31| sensin, her zaman sendin

10.7K 612 2.2K
                                    


Eveeeet, geldik 31. bölüme 🎉

İlk yoonkook smutum olması bir yana, bunu btb'de yapabilmek çok hoşuma gitti. Yazarken gergindim ama şu an yazdıklarımdan memnunum, umarım siz de seversiniz.

5000 kelimelik smutumuza hoş geldinizz 🥳 iyi okumalar 🌸

DMEANOR ft. Kwamie Liv - Fool For Loving

Ne yapmam gerektiğini ya da ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Yak beni demiştim, bunun üzerine bir şey söylememe gerek var mıydı ondan da emin değildim aslında. Daha ne söylenebilirdi ki? Ateşinden kaçmak yerine ateşe ortak olmak istiyor oluşum onun için birçok şeyin cevabı olmalıydı.

Gel gelelim, Yoongi dudakları aralanmış şokla yüzüme bakarken cevabı hiç de anlamış gibi durmuyordu.

"Sen- ne?"

Bu haldeyken uzun sayılabilecek bir zaman sonra söylediği ilk şey bu olunca, ağlar gibi bir ses çıkarıp kafamı tekrar duvara yasladım.

"Yoongi..."

"Jungkook," dedi çabucak ve çenemi tutup tekrar yüz yüze gelmemizi sağladı. Karanlık bile olsa yüzündeki ciddiyeti seçebiliyordum. "Ne istediğinin farkında mısın?"

"Fazlasıyla." Hâlâ çıplak tenini okşarken onu kendime çekmiş, burnu ve dudakları arasındaki boşluğu öpmüştüm. "Seni."

Fısıldıyordum fakat öyle heyecanlıydım ki, fısıltımdan bile sesimin titrediği anlaşılıyordu. O ise...

"Kafayı yiyeceğim..."

Çenemi öptüğünde sıkıca beline tutundum. "Neden?"

"Biliyorsun," dedikten hemen sonra dudaklarını çenem boyunca sürterek kulağımın altına gelmişti. "Gözümde nasıl güzel, nasıl olağanüstü olduğunu biliyorsun. Sana baktığımda bile delirecek gibi oluyorum."

Min Yoongi her zaman karmaşık konuşurdu. Ona aşık olduğumdan beri onunla ilgili öğrendiğim ilk şey buydu. Bir nevi alışmış, söylediklerinden çıkarım yapmayı öğrenmiştim fakat şu an dudakları... ölümüm olan o dolgun, sıcak ve yumuşak dudakları boynumu öperken her insan gibi açık bir şekilde konuşsaydı dahi hiçbir şey anlayamayacağımdan emindim. Başım dönüyordu.

Önce minik, ardından daha büyük ve daha ıslak bir öpücük bırakmış, tahminen benimin çevresine geldiğinde ise ufak, delirtici ve kışkırtıcı bir şekilde emip tekrar yüz yüze gelmemizi sağlamıştı.

Ben ona büyülenmiş bir şekilde bakarken o hafifçe yaklaşmış, bu sefer de dudak altı benimi aynı ıslaklık ve yoğunlukla öpmüştü. "Yüzünü özledim Lavinia."

Kalbim gürültüyle onun göğüs kafesine vurduğunda önce kıkırtısını duydum, ardından da alnını yanağıma yasladı.

"A-ama buradayım." Derin nefes almış, belini sıkıca sarmıştım. "Yakınındayım, yüzümü karanlık bile olsa görebiliyorsun."

"Ne olmuş?" Geri çekilip burnunu burnuma sürtmüştü. "Seni özlemek için illa uzağında mı olmam lazım? Aydınlıkta yüzünü görmeyi özledim ben. Ayrıntılarını göremiyorum şu an, hoşuma gitmiyor."

"Yoongi..."

Bir anda bana karşı böylesine açık olması dengemi sarstığından olsa gerek, ona daha sıkı tutunup sırtımı duvardan ayırdım.

"Efendim Lavinia?"

Bana her böyle seslenişinde içimden bir şeyler kopuyordu artık. Bu andan sonra Yoongi'yi bırakma gibi bir durumum kesinlikle söz konusu olamazdı fakat yine de, onun ölmek istiyor oluşunu unutamayacağımı biliyordum. Beline sarılıyordum ve o beni öpüyordu. Varlığını bundan daha fazla hissedebilir miydim bilmiyor ama daha fazla hissetmek istiyordum. İşte bu yüzden yüzüne biraz daha yaklaştım.

Bite the Bullet | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin