Efe, babamdan aldığı onay ile kolumdan tutup beni evden çıkarttı. Bizim mahallede yürümeye başladık. Ellerimi ceketlerimin ceplerine sokup, "Ne geceydi ama... Sayende Seyfettin ile çıkmadan bitirebildim geceyi," dedim. Güldü.
"Sevimsiz, habeş maymunu!" deyince kahkaha attım.
"Habeş maymunu mu?" dedim ve kahkaha atmaya devam ettim. Efe, kaldırımda ilerlerken bir anda durdu. Kahkaham daha bitmeden yolun karşısındaki Giray'ı fark ettim. Karşıdan gelen kıza koşarak sarıldığında hemen arkamı döndüm. Görmek istemiyordum. Efe, birkaç saniye sonra etrafımda dolanıp karşıma geçti. Boyunu boyuma eşitledi ve yüzümü iki elinin arasına aldı.
"Efe..." dedim sadece. Başımı göğsüne bastırmasıyla hüngür hüngür ağlamaya başladım. O eliyle saçlarımı tararken, kazağı gözyaşlarımla ıslanıyordu. Giray yine kalbimi darmaduman etmeyi başarmıştı...
***
Bir balıkçı dükkanına geldiğimizde Efe bana bir şey söylemeden balık ve içecek söyledi. Gözyaşlarımı silip, "Çok açım," dedim. Üzgün olduğumda, sinirli olduğumda ya da herhangi bir duyguyu aşırı yoğun yaşadığımda çok acıkırdım. Kusana kadar yemek isterdim.
Masaya balıklar geldiğinde garsonu durdurup, "Ben alkollü içecek alabilir miyim?" deyince Efe araya girip, "Yok, teşekkürler. Biz almayalım," dedi.
***
Zorla alkollü içecekleri içmiştim. Efe engel olmaya çalışsa da başaramamıştı. İlk defa içtiğimden dolayı vücudum farklı reaksiyonlar göstermeye başlamıştı. Efe'nin koluna tutunarak rezil bir şekilde lokantadan çıktık. Efe, anlamsızca sağa sola giden bana engel olmaya çalışıyordu.
"İlk defa içtiğini niye söylemiyorsun? İçirmezdim o kadar," dedi. Aniden durdum ve Efe'nin yüzünü iki elimin arasına aldım.
"Amma da tatlı çocuksun sen ha. Seninle böyle konuşuyoruz falan ama enişte kızmasın," dedim sırıtarak. Efe suratını büzüp, "Enişte mi? Yenge diyecektin herhalde..." dedi.
"Aşık mıçın çen?" Efe'nin yanaklarını sıkabildiğim kadar sıktım. Efe, dayanamayarak ellerimi yanaklarından çekip, "Zaten sevimsizdin. Sarhoş olunca ayrı bir salaklaştın," dedi ve koluma girip çekiştirmeye başladı. Ben gitmek istemeyip kaldırımın ortasındaki direğe koala gibi yapıştım.
"Sena, ne yapıyorsun?"
"Bırak! Giray, ile baş başa bırak beni! Ah, Giray... Neden bu kadar taş gibisin? Giray..." Sokağın ortasında avazım çıktığı kadar bağırıp sokak lambasının direğini öptüğümden insanlar bize gülerek bakıyorlardı. Efe kollarımı direkten ayırıp, "Bu böyle olmayacak. Gel bakalım," dedi ve birden beni sırtına aldı. Düşecek gibi olunca reflekse kollarımı boynuna doladım. Gözlerimi açtığımda çoktan yolun karşısına geçirmişti beni. İnmek için saçma hareketler yapsam da beni indirmedi. Efe'nin kafasına bir tane vurup, "Oo! Ne kadar çok ses geliyor!" dedim ve kafasına birkaç tane daha vurdum.
"İçi boş ya ondan herhalde," deyince homurdandığını duydum.
***
Efe, beni kendi evine getirdiğinde babasının da yardımıyla onun odasına geçtik. Odasının ortasındaki siyah ikili koltuğa oturdum. Masanın üstünde bitmemiş cipsleri görünce hemen kucağıma alıp yemeye başladım. Efe, eliyle yüzünü kapatmış bir şekilde benimle nasıl başa çıkacağını düşünüyordu muhtemelen. Ağzımın alabildiği kadar cipsi ağzıma sokup, "Efe! Giray, niye beni sevmiyor?" demeye çalıştım. Fakat kelimeler yerine, ağzımdan cipsler fışkırınca Efe isyan ederek cips poşetlerini kucağımdan aldı.
"Sena ne olur kendine gel. Valla korkuyorum. İyice kafayı yedin," deyince gülmeye başladım. Efe'nin karnına bir tane vurup, "Sen sus habeş maymunu!" dedim. Sonra koltukta cenin pozisyonuna geçip bir anda anırmak suretiyle ağlamaya başladım. Öyle çok bağırıyordum ki...
