Bölüm 18.Özlem ve Gurur

3.2K 229 176
                                    


Herkese merhaba.

Uzun bir aradan sonra geldim, koşa koşa geldim. Aşkla geldim. Bol bol Dünya ve Evren ile geldim.

Sizden de bol bol satır satır yorum istemek çok olmaz bence.:)

Çok özlemişim onları doya doya yazmayı.

Keyifli okumalar her birinize.

...

Trabzon'dayım.

Attığı mesajı algılayamıyorum. İlk önce boş boş ekrana bakıyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Neden geldi ki şimdi? Bunca şeyden sonra. Bu adam benim aklımı öyle bir karıştırıyor ki, ne yapacağıma şaşırıyorum. Hakan'a mı haber versem. Onu mu arasam? İçim de ki kargaşa ve heyecan gözlerimi yansıyor sanki. Akan gözyaşlarımın başka bir açıklaması olamaz. Korkuyorum. Çok korkuyorum. Hissettiklerim o kadar çok ağır gelmeye başlıyor ki, daha fazla dayanamıyor yere bırakıyorum halsizleşmeye başlayan vücudumu.

Kadere inanırım. Yaşadıklarımızın bir sebebi olduğuna kendimi hep inandırmışımdır. Ama isyan etmeden de duramıyorum. Neden bana bunu yaşatmak zorundaydı ki? Neden ellerimi bırakmak, beni donacağım kadar soğuk bir yalnızlığa bırakmak zorundaydı? Aklım fazla düşünmekten iflas etmiş halde. Bir de attığı mesaj ile artık takatim kalmadı diye düşünürken, telefonum ellerimin arasında titriyor. O arıyor. İlk başta idrak edemediğim için telefon kapanana kadar boş boş ekrana bakıyorum. Telefon susunca kendime geliyorum.

Şu an bir sigaraya öyle çok ihtiyacım var ki. Uzanıp çantamdan bir dal alıp yerleştiriveriyorum iki dudağım arasına. O yandıkça, gözlerim daha da buğulanıyor. Kendime acı çektirmeyi sevdiğimi düşünüyorum. Sonra bir kez daha korkuyorum. Ama bu sefer kendimden. Onsuz ne yapacağımı bilmemekle birlikte, onunla da ne yapacağımı bilmiyorum. Sesini duyunca ya da onu karşımda görünce ne tepki vereceğimi kestiremiyorum. Sigaranın sonuna gelirken bir kez daha çalıyor telefonum. Zehirlediğim ciğerlerime derin bir nefes alıyorum bu sefer. Avcumun içiyle akan yaşlarımı siliyorum. Ayağa kalkıyorum, pencerenin önüne yürüyorum.

Ben ne olursa olsun, güçlü bir kadınım. Güçlü olmak zorundayım. Nefes almaya devam etmek zorundayım. Umut etmeye devam etmek zorundayım. O telefonu açmak zorundayım. Her ne olursa olsun. Neyle yüzleşecek olursam olayım.

"Efendim."

Susuyor. Derin bir nefes alıyor. Duyuyorum.

"Dünya" diyor sadece. Bütün dünyam duruyor sanki. Yer ayaklarımın altından kayıyor. Özlemişim. Öyle çok özlemişim ki. Tek kelimelik bir cümlesi bile, kısacak sesi bile renklerimi geri veriyor bana. Her şey siyah beyaz değilmiş. Şimdi anlıyorum.

"Evet." Diyebiliyorum. Sessizce, kimsesizce.

"Trabzondayım." Diyor bu kez. Sesi hasta gibi. Daha kalın geliyor kulağıma. Canım sıkılıyor. Onu grip bile olsa, hasta düşünmek canımı sıkıyor. Soramıyorum. Yine sadece evet diyebiliyorum.

"Evet."

"Neredesin?" şaka mı yapıyor bu adam bana?

"Neden?" tek kelimelik cevap verebiliyorum. Boğazım düğümleniyor çünkü. Bir tarafta gurum, diğer tarafta özlemim.

"Yanına gelmek istiyorum."

Peki, ama neden? Neden?

"Neden?"

"Dünya ne olur yapma?"

Bana cidden bu cümleyi kurduğuna inanamıyorum. Ben ne yaptım ki ona? Ben günlerdir ne haldeyim. Bunu yapan, bize bunu yapan o! Ben değilim.

SEÇİM SENİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin