Emre elimi tuttuğunu anlayınca elimi bıraktı.Bir taksi çevirdik ve adını tam bilmediğim bir parka gittik.Emre beni bi banka oturttu ve "Bir saniye" diyip ortadan kayboldu.
Çok geçmeden elinde bi torbayla geldi.
"Acıkmışsındır"
Afalladım. Emre'nin sorunları vardı. Nasıl davrandığı belli değildi. Adeta bir şizofren gibiydi.
Bir ağacın altına oturduk ve aldıklarını yemeğe başladık.
"Nehir boğulcaksın yavaş ye."
"Sanane benim lokmalarımdan. Sende çocuk gibi yiyosun"
Elimi dudaklarına götürüp dudağındaki çikolatayı temizlemeye başladım.
"Her yerin çikolata olmuş Emre"
İkimizinde yüzünde tatlı bi gülümseme oluşmuştu.
Ben yemeğe devam ederken Emre bir anda kolumdan tutup beni kendine çekti. Çok yakındık. Emre arkaya doğru ingilizce "Dikkatli ol" deyince hayal kırıklığına uğradım. Arkadan bisikletli çocuklar geçmişti. Oysa ki beni öpücek sanmıştım.
Birbirimizden ayrıldık ve kalktık. Yürümeye başladık.
"Nehir bisiklet sürelim mi?"
"Yok ya" diye geçiştirdim. Bisiklet sürmeyi bilmiyordum ki, şimdi bu dalga da geçerdi.
"Eğleniriz"
"Ya olmaz"
"Nedenki?"
"Söyleyeceğim ama dalga geçmek yok"
Gözlerini kısıp "Yoksa bilmiyor musun?"deyip gülmeye başladı.
"Ne gülüyosun ya ben senin yükseklik korkuna güldüm mü?"
"Tamam tamam ben sana öğreteceğim, benimle gel"
Sırıtıp "Olur" dedim.
"İstersen ikili bisikletlere binelim öğrenmesi daha kolay olur"
Emre bisiklet kiralayıp öne oturdu. Korkarak arkasına oturdum. Ama tek yaptığım pedal çevirmekti sorumluluk Emre'deydi.
Bisikletle biraz dolaştıktan sonra bir çeşme kenarında durduk.
Emre su içtikten sonra kafasını çeşmenin altına gömdü. Kafasını kaldırıp saçlarını savururken kalbim durdu, ağzım açık kaldı.
"Neye bakıyosun" dedi ve kafamı çeşmeye gömdü. Her yerim sırılsıklam oldu onun elinden kurtularak üstüne su attım. "Tam bir pisliksin Emre!"
Emre bana su atarken "Sende uyuzsun" diyordu gamzesini belli ederek.
Emre'nin eli yanlışlıkla belime geldi ve gıdıklandığımı fark etti. Emre beni gıdıklamaya başladığında koluna sağlam bi tane çaktım.
"Yuh be kolumu kırdın" Kahkaha atmaktan konuşamıyorduk bile.
"Sende gıdıklamasaydın o zaman"
"Elinde ağırmış hani"
"Öyledir"
"Sen o kızları nasıl dövemedin ya"
"Orda kaç kişi vardı biliyor musun sen?"
"Aynen hepsini bulup okuldan gönder-"
Şaşkınca "Ne dedin sen?" diye cırladım.
Emre geçiştirerem "Yok bişey ya hadi gidelim" derken onu dinlemiyordum.
Mutlu bir sesle "O kızları sen mi attırdın yani?" derken kaşlarım yukarı kalkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜPPE
ChickLitHayallerim... Hayatım boyunca hayallerimin peşinden koştum. Kimseye engel olmasına bile izin vermemişken bu da neydi? Kalbimi ağrıtan, gözlerimi dolduran bu şey... "Aşk" diyor uzaklardan bir ses. Kulaklarımı okşayan o ses. Yanıma yaklaşınca elim aya...