"Of, Sena! Of!" Efe'yi duymayarak ağlamaya devam ettim. O sırada koltuktan aşağı yuvarlanınca Efe beni kollarımdan tutup ayağa kaldırdı. Ellerimi sanki karşımda Giray varmış gibi bir sağa bir sola savururken Efe'yi dövdüğümden habersizdim. Efe kollarımdan tutarak, "Sena! Bir dur Allah aşkına!" deyince, "Efe sen imkansız olduğunu anladığında kalpte oluşan ağrıyı hissettin mi hiç? Benim canım çok yanıyor," dedim salya sümük ağlarken. Efe, birden beni kucağına alıp koltuğa yatırdı ve başımın altına yastık koydu. Üzerime de bir pike getirip örttü. Tam kalkıp gidecekken kolundan tuttum.
"Şerefsiz!" deyince Efe şaşırarak, "Ne?" dedi.
"Haysiyetsiz! Adi herif!" Efe suratındaki şaşkın ifadeyle, "Ben mi?" dedi. Tam ağzımdan küfür çıkacakken, "Hop, hop!" dedi ve eliyle ağzımı kapattı. Elini ağzımdan çekip, "Pü senin suratına! Arizona kertenkelesi!" deyip tükürünce Efe, "Aa fazla oluyor ama bu kadarı da!" diye isyan etti.
"Şerefsiz falan ama çok güzel gülüyor..."
"Cidden mi? O kadar güzel mi gülüyorum?" deyince Efe, "Giraay! Neden bu kadar şerefsizsin? Neden bu kadar harika bir görünüşe sahipsin?! Nedeen?!" deyince Efe oflayarak gözlerini devirdi.
***
Gözlerimi açtığımda kendimi Efe'nin odasında buldum. Dün gece beraber balıkçıya gittiğimizi hatırlıyordum sadece. Başımdaki ağrıyla birlikte koltuktan kalkıp odadan çıktım. Mutfağa girdiğimde babasının kahvaltı hazırladığını fark ettim.
Babasıyla tanıştık ve kahvaltı hazırlarken Fatih amcaya yardımcı oldum. Tam peynir kasesini masaya koyuyordum ki banyodan Efe üstü çıplak, altına havlu sarmış bir şekilde çıktı. Boynundaki havluyu çekip saçma sapan dans edip şarkı söylemeye başlayınca suratımı ekşiterek ona baktım. Babası da yanıma geldiğinde oğlunun o halini görünce başını iki yana salladı. Efe, dansöz gibi kıvırtırken aklıma babamın kıvırtışı geldi.
"S-sena?!" Beni fark etmesiyle olduğu yerde donakaldı. Babası gülerek, "Git üstünü değiş, kahvaltı hazır," deyince utandığını belli etmemeye çalışarak odasına girdi. Bense gülmemek için dudağımı ısırdım.
***
Hep beraber kahvaltı ettikten sonra Efelerin evinden çıktım. Efe, annemlerin onlarda kaldığımdan haberleri olduğunu ve hiçbir şey demediklerini söyleyince epey şaşırdım. Ama bu Efe Saraçoğlu'ydu... Bir şekilde herkesi ikna edebiliyordu. Eve girdiğimde babamın ve annemin bana bakıp bakıp sırıtışından başka dikkatimi çeken bir şey olmamıştı.
Ablam işe gidince, odaya girdim. Hemen defteri alıp yatağımın içine girdim. Derin bir nefes alıp defteri açtım. Eğer, burada yazan her şey doğruysa bundan sonraki hayatımı bilebilecek miydim? Ne yaşayacağımı? Bu iyi bir şey miydi? Belki evet, belki hayır... Tek soru bu defteri kimin yazdığı ve benim hayatımı önceden nasıl bildiğiydi.
"Nasıl böyle bir şey mümkün olabilir? Bu günlük... Benim hayatımı nereden biliyor?" Cesaretimi toplayıp bugünün tarihinde yazanları okudum.
Efelerden döndüğümde başımdaki ağrı ile biraz uyukladım.
Bütün gün uyuyup telefonla uğraştım.
Akşama doğru Efe bana mesaj atmış, fakat ben içeride annemlerle film izlediğimden duymamıştım.
Efe beni çağırdığında onunla gitseydim her şey daha farklı gelişebilirdi. Hatta o mesajı o kadar geç fark etmeseydim o kazayı önleyebilirdim belki de. Kim bilir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecekten Gelen Defter || ∞
FantasíaBen; toplu çekilen fotoğraflarda daima çirkin çıkan, herkesin paylaşmak için ikna etmeye çalıştığı sıradan bir çirkin ördek yavrusuydum. Hayatımın dört bir yanı birbirinden komik insanlarla sarılmışken, aşka dair bildiğim birçok şeyin doğrusundan bi...