Bölüm 22.Ağlamayacağım

3.4K 221 164
                                    


Herkese mutlu umutlu yeni yıllar diliyorum.

Beş günde bir bölüm atan yazarınız için çok çok oy ve yorum istiyorum sizden. :)

Oy sınırı hiç koymadım ama belki de koyarsam daha mı iyi olur bilmiyorum. Çünkü görülme ve oy sayısı beni üzüyor. Hadi 300 oy sınırını deneyelim bari.

Keyifli okumalar. : )

...

Evren sabaha doğru, uykuya dalmıştı. Birbirimize sarılı, yaralarımızı iyileştirmeye çalışır gibi, bir saniye ayrılmamıştık. O uykuya daldıktan sonra, onu izlemiştim. Beyaz yastığın üstünde dağılan, siyah tutamları ellerimle, tek tek sevmiştim. Kirpiklerinin her birine dokunmuş, yüzünün her noktasını öpmüştüm. Uyurken öyle huzurlu, öyle sağlıklı görünüyordu ki. Duyduklarıma inanmak istemiyordum. Yanımda yatan adam, hasta olamazdı. Ona bir şey olmazdı. O çok güçlüydü. Geniş omuzlarını okşadım sonra, üstünü örttüm. Üşüsün istemiyordum. Ben daha onun üşümesine bile dayanamıyordum.

Onu ameliyatlara, ilaçlara, iğnelere, acılara bırakacaktım. Bir umut bekleyecektim. Bir umut iyileşmesi için dua edecektim. Nasıl dayanacaktım.

Dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp yataktan çıktım. Kıyafetlerimi elime alıp, yavaşça aşağıya indim. Uyansın istemiyordum. Öyle yorgun görünüyordu ki ve daha öyle çok yorulacaktı ki, bugün dinlensin istedim.

Hayatım boyunca bu geceyi unutmayacaktım. Sadece yaşananları değil, hissettiklerimi de. Öyle çaresizdim ki kollarının arasında. Acıyla sarmaladım onu. Gözyaşlarımızın arasında, öpmeye çalıştığımız dudaklarımız değildi, ruhumuzdu. Ömrümün sonuna dek bu yaşadığım anı unutmayacaktım.

Koltuğun üstünde ki battaniyeyi omuzlarıma aldım ilk önce, daha sonra ise elimde telefonum, Evren'in hastalığını araştırmaya başladım. Ne yapılabilirdi, iyileşmesinin yüzdesi kaçtı? Daha önce neler yaşamıştı, hepsini öğrenmek istedim. Kanser ne soğuk, ne can yakan bir kelime. Bununla baş edecek kadar güçlü müydüm? Okuduklarımla daha da çok daralmıştım. Orta da duran sigara paketine çaptı gözlerim. Sigara bu hastalığın en kötü nedeniydi. Alt dudağımı dişlerimin arasına sıkıştırarak, gözyaşlarımın akmasını engellemeye çalışıyordum. Paketin içinde ki bütün sigaraları ortadan ikiye ayırmıştım. Onun için, onun nefes alması için, yaşaması için ne gerekiyorsa yapacaktım. Vazgeçmeyecektim!

Titriyordum, bildiğiniz eksi on derece de kalmışçasına titriyordum. Yüzleştiğim gerçekler, acılar bütün sistemimi çökertmişti sanki. Evin duvarları üstüme gelmeye başlayınca, sessizce açtığım kapıdan, kendimi dışarı atıyorum. Sabahın ilk ışıklarında, dışarıda serin bir hava vardı, ama üşümüyordum. Zaten içim buz tutmuştu. Daha ne kadar üşüyebilirdim ki. Veranda da ki sandalyeye bırakıyorum kendimi. Üstümde ki battaniyeye sarılıp, önümde uzanan ormanı izliyorum. Sis çökmüş, daha hava tam aydınlanmamıştı.

Keşke hep burada kalsak, bütün acıları, hastalıkları geri de bıraksak. Duyduklarım gerçek olamayacak kadar çok canımı yakıyor çünkü. Nasıl toparlanacaktım, nasıl kabullenecektim bu durumu. Oysa o bana hissettirmemek için, neler yapmıştı. Ben mutlu olayım diye nasıl uğraşmıştı. Belki de aramızda ki bu ayrılık olmasa, bana hiç söylemeyecekti. Üzülmemem için her şeyi göze alacaktı. Ölmeyi bile!

Bende onu yaşatmak için her şeyi göze alacaktım. Gözyaşlarımı içime akıtacaktım mesela. O kadar çok ağladım ki, daha ne kadar akabilir dediğim yaşlarım, sanki bana inat edermişçesine bak gördün mü şimdi, der gibiydi, durmuyordu. Ama durduracaktım. Evren'in yanında ağlamayacaktım en azından. Benim üzülmemem için, her şeyi yapan adama, bunu yaşatmayacaktım. Hem ayrıca bu hastalığın en önemli faktörü, stres demezler mi? Ona o kadar iyi geleceğim ki, onu iyileştireceğim. Umut ediyorum. Umut etmekten başka elimden bir şey gelmiyor.

SEÇİM SENİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin