8| benim adıma üzülme

9K 916 687
                                    

Yorum yaparsanız çook sevinirim🌸

Dean Lewis - Lose My Mind (Acoustic)

Ellerim titriyordu. Sikeyim, neden kabul etmiştim ki?

Demin Woosung hyunga gülümseyip onayladığım her karar için kendimden nefret ediyordum. Ve tabii 3Kim'den de öyle. Her şey onların başının altından çıkmıştı. Buna rağmen yüzlerindeki saçma gururlu baba ifadesiyle yüzüme bakarlarken, benim aksime oldukça rahat görünüyorlardı.

"Ne çalalım? Ne söylemek istersin?"

Gözlerimi kırpıştırıp gülümseyerek yüzümü izleyen Dojoon hyunga baktım. Jae ve Hajoon hyung gitarlarını akort etmekle uğraşıyorlardı. Sıkıntıyla iç çekip cebimden telefonumu çıkardım. Kaçışım yoktu, öyle ya da böyle, bir şekilde şarkı söyleyecektim. Hala yüzüme bakarken, "bir dakika" deyip müzik listeme girdim. Sahiden ne söyleyecektim? Kafa karışıklığıyla birkaç kez ekranı kaydırıp sonra duraksadım. Bulmuştum.

Telefonumu Dojoon hyunga uzattım. "Lose My Mind, biliyor musun hyung?"

Telefonu elimden aldıktan sonra hafifçe gülümseyip kafa salladı. "Aşık mı oldun?" Kaşlarım şaşkınlıkla havalandığında omuz silkti. "Yalnızca şarkının sözlerinden çıkarım yaptım. Belki de Dean Lewis'in sesini sevdiğin için dinliyorsundur."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı iki yana salladım. Gözlerim o kalabalığın arasında önce arkadaşlarıma takılmış, hemen ardından masamızın çaprazına yerleşmiş aşık olduğum adam ve arkadaşlarını bulmuştu. Tam o anda Yoongi'yle göz göze geldik. Nefesim dudaklarımdan titrek bir şekilde havaya karıştığında "evet," diye mırıldandım. Hemen ardından gözlerim sarı saçlarıyla buluştu. "Aşık oldum. Hem de bir günışığına. Acı olansa XP hastalığım olmamasına rağmen, onun bana yasak olması."

Omzumu patpatlayan elle kendime gelip, gözlerimi bana Van Gogh sarısı kadar muhteşem gelen saçlarından ayırdım. "O halde bu şarkının akustik halini söyle bu gece. Madem senin için bu kadar özel, bir tek klavye ile eşlik edeyim sana. Ondan sonrakilere de bakarız. Müzik listene baktım, hemen hemen aynı zaten dinlediklerimiz. Zorlanmayız seçerken."

Hafifçe başımı sallayıp derin bir nefes verdim. Konservatuvar seçmelerine girsem eminim ki bu kadar heyecanlanmazdım. Bu konuda bile beni darmadağın ediyordu.

Dojoon hyung diğerlerine ilk şarkının benim için önemli olduğunu, girişi bir tek klavye ile yapacağımızı söylediğinde anlayışla karşılamışlardı. Woosung hyung dahil dördünün de uzun zamandır tanıştıklarını ve artık neredeyse bir aile olduklarını biliyordum. Aynı bizim gibilerdi. O an arkadaşlarıma duyduğum sinirin çoktan dağıldığını biliyordum fakat bedenimde hüküm süren heyecanı, arkasına saklayacağım başka bir hissin varlığı az da olsa sakinleşmemi sağladığından, hala sinirliymişim gibi davranıyordum.

Yaklaşık beş dakikayı Dojoon hyungun notaları çıkarmasını bekleyerek harcadıktan sonra, gülümseyerek baş parmağını kaldırmıştı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdiğimde omzumu biri sıktı. "Bu kadar gerilme Kook," dedi kıkırdayarak Hajoon hyung. "Sesin çok güzel, eminim şarkıyı bitirdiğinde birkaç kişinin kalbini çalmış olacaksın."

Gözlerimi tekrar Yoongi'ye çevirdim. Arkadaşlarıyla koyu bir sohbetin ortasındayken ara sıra birasını içiyordu. Ceketi hala üzerindeydi ve nefes kesici görünüyordu. Her hareketi, her mimiği ve genel olarak her şeyi, beni ona hayran bırakıyordu. Ondan asla kurtulamayacaktım.

"Bana bir kişi yeter," diye mırıldandım. Keşke sahiden bir şarkıya baksaydı kalbini çalışım.

Hajoon hyunga döndüğümde gülümseyerek beni izlediğini gördüm. "Umarım istediğin kişinin kalbini çalarsın o halde, iyi şanslar."

Bite the Bullet | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin