Bölüm 13. Tarihe Not

5.1K 339 148
                                    


Sizi çok çok özleyen yazarınızdan kocaman sevgiler.

Siz keyifle bölümü okurken bende yorumlarınızı merakla bekliyorum olacağım.

İyi ki varsınız.

...

Biriyle uyumak, aynı yatağı, aynı yastığı paylaşmak, size de korkutucu derecede büyüleyici gelmiyor mu?

Düşünsenize, yanınızda uyuyan insana, sonsuz güven duyuyorsunuz. En savunmasız, en masum halinizle onun yanındasınız. Siz uyurken kalbinize bir bıçak saplasa, ne yapabilirsiniz ki?

Uyurken, onun kollarıyla sizi bütün kötülüklerden koruyacağına inanırsınız mesela. Bütün kâbusların, kulağınızda atan onun kalp atışı sesiyle dağılacağını bilirsiniz. Kokusu en sevdiğiniz çiçek, yemek, ülke, gibi yüzünüz huzurla dolu uyumanıza neden olur. Yani anlayacağınız birinin yanında, kollarında uyumak teslimiyettir. Sonsuz güvendir. O insanın eline bıçağı verip, korkmuyorum, sana güveniyorum demektir.

Anlayacağınız korkutucu derecede büyüleyici bir mevzudur.

O gece onun kollarının arasında öyle huzurlu uyuyorum ki, gözlerimi açtığımda kendimi dinlenmiş, yenilenmiş harika bir insan gibi hissediyorum.

Gece nasıl uyuduysak o halde olduğumuzu görüyorum. Sadece birbirimize daha fazla sarılmış haldeyiz. Ve bu durum yüzümde ister istemez bir gülümseme olmasını sağlıyor. Ne güzel bir sabah bu böyle. Bu gün tarihe notlar yazabileceğim kadar anlamlı benim için. Bazen o notları hatırlayıp, geçen zamanı izleriz ya hani işte bu his ile dolup taşıyorum.

Başımı hafifçe kaldırdığımda Evren'in hala uyuduğunu görüyorum. Bir süre onun her ayrıntısına bayıldığım yüzünü izliyorum. Sonra hiç çaktırmadan başımı ait olduğu yere koyup, gözlerimi kapatıyorum. Biraz daha böyle dursam ne olur yani. Kalkıp işe gitmek, istemiyorum. Akşama kadar bu şekilde durabilirim bence.

Evren hafifçe kıpırdayınca, gözlerimi iyice yumup bekliyorum. Önce eliyle kolumu okşuyor, sonra derince bir nefes alıyor ve saçlarımda dudaklarını hissediyorum. Daha fazla kendimi kasarak duramayacağım sanırım. Öyle mutluyum ki...

Başını hafifçe kaldırıyor, yüzüme gölgesi düşüyor. Beni izliyor hissediyorum. Gözlerimi kırpmamak için çabalıyorum. Canım, güzel, uzun kirpiklerim ne olursunuz hareket etmeyin. Azıcık sakin durun. Heyecanlanmayın derken, parmakları elmacık kemiklerimi buluyor.

"Dünya." Diye fısıldıyor ilk önce. Tepki vermiyorum. Neden mi? O öpücüğü istiyorum çünkü canlarım. Ve söke söke alacağım.

"Dünya." Diyor tekrar. Gülüyor mu o? Bana mı öyle geliyor.

"Dünya uyumadığını biliyorum. Aç gözlerini."

Nereden biliyorsun acaba sen!

"Nereden biliyorsun acaba?" işte beni sinirlendirirse içimden geçeni böyle yüzüne vururum. Suç bende mi? Asla!

"Günaydın." Diyor en sevimli haliyle. Ben ise kollarında kaşlarım çatılı halde bakakalıyorum ona. Her sabah bir tutam gülüşünden ısmarlasana bana be adam.

"Günaydın." Diyorum gevşemiş halde. Ama susmayı beceremediğim için, kendimi rezil etmeye devam ediyorum.

"Ben uyuyordum ama başımda Dünya diye bağırınca uyandım."

Yapma der gibi, kaşlarını kaldırarak gülüyor canına yandığım adam.

"Ne gülüyorsun öyle, acaba?"

SEÇİM SENİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin