8.1K 347 75
                                    

Eve vardığımda bilekliğimdeki tarihe baktım. Roma rakamlarıyla 21.04.2000...

Gerçekten de neyin nesiydi bu tarih?

Anneminde yardımıyla tüm albümleri çıkardım. "O albüm" derken neyi kast etmişti acaba?

Tüm albümlere teker teker bakmama rağmen ne o tarihe dair birşey vardı ne de özenle hazırlanmış bir albüm.

Tüm fotoğraflara tekrar baktım. Ama sonuç yine sıfırdı. Albümleri yerine koymaya gittiğimde dolabın ücra bir yerinde bir albüm farkettim.

Albümü ellerime aldım. Üzerinde "en iyi arkadaşım ve ben" yazıyordu. İçini açmamla gözlerim dolmuştu. Ben bu albümü hatırlıyordum fakat arkadaşımı hatırlamak oldukça zordu. Henüz beş yaşlarındayken. Albümün içinde fotoğraftan çok geçmişte yaptığım abuk subuk çalışmalar vardı.

Ve bir resim geçti elime. Fotoğraf değildi sadece pastel boya ile çizilmiş bir resim. Bu resmi hatırlıyordum. Üzerine de benim ve arkadaşımın resmini çizmiştim. Arkasına baktığımda babama yazdırdığım o yazıları buldum. "Nehir ve Emre'nin dostluğu. (Sonsuza dek...)"

Gözlerimden düşen yaşları tutamazken ağzımı elimle kapattım. Bu sayede hıçkırıklarım duyulmasada boğuk inlemelere dönüşmüştü. Emre... Çocukluk arkadaşım... Eski ortaklarımız...

Nasıl unuturum? Annemin annesinin ölümünden dolayı kaç gece ağladığını nasıl unuturum. Zaten ben dört yaşından altı yaşıma kadar ondan başka arkadaşım yoktu. Onunsa bir sürü arkadaşı vardı. Onu çok kıskanırdım. Ve biz bu yüzden küsmüştük.

Albümün en son sayfasında bir fotoğraf gözüme çarptı. Resimde elimi tutan Emre vardı. O zamanlar saçları sarıymış. Ama bakışları hep aynı... Sıcacık... Masmavi...

Resmin üzerindeki tarih ise 21.04.2000'di. Nasıl olurda ben bunu unuturum. Hafızama lanet okudum. Herşey şimdi yerine oturuyordu. Emre'nin babasının neden öyle davrandığı, annemler, Emre...

Gerçekten benim bunları öğrenmem iki buçuk yıl mı sürmeliydi? Üstelik bileğimin tam üzerindeydi. Ve ben hiçbir şeyi bilmeden Emre'yi suçladım. Yinede bilmiyorum. Bir yanım onu affetmek istesede, diğer yanım onu affetmemem için ikna edici deliller sunuyordu önüme.

Komodinin üzerindeki bilekliği aldım elime. Biraz oyalandıktan sonra fotoğrafı çantama koyup bir ip aldım ve bilekliği boynuma taktım. Artık orada durmalıydı bence. Ağrıyan kalbimin üzerinde...

Göz yaşlarımı sildim ve ağlamamak için kendimi şartladım. Çantamı alıp evden çıkmıştım ki eve girmem bir oldu. Nedeni de bir yığın paparizinin üzerime gelmesi oldu. İçeri girdiğimde annem endişeli gözlerle bana bakıyordu.

"Anne ben biraz sıkıldım" dediğimde birden yanıma gelip "Noldu? İyisindir inşallah?" dedi ateşimi ölçerken.

"İyim de sanki biraz hava alsam daha iyi olucak. Hem özlemişim buranın deniz havasını" dedim ben de.

"Kızım tamam da gördün dışarıyı" dedi annem. "Hem sen ağladın mı?" dedi devam ederek.

Ben "Yok ya hava değişimi" dedim geçiştirerek.

Annem "İyi öyle olsun bakalım" dedi razı olmamışcasına.

Ben "Neyse annecim ben arka taraftan çıkacağım" dedim elimi sallarken.

Annem "Hangi arka taraf? Off Nehir bak bi tarafını falan kırıcaksın" dedi sitemle.

"Yok yok bana birşey olmaz. Hadi güle güle" dedim odama koşarken.

ZÜPPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin