GGD #20 - Keşke Yıldız Olsam

65 9 19
                                    

                Okul ile birlikte otelin yakınındaki bir çarşıyı gezdikten sonra herkes otel odalarına dağıldı. Şebnem ve Ozan'ın barışmasından sonra bu çarşı gezisi şu ana kadarki en iyi gezim olmasını sağlamıştı. Şebnem ile beraber erkeklerin odasına gittik, bir şeyler yiyip sohbet etmek için. Batu, Ozan ve Efe üçlü odalardan birisinde oda arkadaşı olmuşlardı. Biz, Şebnem ile iki kişilik odadaydık. Yerdeki halının etrafında daire şeklinde oturduk ve kaselere koyduğumuz abur cuburları yemeye başladık. Bir yandan da sohbet ediyorduk.

"Şunlara bak ya! Birazdan birbirlerinin ağızlarının içlerine düşecekler," dedim Batu'yu dürterek. Şebnem dil çıkartıp, "Özlemişim ne yapayım? Kıskanma canım," dedi. Ozan, Şebnem'in yanaklarını sıkarak, "Senin dilin ne güzel şeyler söylüyor öyle," deyince çiftleşme ayındaki kertenkeleler gibi garip garip cilveleşmeler yaptılar hepimiz gözü önünde.

"Acaba barışmanıza yardım etmese miydim?" diye sorunca Ozan, "Vaay! Niyeymiş o?" dedi tepkili bir şekilde.

"Ya, şimdi siz yine okulda hep baş başa kalmak isteyeceksiniz. Birlikte gezeceksiniz. Batu desen zaten Yasemin'in dibinden ayrılmıyor. Yalnız kaldım yine. Eskiden Batu vardı, şimdi o da yok." Batu kolunu omzuma atıp, "Kıskandın mı sen? Oy oy. Yalnız mı kaldın sen?" deyip dalga geçince kolunu çektim omzumdan.

"Hadi senin durumunu biliyoruz. Giray meseleleri falan. Sende bir şey yok mu Efe? Artık sende bizim gruptan sayılırsın yani. Varsa bilelim." Efe şaşkınlıkla etrafa bakıp boğazını temizledi.

"Aslında... Öpmek istediğim bir kız var." Efe'nin söylediği sözle herkes oo nidalarıyla Efe'ye sırıttılar. Efe de utanarak başını öne eğdi.

"Sena, iyi misin? İstersen bir otelin revirine gidelim. Kıpkırmızı oldun," dedi Batu.

"Ne alaka ya? İçerisi çok sıcak oldu, o yüzdendir. Kapı, pencere bir şey açın!" Efe gülerek, "Dışarıda kar yağıyor, Sena. Sıcaklaman sence de biraz garip değil mi?" deyince gözlerimi kaçırdım.

"Aa pardon Efe bey! Sıcaklamak için sizden uygunluk raporu almam gerekiyordu," deyince Ozan araya girip, "Sakin ol başkan ya. Niye birden atarlandın sen?" dedi. Derin bir nefes alıp, "Atarlanmadım. Niye atarlanayım?" derken Şebnem lafımı kesip, "Ya o değil de, sen söylemeyecek misin o öpmek istediğin kızın kim olduğunu?" diye sordu merakla.

"Zamanı geldiğinde ilk ona söylemek istiyorum. Kusura bakmayın."

"Bizim okuldan mı?" diye sorunca Efe gözlerini gözlerime dikip kafasını salladı. "Evet."

"Olaya geel! Kim oğlum söylesene?" diye sordu Batu. Efe gözlerini kaçırıp, "İlk ona söyleyeceğim. Zorlamayın," dedi kararlı bir şekilde.

"Dolapta içecek bir şeyler var mı sizin? Bizimki bomboş," dedi Şebnem. Haklıydı. Batu ayağa kalkıp, "Bilmem, bakayım," dedi ve minik buzdolabını açtı. Kola şişesinde koyu kırmızı renginde bir içeceği çıkartıp, "Meyve suyu var, olur mu?" deyince kafamızı salladık ve getirdi. Bardaklara koyup hepimiz yudumladık. Tadı biraz değişikti ama lezzetli gibiydi.

"Ne suyu bu? Bir değişik," dedim. Ozan yudumlayıp, "Üzüm suyu herhalde. Ama buz gibiymiş, çok iyi geldi," dedi. Galiba otelin özel tarifi falandı. İnsanın içtikçe içesi geliyordu. Koca şişeyi hepimiz içerek bitirdik. Gecenin sonlarına doğru hepimiz saçma sapan hareketler yapmaya başlamıştık.

"Aşkım, sen de Sena'yı çift görüyor musun?" diye sordu Ozan. Şebnem kahkaha atıp, "Çift mi? Ben dört tane Sena görüyorum!" dedi. Yerden destek alıp ayağa kalktım. Yalpalayarak yürürken Efe kolumdan tuttu.

"Sürekli hayatımı kurtarıyorsun." Güldü.

"Hatırlarsan hayatımı asıl kurtaran sendin," deyince, "Doğru! Bana minnettarsın, değil mi? Nasıl teşekkür edeceğini bilmiyorsun. Harika bir insanım senin gözünde," dedim ve kahkaha attım. Efe, hepimizin saçma sapan hareketler yapışını hayretle izledi ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Sena, kötü bir haberim var. Galiba o içtiğiniz meyve suyu değildi."

***

Otelin en üst katına çıkıp bacaklarımızı korkulukların arasından aşağı sallandırdık. Ellerimi iki yana açarken bir elimin Efe'ye çarpmasını umursamadım, "Yıldızlar çok güzel değil mi?" diye sordum. Efe gözlerini benden ayırmadan, "Çok güzel. Çok güzelsin," deyince suratımı ekşitip, "Ne?" diye sordum.

"Yıldızlara dedim, çok güzeller!"

"Haa! Evet, keşke bir yıldız olsaydım. Sen de bir yıldız olmak ister miydin?"

"Bilmem. Bunu daha önce düşünmemiştim."

"Ah, doğru senin tek bir isteğin vardı. Ama o da imkansızdı değil mi?" deyince gülümsedi ve kafasını salladı. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Kendi kendime, Efe'nin telefonuma attığı ve bizzat kendisinin söylediği şarkıyı mırıldandım.

"Giray'ın bana oyun oynadığını öğrendiğim gün... Akşam babamla uzun uzun konuştuk ve bana ilk aşkın, hayatımdaki ilk kişiyle olmak zorunda olmadığını söyledi. Ve kalbimin bana söylediklerini doğru anlamam gerekiyormuş. Ben de iyice dinledim kalbimi."

"Ne söylüyor kalbin, peki?"

"Giray'a aşık olmadığımı. Giray, defalarca kalbimin üstünde tepindi ne hissettiğimi umursamadan. Ve ben de anladım ki, Giray bana göre biri değil."

"Emin misin? Sonuçta yıllardır onu seviyorsun."

"Doğru. Yıllardır onu seviyorum. Ama benim ne hissettiğimi umursamayan birisi, neden kalbimde yer alsın ki?" Derin bir nefes alıp kafasını yıldızlara doğru kaldırdı. Merakla söyleyeceği şeyi bekliyordum. Omuzlarını kaldırıp aşağı indirerek, "Ani kararlar alıyorsun. Ertesi gün Giray ile karşılaştığında tekrardan aynı şeyleri hissedeceksin," dedi.

"Eskiden, onu görmesem bile kalbimde onu hissederdim. Beni sevmediğini bilmeme rağmen, orada olduğunu hissederdim. Ama şimdi kalbimde ona ait olan tek şey, koca bir hayal kırıklığı."

"Sevindim artık üzülmeyecek olmana."

"Şu öpmek istediğin kız... İmkansız olan dileğin... Aynı şeyler mi?" Güldü ve saçımı dağıtıp, "Sarhoş da olsan kafan zehir gibi. Konu dedikodu olunca nasıl da çalışıyor kafan," dedi. Ellerimle saçlarımı düzelttim.

"Hayır, niye söylemiyorsun? Niye yani? Gidip kıza, Efe seni öpmek istiyormuş demem." Güldü ve, "O kadar komik bir durum ki..." dedi. Neden söylemediğini bir türlü anlayamıyordum. Bacaklarımı kendime doğru çekip korkuluklardan kurtulup. Yükseltiden aşağı zıpladım ve telefonumu elime alıp mikrofon gibi kullandım.

"Eğer, öpmek istediğin kızın kim olduğunu söylemezsen şarkı söylerim!" Hiçbir şey söylemeyince omuzları silkip, "İyi. Sen bilirsin," dedim ve boğazımı temizledim. Avazım çıktığı kadar bağırarak, "Ölsem, ölsem! Ölsem hemen şimdiii!" dedim ve Efe'ye doğru yaklaşıp elimde gitar çalıyormuş gibi davrandım.

"Kaçsam, gitsem, kaçsam tam da şimdi!" Efe ayaklarını çekip karşıma geldi. Eliyle ağzımı kapatıp, "Tamam, tamam. Herkesi buraya toplayacaksın bağırma!" dedi gülerek. Elini ağzımdan çekip, "İçiyorum her nefeste! Ne halim varsa gördüüüm!" derken koluyla bileğimi kavradı ve aniden kendine doğru çekti. Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu. Burunlarımız birbirine değiyor ve Efe yine bana o garip bakışından atıyordu.

"Çok mu öğrenmek istiyorsun?" deyince yutkundum. Kafamı sallayıp, "Evet, merak edi.." derken bir anda dudağını dudağıma bastırdı. Kalbime ne oluyordu böyle?! Efe, beni öpmüştü!

"O kız sensin." Ne?!

Gelecekten Gelen Defter || ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin