Merhaba 🌸
Yaklaşık dört gün önce bölüm yazmaya başladım. Baktım otuzuncu bölümdeyiz ama hâlâ -Yoongi için- belli bir neden anlatmamışım. Ben de dedim ki, neden olmasın? Sonunda çok çok önemli bir bölümle karşınızdayım.
Her zamanki gibi yorum yapmanızı istiyorum çünkü siz bilmeseniz bile bir şekilde fikrimi değiştiriyorsunuz. Umarım dikkate alırsınız.
Bir de bölüm şarkısını lütfen dinleyin.
ASTN umarım hakettiğin değeri göreceksin hayatımın anlamı ♥️
İyi okumalar 🌝
ASTN - Tidal Wave
Her şey, garip bir şekilde yolundaydı.
Garip diyorum, çünkü Yoongi'ye aşık olduğum andan itibaren işler bu kadar uzun süre hiçbir zaman yolunda gitmemişti. Yolumun inişli çıkışlı, yorucu, tümsek dolu ve çamurlu olmasına o kadar alışmıştım ki, şimdi kuru bir zeminde yalın ayak gezsem dahi ayağıma bir zarar gelmeyeceğini bilmek çok ama çok garip geliyordu.
Yoongi değişmiş ama aynı zamanda değişmemişti. Davranışları ve tutumu bana artık tamamen farklı olsa da, diğer herkese karşı hâlâ aynıydı. Gözleri benim gözlerimi bulduğu zaman yüzüne oturan yumuşak ifade, bakışları başka birini -özellikle Jongin'i- bulduğu zaman tekrar eski huysuzluğuna geri dönüyordu.
Ah, bir de... günlerdir evine gitmeyi reddedip benimle, benim odamda, benim göğsümde uyuyor; beslenmeme dikkat edip arkadaşları ve benim arkadaşlarım geldiğinde çok bir şey yapmadan beni izliyor ve ne yazık ki, çok konuşmuyordu.
Huzurla yattığımız uykularda kabus gördüğünün farkındaydım çünkü elleri daha sıkı tutunuyordu bedenime. Sayıklıyor, soğuk soğuk terliyor fakat onu şefkatle uyandırdığımda hiçbir şey hatırlamıyormuş gibi davranarak göğsüme daha çok sığınıyordu.
Onunla ilgili oldukça büyük problemler olduğunu, bazı şeyleri aşmakta zorlandığını ve tüm bunları kendine saklamakta ısrarcı olduğunu biliyordum. O da, içten içe uğraştı şeylerin farkında olduğumu biliyor fakat beni aydınlatmak adına hiçbir şey söylemiyordu. Merak ediyordum ve dikkatle onu gözlemliyordum ama üzerine gitmeye asla niyetim yoktu. Acısını ve savaşını gözümün önünde yaşayıp kendini hırpalamadığı sürece merak ettiğim şeyleri bir süreliğine daha yatağımın altındaki valizin içinde saklayabilirdim. Acelem yoktu.
Fakat sonra, Yoongi evine kıyafet almaya gittiği bir an telefonumda kayıtlı olmayan sabit bir numaradan çağrı almıştım. Bir kadın Bay Min'in beni görmek istediğini, saat dört buçukta Min Madencilik'e gelmemi ve bunlardan kesinlikle ama kesinlikle Genç Bay Min'in haberinin olmamasını rica etmişti ve Tanrım... bu öyle klasik zengin işiydi ki, ister istemez gerilmiştim.
Birincisi; Yoongi'nin babası beni neden görmek istiyordu? Eğer oğlundan uzak durmamı isteyip para teklif ederse ne yapacaktım? Yoongi'nin bendeki değerini ölçtüğümüzde adamı donuna kadar soymam olasıydı. İkincisi; saat şimdi üçü yirmi iki geçiyordu ve Yoongi'nin şehir merkezinde oturmadığını varsayarsak buraya tekrar dönmesi beşi bulurdu. Bu yüzden, tüm bu gerginliğin yanında bir de ona yalan söylemek zorunda kalmayacağım için rahatlamıştım. Son olarak üçüncü ve en önemlisi ise; neden görüştüğümüzden Yoongi'nin haberi olsun istemiyordu?
Klişe dolu bir romantik dramada değildik. Dolayısıyla babasının Yoongi'nin hayatından çıkmamı -ki henüz tam olarak dahil bile değildim- isteyeceğini sanmıyordum ve nedense bu beni daha çok geriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bite the Bullet | yoonkook
FanfictionJungkook yalnızca olmaması gereken birine aşık olmuş, bu sayede fazlaca büyüyüp değişmişti. Belki de Osho'nun dediği doğruydu; Sen dünyasın; o yüzden sen değişirsen, dünya değişir.