12| gece 3:00

9.2K 871 783
                                    

Finding Hope - 3:00 AM

Uyuşmuş hissediyordum.

Ayak parmağımdan saç telime kadar uyuşmuştum. Saçlarımı belirgin bir şefkatle okşayıp birçok kez özür dilemesinin ardından sabaha kadar uyuyamamış, güneş doğana kadar yaptığı hareketin sebebini düşünmüştüm. Min Yoongi çok karışık biriydi, bu yüzden herhangi mantık çerçevesine uyan bir sebep bulamamış olsam da, sonuçları ortadaydı. Bitmiştim.

Ona, bana bir şans vermesini söylediğimde öylece çekip gidiyor, fakat hemen ardından sevmediğini söylediği saçlarımı okşuyor, özür diliyordu. Tam olarak ne içindi bu özür? Onun da beni sevmesini istediğim yanım bu hareketini romantik bir şeylere bağlasa da, kalbim buna inanmıyordu. Eh, haksız da sayılmazdı. Buz gibi bakışları ilk olarak oraya düştüğünden, kalbim ikna olana kadar herhangi bir şeye umut bağlamayacaktım.

Diğer bir yandan, Yoongi'nin evinden dönmemin üzerinden üç gün geçmişti ve bu üç günde arkadaşlarımla herhangi bir konuşma, görüşme ya da mesajlaşma gerçekleştirmemiştim. Onlara kızgın ya da kırgın değildim ama yalnız kalıp olaylara kafa yormaya vaktim kalsın diye öyleymişim gibi davranıyordum. İşime de geliyordu aslında. Benimle konuşmak ve görüşmek için çabalayışlarını izlemek eğlenceliydi. Fakat onları o kadar özlemiştim ki, daha fazla uzatmayacaktım.

Telefonu elime alıp dördümüzün olduğu Deri Ceketliler ve Mugglelar Giremez adlı gruba girdim ve "hey" yazdım. Mesajın tiki çabucak maviye döndüğünde ise kıkırdadım. Şu an beraber Felix'in evinde oturup, gönlümü almak için bir şeyler planladıklarına emindim.

"Bize gelin," yazdım onların bir şey yazmasına müsaade etmeden. "Konuşmamız gerek."

Üçü de ard arda "tamam" yazdığında telefonu kilitleyip yatağa atmış, hemen ardından da aşağı inmiştim. Babamla annem kısıtlı zamanlarının keyfini çıkarıyor, film izliyorlardı.

"Çocuklar gelecek ama siz devam edin. Odama geçeriz biz."

Babam filmi durdurup "bize katılmaz mısınız?" diye sordu.

Şirin bir şekilde gülümsemeye çalışıp omuz silktim. "Dertleşme gecesi."

"Neyi dertleşeceksiniz bakalım?" dedi annem. "İçimden bir ses aşık olduğunu söylüyor."

Kaşlarım çatıldı. "İçindeki sesin adı F, J veya T ile başlıyor olabilir mi?"

"Hım," dedi annem işaret parmağını çenesine hafifçe vururken. "Üçü de olabilir."

Gözlerimi devirdim. Annemle ne zaman konuşmuşlardı da birine aşık olduğumu söylemişlerdi düşünmek istemiyordum. Bu üçü yüzünden ailemden gizli hiçbir şeyim olmuyordu. Bir araya geldiklerinde konuştukları tek şey ben ve benim hayatım olduğundan aslında çok da yadırgamadım.

"Kime aşık olduğumu da söylediler mi bari?"

"Aşık olduğunu kabul ediyorsun o halde?" diye sordu babam.

Yutkundum. Kısa bir duraksamanın ardından dudaklarımı birbirine bastırıp hafifçe kafa salladım.

"Aman Tanrım! Kim o? Ne kadar şanslı olduğunun farkındadır umarım?"

Annem ayağa kalkıp sanki üzerinde toz varmış gibi omuzlarımı silkerken, ne cevap vereceğimi düşünüyordum. Yüzüme merakla bakıyorlardı ve nedense benden olumlu bir şeyler duymak istediklerini hissediyordum. Yine de içimden bir ses annemin hızlı kilo kaybım ve iştahsızlığımın ya da sürekli bir yerlere dalan gözlerimin kaynağının çoktan bu olduğunu anladığını söylüyordu. Bu yüzden yalan söylememeyi seçtim.

Bite the Bullet | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin