İzmir- Bodrum- Antalya derken upuzun bir tatil yapınca anca yazıyorum canlarım. Size küçük bir alıntı bırakayım istedim.:)
Yazıyorum. Yetiştirmeye çalışıyorum akşama.
Seviliyorsunuz :)
...
"Dünya." Diyor ben kapıdan çıkarken. Bakmıyorum yüzüne. Ama bileğimi tutuyor.
"Akşam konuşuruz olur mu?"
Bu mu yani? Bana kurduğu cümle bu mu?
"Kimle konuşacağım? Evrenle mi Yavuzla mı?" derken hırsla elimi parmaklarının arasından çekiyorum. Kızgınım çünkü. Hem de çok kızgınım.
"Evrenle." Diyor gözlerimin içine bakarak. Benim gözlerimde nasıl kırgınlık varsa, onda da hiç beklemediği anda gelen yağmura tutulmuş ve bana masumca bakan kedi bakışları var. Kıyamıyorum. Ama kıymak istiyorum.
Birlikte uyumamızın utancını, heyecanını bile yaşatmayan içerde ki kadının saçını başını yolmak istiyorum. Onları evde yalnız bırakıp gitmek istemiyorum. Onun bana gitme dememesiyle daha da deliriyorum.
Hissediyorum. İçerde ki kadın evlenmeye karar verdiği kadın.
"Bana anlattığın kadın değil mi?" diyorum sessizce.
Cevap olarak sadece başını onaylar gibi sallıyor. Kıskanıyorum. İçimi yakıp kavuran bir ateşle kıskanıyorum. Yalan yok duygularımın ağırlığını hissediyorum. Saf gibi kendimi kandırma çabasına girmeyeceğim. İçerde saçını başını yolmak istediğim kadın, benim oturduğum yerde oturuyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Zaten yapmam da anlamsız olur. Ben kimim ki?
"Konuşuruz akşam tamam mı?"
"Akşam işim var. Hem senin de önemli bir misafirin var."
Neyin tavrını yapıyorum ki? Aldatılmış hissetmenin diyor, içimde ki kendini savunmaya çalışan yanım. Ben giyinirken ne konuştular da Evren'in yüzünde gördüğüm bakıştan tedirgin oluyorum bilmiyorum ama korkuyorum.
"Alırım seni işten."
"Alma!
"Dünya saçmalama!"
"Hoşçakal Evren, ha pardon Yavuz!"
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇİM SENİN!
RomanceYazar olmak için daha doğrusu bir kez olsun ismini raflarda görmek için can atan bir kadın; Dünya. Kendi halinde, gizemli bir adam; Evren. Ve adamın seçim senin diyerek sunduğu teklifi kabul ederse kadın, neler olur? Neler olmaz ki? En önemlisi Aşk...