Öncelikle, bu bölüm senin xxsevenyy iyi ki doğdun güzelim, seni ve yorumlarını seviyorum. Geç kaldığım için üzgünüm fakat içtenlikle yeni yaşında çok mutlu olmanı diliyorum♥️Sonra ise, 5000 kelimeyi aştı ve olaylar olaylar. Bu yüzden bolca yorum ve oy istiyorum bebeklerim. Bir de bölümün iki şarkısı var fakat medyaya koyduğumu bölümün sonlarına doğru açarsanız her şey harika olacak çünkü okuduğunuz her şey o şarkının içinde saklı. Size güveniyorum, iyi okumalar💗
Kendrick Lamar - All The Stars ft. SZA
Slo - Shut Out Of Paradise
Her şey bugün çok hızlıydı.
Uyandığımdan beri yaklaşık on yedi saat geçmişti fakat öyle çok şey yaşamıştık ki, sanki on yedi gündür buradaydım.
Önce Yoongi ile birbirimize azıcık da olsa kalplerimizi açmıştık, sonra Jonah'ın benim için bir şeyler yapması sonucu Yoongi'nin daha önce görmediğim yönüyle karşılaşmıştım ve bunu atlatamamıştım ki, Sehun'la Jongin'in öpüştüğü gerçeğini sindirmeye çalışıyordum.
İkisinin öpüşmesiyle ilgili kötü hiçbir düşüncem yoktu fakat aralarında öpüşebilecek bir şeyler olmadığını bildiğimizden, şaşkındım. Birbirlerini yemek yerine yumruklasalardı eminim bu kadar şaşırmazdım çünkü zaten hepimizin beklediği oydu. Gün içinde sürekli diğerleriyle birlikteydik, bu yüzden tam olarak nasıl bir diyalog sonunda o duruma geldiklerini de konuşamadığımızdan, hala birkaç soru işaretine sahiptim işte. Ve tabii birbirlerine bakamayıp, köşe bucak kaçtıklarını da atlamayayım.
Şimdi ise saat sekiz buçuğa göz kırptığında, içeride birkaç kişi karaoke makinesini kurmaya uğraşırken biz de mutfakta atıştırmalık hazırlıyorduk.
"Dökül," dedi Felix.
Buraya bize yardım etmeye gelmediğini biliyorduk çünkü Taehyung da, o da mutfak işinde bir şeyler yapma değil yıkma görevini üstleniyordu. Şu an ikisi de burada olduğuna göre konu açıktı, Kim Jongin'in hesap verme vakti.
Jongin omuzlarını düşürüp elindeki bardakları bıraktığında, Yugyeom tedirgin bir şekilde "ben çıkayım, siz konuşun" demişti.
"Gerek yok," dedik aynı anda. Ardından Tae "özel bir şey değil, Jongin'le Sehun'un tam olarak neden öpüştüğünü konuşacağız" demişti.
"Öpüştünüz mü?"
Yugyeom kocaman olmuş gözleriyle Jongin'e bakarken kıkırdadım. "Demek Mingi haberi verdiğinde biz de böyle görünüyorduk."
"Tanrı aşkına," deyip ellerini yüzüne kapattı Jongin. "Mingi mi görmüş bizi?"
"Demek sizi? Hemen de biz olmuşsunuz."
Ellerini yüzünden hızlıca çekip Lix'in omzuna vurdu. "Saçmalama, cümle yapısı gereği öyle kullandım ben. Kastettiğin anlamda 'biz' olduğumuz yok."
"O halde neden öpüştünüz?"
Tae sorduğunda hepimizin kaşları merakla alnımıza yükselmişti. Tamam, ben zaten aralarında bir ilişki başladığını düşünmüyordum fakat bu öpüşme kafamı karıştırmıştı.
"Sadece," deyip omuz silkti. "Bir anda oldu."
Gözleri yerde gezinirken canı sıkkın görünüyordu. Dudakları öne doğru uzanmış, çikolata kahvesi saçları eğildiği için yüzüne dökülmüştü. Çok şirindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bite the Bullet | yoonkook
FanfictionJungkook yalnızca olmaması gereken birine aşık olmuş, bu sayede fazlaca büyüyüp değişmişti. Belki de Osho'nun dediği doğruydu; Sen dünyasın; o yüzden sen değişirsen, dünya değişir.