Taeyang - Wake Me Up
Gözlerini kapat. İçinden ona kadar say.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı-
Gözlerim açıldı. Odaklanamıyordum. Derin bir nefes vererek yeniden başladım.
Bir, iki, üç, dört-
Diğerinden de kısa sürmüştü. Ne yapacaktım? Kafayı yememek için zor duruyordum, ne yapacaktım?
"Jungkook kendine gelir misin kardeşim? Korkmaya başladık çünkü biz."
Olay basitti. Okuldan eve gelmiştik. Jongin ve Felix yemekten asla sıkılmayacağım, bildikleri tek yemeği ortaklaşa yapmıştı ve hemen sonra doymuş karınlarımızla televizyonun karşısına geçmiş hangi filmi izleyeceğimizi tartışıyorduk. Felix bin yüz on beşinci kez Potter'da ısrarcıyken Taehyung şiddetle onu reddediyor, asıl The Walking Dead izlememiz gerektiğini söylüyordu. Odadaki herkes onun dünyanın sonunu zombilerin getireceğine inandığını biliyordu ve o diziyi izlemek istemesinin nedeni de açıktı. Dünyanın sonu geldiğinde hayatta kalmak. Ben ve Jongin ise ortaklaşa bir kararla Constantine'de karar kılmıştık. Her şey olması gerektiği gibiydi yani. Cuma gecesiydi, ıvır zıvırlarımız hazırdı, hafta sonunun verdiği rahatlıkla koltuklara yayılmıştık fakat film seçememek yüzünden birbirimizi yiyorduk. Değişen tek bir şey bile yoktu. Fakat o anda, telefonumdan mesaj sesi yükselmişti.
Çok takılmadan telefonumu elime aldığımda ise şoka girmiş, gördüğüm şeyden emin olmak adına yanımdaki Jongin'e mesajın kimden geldiğine bir de onun bakmasını söylemiştim. Gördüğü isimle o da şok olurken açmam için diretmişti. O şokla diğer ikisinin ne yaptığını bilmiyordum fakat seslerini işitmediğime göre olayı anlamışlardı.
Min Yoongi'den mesaj almıştım. Mesajda "resim dersi için almam gereken malzemeler var, seni Sketch'in önünde bekliyorum" yazıyordu.
İlk tepkim ağız dolusu küfür etmek olsa da iki dakika içinde kafayı yemeye başlamıştım. Sakin olmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Beni beklediğini söylemişti ve sikeyim, saat neredeyse on olmak üzereydi. Bu saatte beni niye bekliyordu?
"Delireceğim bir şey yapın."
"Ne yazmış?" diye sordu Jongin. Cevap vermeyince de hiddetlenip "konuşsana be adam" diyerek omuzlarımdan sarstı.
"Resim dersi için malzeme alması lazımmış ve beni Sketch'in önünde bekliyormuş. Sikeyim, bu saatte Sketch açık mıdır ki?"
Felix kaşlarını çattı. "Orası kırtasiye bildiğim kadarıyla gece kulübü değil. Adamlar neden açık tutsun bu saatte?"
"Haklı," dedi Taehyung. "Bir boklar karıştırıyor."
"Mesaj atsana, Sketch'in bu saate kapalı olduğunu tam olarak o malzemeleri nereden alacağınızı sor. Benim aklıma bir yer geliyor ama..."
"Aklına gelen Sketch'in hemen arka sokağındaki seks shop mu yoksa?"
Felix'in yersiz fikirlerine hepimiz alışkındık fakat garip olan Jongin'in bunu onaylayıp yumruklarını tokuşturmak için ayağa kalkmasıydı.
"Ben orada bir seks shop olduğunu bile bilmiyordum, siz nereden biliyorsunuz oğlum?" dedi Taehyung.
"Ben de bilmiyordum," diye mırıldandım.
"Cinsel hayatı ölü olan bilmez. Çok da şaşırmadım."
Taehyung'la aynı anda küçük koltuk yastıklarını Felix'in kafasına fırlattığımızda telefonum çalmaya başladı. Taehyung "gören de her akşam tavşanlar gibi çiftleşiyorsun sanır," dediğinde çoktan telefonumu elime almış, Yoongi'nin ismini görmemle Jongin'in omzuna dokunup kendimi yere atmak adına harekete geçmiştim. Çünkü biliyordum, beni tutardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bite the Bullet | yoonkook
FanficJungkook yalnızca olmaması gereken birine aşık olmuş, bu sayede fazlaca büyüyüp değişmişti. Belki de Osho'nun dediği doğruydu; Sen dünyasın; o yüzden sen değişirsen, dünya değişir.