Efe'nin söylediği şarkıyı dinleyerek uyuyakalmışken büyük bir gürültüyle uyandım. Otele gelmiştik ve herkes birbirleriyle şakalaşarak servisi boşaltıyordu. Kendime geldiğimde servisin bomboş olduğunu fark ettim. Önüme gelen saçlarımı geriye atıp esnedim.
"Herkes ne ara gitti?" Kulaklıkları kulaklarımdan çıkartıp sırt çantamın öndeki bölmesine yerleştirdim. Kafamı geriye atıp, "Amma da güzel sesi varmış. Gıcık falan ama," dedim suratımdaki belli belirsiz gülümseme ile. O esnada arkadan birisini alnıma vurunca korkuyla ayağa kalkıp arkamı döndüm.
"Suratım gibi sesimi de güzel buldun demek," dedi Efe sırıtarak. Çantasını sırtına takıp ayağa kalktı. Yandan yandan bakıp sırıtarak servisten çıktı. Derin bir nefes alıp gözlerimi sıkıca kapatarak, "Şuna bak! Deminden beri orada ve ses çıkarmadı mı?" dedim sinirle.
Arkasından koşuşturarak Efe'ye yetiştim. Yanında yürüdüğümü görünce kafasını bana çevirmeden, "Ne oldu? Biraz daha mı öveceksin beni?" deyince gözlerimi devirip, "Hemen de havaya girdin. Hem sen ne ara bu şarkıyı telefonuma attın?" diye sordum. Sol elini cebine sokup durdu. Boyunu boyuma eşitleyip, "O da benim sırrım," dedi.
"Dün pek bir insandın. Ne oldu, güncelleme zamanın falan mı geldi senin? Eski formatına dönmüşsün."
"Dün gece attım telefonuna, sen kestane alırken." Bir adım yaklaştı.
"Evet, şarkıyı da senin için yazdım." Bir adım daha yaklaşınca ben de bir adım geri gittim tedirgin olarak.
"Resimleri de senin için çizmiştim." Büyük bir adım atıp aramızdaki mesafeyi eritti. Niye dibime dibime giriyordu durduk yere? Kalbim niye bu kadar hızlı atıyordu? Şaşkınlıkla gözlerine bakıp ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken önüme gelen saçımı kulağımın arkasına attı eliyle.
"Çünkü.." derken Efe, Şebnem'in sesini duydum.
"Sena! Hadi, daha odaya yerleşeceğiz!" diye bağırınca Efe gözlerini kapatıp gülerek bir adım geri çekildi. Boğazımı temizleyip son kez ters ters bakıp hızlı adımlarla Şebnem'in yanına doğru ilerledim. Neydi bu şimdi? Ne yapmaya çalışıyor bu çocuk?
***
Şebnem ile odaya iyice yerleşmiştik. Kendimi rahat yatağa bırakıp, "Oh be! Sonunda okul dışında adam akıllı bir yere geldik," dedim. Şebnem de kendi yatağına kendini bırakıp, "Çok iyi oldu bu gezi," dedi ve yatakta doğruldu. Omzumu dürtüp, "Baksana," dedi. Üşenerek yatakta doğrulup Şebnem'e döndüm.
"İlk bir saat serbest zaman. Ne yapsak?"
"Bilmem. Ben aslında hareket etmeye üşeniyorum. Serviste her yerim tutulmuş, uyumak istiyorum."
"Of, Sena ya! Tüm geziyi uyuyarak mı geçireceksin?" deyince gülerek, "Kulağa hiç fena gelmiyor," dedim. Gözlerini devirip, "İyi, sen kal burada. Ben bizimkilerin yanına gidiyorum," deyince aklıma Ozi'nin hazırlayacağı sürpriz geldi. Muhtemelen şu an onlar hazırlıklara başlamışlardı. Bana da Şebnem'i oyalama görevini vermişlerdi. Birden bağırarak, "Şebnem dur!" dedim.
"Ne oluyor Sena? Niye bağırıyorsun?"
"Hadi etrafı dolaşalım, boşver şimdi bizimkileri. Her gün görüyoruz zaten, şu dışarıdaki manzarayı bir daha bir daha nerede göreceğiz?"
"Hani uyuyacaktın sen?" deyince, "Bir anda kaçıverdi," dedim. Beni şüpheli şüpheli süzdükten sonra, "Peki o halde. Hadi şuranın tadını çıkaralım!" dedi. Ellerimi yumruk yapıp Şebnem'in yumruğu ile tokuşturarak, "Hadi bakalım!" dedim. Gülerek kol kola odadan çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecekten Gelen Defter || ∞
FantasiaBen; toplu çekilen fotoğraflarda daima çirkin çıkan, herkesin paylaşmak için ikna etmeye çalıştığı sıradan bir çirkin ördek yavrusuydum. Hayatımın dört bir yanı birbirinden komik insanlarla sarılmışken, aşka dair bildiğim birçok şeyin doğrusundan bi...