GERİ DÖNÜŞ

7.3K 331 2
                                    

Resim: Nehir

Emre dudaklarımdan ayrıldığında belimden sıkıca tutuyordu. Alnını alnıma dayadı. Ellerimi boynundan yanaklarına getirdim. Baş parmaklarım ile yanaklarını okşuyordum.

Emre kafasını iki yana salladı. Kısık bir ses ile "Üzgünüm" dedi. Bu da ne demekti. Pek umrumda olmadan ona daha çok sokuldum. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken hic olmadığım kadar mutkuydum.

Beni kendinden uzaklaştırdı ve arkasını dönüp hızlı adımlar ile benden uzaklaştı. "Sen!" dedim ve durdu ama arkasını dönmedi.

Ağlamama rağmen gülümseyerek "Kabul et işte! Benden delice hoşlanıyorsun!" dedim.

Etrafa bakındığımda Otelin çaprazında olduğumu fark etmiştim. Ama Emre ters yöne doğru gidiyordu.

Sırtımı duvara yaslayıp yere çöktüm. Ellerimi dudaklarıma götürdüm. Bu muhteşem bir duyguydu...

Otele gittiğimde öğretmenden azar işitmiştim ve tabi bir sürü özür bahanesi. Odama çıktığımda Aleyna uyuyordu. Hal böyle olunca uyumaya karar vermiştim. Onu düşünerek uyumaya çalışırken ağlama sesleri duydum. Hemen gece lambasını yaktım ve Aleyna'nın yatağına oturdum.

"Aleyna iyi misin canım?" dedim yüzündeki saçları çekerken.

Aleyna gözyaşları akarken "Nehir ben çok kötü hissediyorum" dedi.

"Neden ne oldu? Anlat bana?"

"Bugün Can geldi ve bana benimle takılmak istediğini söyledi. Pislik olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum"

"Nasil yani? Sevgili olmak gibi mi?"

Aleyna kafasını iki yana sallayıp "Anlamıyorum! Beni orospu mu sanıyor!" dedi hıçkırıklarının arasından.

Şaşkınca  "Yani şey manasında mı?" dedim.

"Nehir saçmalamayı kes. Senin arkadaşın olduğumu bildiği için" dedi daha cok ağlarken.

"Aleyna sen benim kardeşimsin. Tamam belki ara sıra kavga ettiğimiz oluyor ama herşeye rağmen üzülmene izin vermem"

"Nehir eğer Emre sırf beni kıskandırmak için sana çıkma teklifi etse ne hissederdin?"

"O Can salağına dersini veririz tamam mı?"

"Nehir yanlış anlama aslında sen geldiğinden beri en azından Can'ın kucağından kız indi. Birşey söyliyeyim mi o benden asla hoşlanmayacak"

"Aleyna o pisliği unut sana bir yararı yok. Sadece yakışıklı hepsi bu. Ama unutamam diyorsan merak etme o senin kıymetini bir gün anlayacak. O gün geç kalmış olur mu bilemem ama o senin gibi birini asla bulamaz"

"Nehir saol. Ama yani merak etme ben bu duruma alıştım. Bu gece yanımda yatar mısın? Kendimi yalnız hissediyorum da"

"Tabi ki seni yalnız bırakacağımı mı sandın salak"

Aleyna'ya bir kardeş gibi sarıldım...

*** ***

Aleyna'yı da kaldırdıktan sonra valizlerimizi hazırladık ve kahvaltıya indik.

Gözlerim umutsuzca Emre'yi aradı. Emre'yi yemekhanede görünce şaşırdım. Aleyna kuyruğun arkasına geçti. Ben de ona çaktırmadan tüm cesaretimi toplayıp Emre'nin yanına gittim.

Bana boş boş bakınca "Biraz konuşabilir miyiz?" dedim.

Yüzünde pişmanlık hissetmiştim. "Evet evet bence de konuşmamız lazım"

Bahçede ıssız bir köşeye geçtik.

"Emre ben dün akşam ile ilgili.."

"Şey ben de onu söyliyecektim. Ama önce sen söyle"

"Hayır hayır önce sen söyle" dedim.

"Bence..." dedi ve yutkundu. Gözlerini kaçırarak "Özür dilerim. Hepsi bir hataydı. Nehir biliyorum sana karşı dengesiz hareketlerim oldu ama gözümde arkadaştan başka birşey olamazsın. Ben ben seni üzmek istemiyorum. Sadece arkadaş.."

