Bizim apartmanın kapısının önünde durduk. Ellerimi ceplerimden çıkartıp, "Şu imkansız dileğin..." dediğimde lafımı kesip, "Yeter ama Sena. Boşver ya," deyince kafamı iki yana salladım. Efe'ye doğru bir adım atıp aramızdaki mesafeyi kapattım. Kafamı kaldırıp gözlerimi gözlerine çıkarttım.
"Sen ne dersen de, ben o dileği öğreneceğim." Saçımı dağıtıp, "Hava soğuk, gir hadi içeri. Görüşürüz yarın," deyince gülümseyip, "Görüşürüz," deyip apartmandan içeri girdim. Efe bana aşırı tatlı bir şekilde bakıp gülümseyince ben de ona bakıp gülümseyerek elimdeki kutuyla geri geri gitmeye başladım apartman binasının kapısına doğru. O sırada Efe bana bakarken arkamdaki basamağı göremeyerek düşme tehlikesi atlattım. Rezil olmamla ayaklarımdan yukarıya doğru bir utanç hissi sardı bedenimi. Efe otuz iki diş gülerek el salladı ve kendi apartmanlarına girdi. Ben de utancımı koluma takıp kapının şifresini girdim.
***
"Annee! Benim berem nerede?" Salona elimde gezi için hazırladığım çanta ile girdiğimde babamın kafasındaki pembe iki yanından ponponlu beremi fark ettim. Babam bir anda arkasını dönüp göz kırparak, "Hayatım," deyince garip garip bakmaya başladım.
"Kızım, sen miydin? Ben de annen sandım," deyince gülmemek için dudağımı ısırdım. Babam ve garip cilve olayları... Annem salona girdiğinde babamın kafasındakini fark edip, "Erdal? O kafandaki Sena'nın beresi değil mi?" deyince babam bereyi kafasından çıkartıp, "Sen bizim çamaşır dolabına koymuşsun. Ben de akşam için aldın sandım," dedi. Utanarak ben gözlerimi kaçırdım.
"Öhöm! Ben hala buradayım farkındaysanız," deyince annem babamın elindeki bereyi alıp babama öpücük attı. Bereyi bana verip, "Bana bak, bir yerini kırmak yok! Anlaştık mı?" deyince oflayarak kafamı salladım ve odama girdim.
Çekmeceden çıkarttığım günlüğü aldım elime. Günlerdir okumuyordum. Kazadan sonra, kaderi değiştirdiğimi fark edip korkarak vazgeçmiştim okumaktan. O gün, Efe beni birisiyle randevuda zannettiği için bana mesaj atmamıştı. Onun yerine Giray atmıştı. Böylece her şey değişmişti. Tıpkı Efe yerine benim kaza geçirmem gibi.
Defteri ablamın kapıya astığı büyük fulara sarıp çantama koydum. Burada bırakamazdım. O sırada ablamın hala uyuduğunu hatırlayıp arkamı döndüm. Yorganı kafasına kadar çekmişti. Birden horlama sesi gelince korkarak geri çekildim.
"Bismillahirrahmanirrahim!" Göz ucuyla ablamın kurt adama dönüşüp dönüşmediğini kontrol etmeye çalışsam da yorganı kafasına kadar çektiğinden yüzü görünmüyordu. Uyanması için işaret parmağımla korkarak bir defa dürttüm. Horlama sesi şiddetlenince geri çekilip, "Tövbe tövbe. Ablam hiç horlamazdı. Dün çok yoruldu herhalde iş yerinde," dedim kendi kendime konuşarak.
"Ablaa! İşe geç kalacaksın kalk hadi," deyip biraz daha şiddetli dürttüm. Yerinde kıpırdadı ama uyanmadı. Yatağın kenarına oturdum gülerek ve iki yandan yorganın üstünden gıdıklayarak, "Ablacığım! Uykucuu!" dedim. Eğer uyandırmazsam, uyanamadığı için bana kızacaktı.
"Pişt! Kalksana," dedim ve yorganı çektiğimde karşımda Zübeyir'i esnerken görünce korkuyla çığlık attım.
"Aaaaa!" Benim çığlığıma Zübeyir de karşılık verip, "Aaaaa!" diye bağırmaya başladı. Birbirimize bakıp korkuyla çığlık atıyorduk. Odaya ablam, annem ve babam girdi telaşla.
"Sena?! Ne oldu kızım?!" Annem koşarak yanımıza geldiğinde çığlık atmayı kestim ve annemin arkasına geçtim.
"Ya bu niye burada yatıyor?!" diye ağlamaklı bir şekilde sordum. Ablam gülerek, "Sabah geldi erkenden, kahvaltı için. Uykusu olduğunu görünce benim yatağımda yat dedim. Ne var bunda, Sena?" dedi gayet sakin bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecekten Gelen Defter || ∞
FantasiBen; toplu çekilen fotoğraflarda daima çirkin çıkan, herkesin paylaşmak için ikna etmeye çalıştığı sıradan bir çirkin ördek yavrusuydum. Hayatımın dört bir yanı birbirinden komik insanlarla sarılmışken, aşka dair bildiğim birçok şeyin doğrusundan bi...