Resim: Emre
Emre'nin nefes alışverişlerini hissetmek huzur vericiydi. Emre'nin burnu burnuma değdiğinde beni öpücek sandım ama o kısık bir ses ile konuşmaya başladı.
"O çocuktan uzak dur"
Ondan hiç uzaklaşmadan "Hangi çocuktan?" dedim.
"Dylan'dan"
Kaşlarımı çatıp "Benden mi hoşlanıyorsun?" dedim
Anında "Hayır" dediğinde gözlerim açtım ve onu kendimden büyük bir nefretle ile uzaklaştırdım.
"Madem benden hoşlanmıyorsun neden o zaman "uzak dur" diyorsun?! Neden beni kıskanıyorsun?! Neden beni öpü-" Bir anda sustum.
"Nehir senden hoşlanmıyorum ama nefret de etmiyorum!"
"A ne kadar da şanslıyım değil mi Emre benden nefret etmiyormuş! Ya sen ne kadar da züppe, dayanılmaz, bencil, küstah birisin!"
"Sadece o çocuğa güvenmiyorum. Sana yakınlaşmaya çalışıyor"
"Sanane bundan! Sen benim arkadaşım değilsin, hele hele sevgilim hiç değilsin! Bana karışamazsın! Anladın mı beni! Hem ben sana Esra'dan uzak dur diyor muyum?!"
"O benim sevgilim!"
"Evet sorunda bu o senin sevgilin!"
Dönme dolap durduğu yerden devam edince Emre gözlerini kapattı ve yanındaki demire tutundu. Sonrası suskunluktu.
Sonunda bittiğinde hemen indim ve lunaparkta Emre'den ayrı dolaşmaya başladım. Boş bulduğum bir banka oturdum ve uzun uzun düşündüm.
...... ......
Ertesi sabah Aleyna ve ben hazırlanıp kahvaltıya indik. Damak tadımıza göre pek birşey bulamasak da karnımızı doyurmuştuk
Hocamızın belirlediği yere gittik.
Dylan geldi ve kesinlikle türkçe dışında her dile benzetebileceğiniz dili ile bizi otobüslere doluşturdu.
Aleyna ile yolda bir sürü selfie çekindik. Dünle ilgili herşeyi unutup kafamı dağıtmak istiyordum.
Bir alışveriş merkezine girince Aleyna beni bir mağzaya sürükledi.
"Nehircim sana siyah rengi dışında güzel bir renk konbini yapacağım. Ayrıca bunlar benim sana başlangıç hediyem olacak"
"Neye başlangıç"
"Renkli giyinmenin"
"Aleyna istemiyorum-" dememe kalmadan Aleyna "Al bunu dene, bide bunu ,şu çok güzel..." diyerek elime bir suru kıyafet tutuşturmuştu.
Sonunda benim bile beğenebileceğim bir konbin yapmıştı. Güzel bir şort ve tişört. Onu aldıktan sonra aynı güneş gözlüklerini aldık.
Alışverişten nefret ediyorum. Ama kabul etmeliyim bugün eğlenmiştim Gayet spor ve şık giyinmeyi de başarmıştık.
Gezilebilecek çoğu yer gezdikten sonra fıskiyeler ile dolu bir yere gittik. Güneş batmaya yelteniyordu.
Herkes çılgınlar gibi fıskiyelerin içerisinde koşuyor, eğleniyordu. Dylan başladı buranın tarihini anlatmaya.
Onu fazla umursamadan fıskiyeleri izlemeye başladım. Arkamı dönmemele koşmam bir oldu.
Bizim grubun salakları üç yüz Spartalı gibi fıskiyelere koşuyorlardı. Bir anda kendim ordunu altında buldum.
Bir ezilmediğim kalmıştı -gerçek anlamda- o da olmuştu.
Belimde bir güç hissettim. Dylan beni belimden tuttu ve kaldırdı. İngilizce konuşarak "İyi misin?"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜPPE
Chick-LitHayallerim... Hayatım boyunca hayallerimin peşinden koştum. Kimseye engel olmasına bile izin vermemişken bu da neydi? Kalbimi ağrıtan, gözlerimi dolduran bu şey... "Aşk" diyor uzaklardan bir ses. Kulaklarımı okşayan o ses. Yanıma yaklaşınca elim aya...