Efe ile uzun uzun konuştuk ve ona her şeyi anlattım. İlk başta delirdiğimi düşünse de görüntüleri izlediğimde gerçeği anladı. Efe ile ayrılıp odalarımıza dağılma kararı aldık ve bundan şimdilik kimseye bahsetmeyecektik. Koridorda ilerlerken telefonuma bir mesaj geldi.
Gönderen; Bilinmeyen Numara
Burnunu her şeye sokmaktan vazgeçmeyeceksin, değil mi? Sonuçlarına katlanacaksın, Sena Aktaş!
Korkarak etrafa bakındım. Ne yani? Her şeyi Feryal mi yapıyordu? Feryal'in yaşıyor olduğu gerçeğine hala inanamazken, bir de neden böyle bir şey yaptığını düşünmeye çalışıyordum. Bahar'ın kutusu ile bir alakası olabilir miydi?
***
Tankut hoca, hepimizi otelin bahçesinde yemek yememiz için toplamıştı. Aşırı gergin hissediyordum. Sürekli telefonumu kontrol ediyor, yeni bir mesajın gelip gelmediğine bakıyordum. Bir yandan da masanın diğer tarafından Efe ile tedirgin bir şekilde bir etrafa bir birbirimize bakıyorduk. Tankut hoca masaya oturmamızı söylediğinde sınıf başkanlarından birisi söz hakkı isteyip, "Hocam, sınıfımızda üç kişi eksik var," dedi. Merakla etrafa bakınırken masaya Işıl ve Rana geldi.
"Hah geldiniz, çocuklar. Neredesiniz siz?"
"Tuvalete gitmiştik hocam, affedersiniz," dedi Işıl. O sırada masada Giray'ın olmadığını fark ettim.
"Hocam hala bir kişi eksik," dedi Girayların sınıf başkanı. Yüksek sesle, "Giray! Giray yok!" diye bağırdım ve etrafa bakındım telaşla. Efe koşarak yanıma gelip, "Buraya gelmeden önce görmüştüm, ben havuzu arıyordum antrenman için. En son oradaydı!" dedi telaşla. Kafamı salladım ve koşarak otele girdim. Tankut hoca arkamızdan bağırsa da umursamadan havuza doğru koştuk.
Havuzun kapısına geldiğimizde kapının kilitli olduğunu fark edip, "Kilitlenmiş!" dedim. Kalbim çok hızlı atıyordu. Eğer Giray'a bir şey olursa kendimi asla affetmezdim. Efe birkaç defa kulpu zorlayınca kulp elinde kaldı. Sinirlenerek kulpu yere fırlattı ve kapıya omzuyla vurmaya başladı. Beni kenara çekip, "Geri çekil," dedi ve sertçe içeri daldı. Kapının kırılmasıyla ben de içeri girdim.
Etraf karanlık olduğundan bir şey göremiyordum. Hemen ışıkları açtım. Efe'ye dönüp, "Neden burada beklesin ki? Gitmiştir," derken Efe havuza yaklaştı. Havuza yaklaşmasıyla, "Burada!" diye bağırması ve atlaması bir oldu. Havuza baktığımda, havuzun dibinde Giray'ın baygın olduğunu gördüm. Havuz iki metreyi geçtiğinden girmeye korkuyordum, çünkü neredeyse hiç yüzemiyordum.
"Zincirlenmiş! Kurtaramıyorum," dedi Efe nefes almak için yukarı çıktığında. Ağlamaya başladım. Efe derin nefes alıp bağırarak, "Sena! Kendine gel ve bir şeyler bul!" diye bağırdı. Göz yaşlarımı silip kafamı salladım ve koşarak havuzun olduğu odadan çıktım. O sırada asansörü tamir eden adamı görünce hiçbir şey söylemeden takım çantasını alıp koşarak tekrardan havuzun olduğu odaya girdim.
"Buldun mu?" deyince takım çantasını havuzun kenarına koyup kafamı salladım. Göz yaşlarımı durduramazken, "İşe yarar bir şeyler var mıdır?" dedim sesim titreye titreye. Ne yaparsa yapsın, Giray'ın ölmesine göz yumamazdım.
Efe havuzdan çıktı ve takım çantasını açıp içindekileri bir bir çıkardı. Adını bilmediğim büyük bir aleti alıp, "Bu iş görür," dedi. Efe'nin kolundan tutup, "Efe... Kurtar onu..." dedim cılız çıkan sesimle. Kafasını salladı ve havuza daldı. Havuzun kenarında oturup dizlerimi karnıma doğru çektim ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim.
Gönderen; Bilinmeyen Numara
Her şeye burnunu sokmaman gerektiğini öğrenirsin umarım, Sena Aktaş!
Sinirle telefonu kapıya doğru fırlattım. Ellerimi saçlarıma geçirip çığlık attım sinirden. Bunu yapan gerçekten Feryal ise, yıllar süren arkadaşlığımızın bir değeri kalmayacaktı ve ona ilk gördüğüm yerde ağzının payını verecektim. Her nerede saklanıyorsa onu bulacağım!
Efe, Giray ile beraber havuzun kenarına yaklaştığında hemen ayağa kalkıp Efe'nin Giray'ı havuzdan çıkartmasına yardım ettim. Giray, öylece hareketsiz durduğunda Efe'ye dönüp, "Yaşıyor mu?" diye sordum. Efe kalp masajı yapmaya başlayıp, "Yaşayacak!" dedi. Giray'ın elini tuttum.
"Lütfen..." Yanaklarımdan süzülen yaşlar Giray'ın ıslak olan kolunu biraz daha ıslatıyordu.
"Lütfen beni bırakma. Ne olur, aç gözlerini," dedim ve ağlayarak eline kapandım. Derin bir nefes alıp elini kalbime götürdüm. Efe, kalp masajına devam ederken bir yandan şaşkınlıkla beni izliyordu.
"Sen gidersen, ben yaşayamam. Ben... Seni seviyorum. Ne olur, ne olursun aç gözlerini!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecekten Gelen Defter || ∞
FantasíaBen; toplu çekilen fotoğraflarda daima çirkin çıkan, herkesin paylaşmak için ikna etmeye çalıştığı sıradan bir çirkin ördek yavrusuydum. Hayatımın dört bir yanı birbirinden komik insanlarla sarılmışken, aşka dair bildiğim birçok şeyin doğrusundan bi...