Söylediği herşey boğazımdaki lafları düğümlemişti. Gözlerimde yaşlar birikmişti ama onun önde zayıf görünmek istemediğimden ağlamadım.

"Hiçbir şey soylemeden arkamı döndüm ve beni göremeyeceği bir yere geçtim ve gözyaşlarımı serbest bıraktım.

O beni iki kere öptü ve nasıl onunla arkadaş olmamı beklerdi...

... ... ...

Aradan yaklaşık olarak bir hafta geçmişti. Ama ne Emre ile ne de o pislik arkadaşı ile hiç konuşmamıştım. Göz göze bile gelmemeye çalışıyordum.

Zaten ödevlerden kafamı bile kaldıramıyordum. Diğer zamanlarsa da kafede eskisi gibi devam ediyordum ama artık Emre pek sık gelmiyordu. Geldiğinde de yalnız geliyordu zaten.

Ona baktığımda kendimi bakmaktan alıkoyamadığımdan bakmıyordum.

Dans dersi geldiğinde hiç istemesem de derse girdim.

Bahadır hoca "Günaydın çocuklar. Biliyorsunuz ki dönem sonu ödevi denen bir kavram var. Ve ben dönem sonu ödevini bir gösteri şeklinde vereceğim. Bugün 7. derste üniversite hazırlık öğrencilerimizin sınıfları arasında kura çekeceğim" dediginde "Ne için çekilecek hocam" dedi Aylin.

"Lafımı kesmeseydin söyleyecektim ama neyse devam ediyorum. Sizleri bir erkek ve bir kız olarak eşleştireceğiz ve takım arkadaşınızla sahnede dans edeceksiniz... "

Tenefüste arka bahçeye yürüdüm. Genelde burada hiç kimse olmazdı ama kapişonu kapalı bir çocuk vardı. Arkası dönük olduğu için tanıyamamıştım. Onu takmadan bir banka oturdum kulaklık ile müzik dinlemeye başladım.

Neden bilmiyordum ama şu son bir haftadır asosyale bağlamıştım.

Birden kulaklığımın çekilmesiyle irkildim. Yanimdakine döndüğümde Can oturuyordu.

"Naber Nil" Ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken anlamsızca Can'a baktım. "Hani Nil Nehri var ya o açıdan dedim de.."

İğrenerek Can'a baktım ve "Can bana bunu yapma" dedim.

"Ne var o kadar da kötü değildi"

"Evet haklısın o kadar kötü değil daha kötü. Hatta espirin o kadar kötüydü ki espri bile değildi"

"Tamam abla kızma"

"Ya Can sen hangi yüzle gelip benimle konuşuyorsun!"

Laubali bir tavırla "Neden bahsediyorsun?" dediğinde sinirliydim.

" Nasıl olur da insanların kalbini acımasızca kırıp sonra da.. Ahh hepiniz aynısınız!"

"Tamam da öylesine dalga geçtim ne var bunda bu kadar atarlancak"

"Bir de soruyor musun? Dalgaymış. Ya sen ne kadar umursamaz birisin. Nasıl olurda sizler için insanların duyguları bu kadar değersiz olabilir?!"

Zil çalınca hiddetle oturduğum yerden kalktım. Can'da arkamdan okula doğru gelirken arkamı dönüp işaret parmağımı havaya kaldırıp "Bana bak! Eğer bir daha o kızın duyguları ile oynayacak birşey söylersen..."

"Ne yaparsın tatlı kız"

"Hala daha tatlı kız diyor! Çıldıracağım!"

Dişlerimi gıcırdatarak hızla sınıfıma çıktım.

Aradan bir kaç ders geçtikten sonra nihayet 7. ders gelmişti.

Hepimiz konferans salonunda toplandık. Emre'ye baksam da onu bulamadım.

Hocalar geldi bir sürü şey zırvaladılar falan filan. İlk başta bir kız daha sonra bir erkek çekiliyordu. İsimler geldi geçti. Bir anda "Nehir Esin" ismi kulaklarımda yankılanınca sahneye çıktım. Sahneye çıktığımda Emre'nin en arkada oturduğunu fark ettim.

Diğer isimi de çektiler. Heyecanlanmamız için yavaş yavaş açıyorlardı. Kalbim dışarı çıkacak gibiydi. Ya Emre ile-- "Emre Yılmaz" demesin mi? Bu kadar olurdu herhalde...

ZÜPPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin