Bölüm 21.Nefes Alamıyoruz

3.2K 225 146
                                    

Bu bölüm Dünya'nın herşeyi öğrendiği kısım. Bakalım onun acısını hissedecek misiniz?

Bol bol yorum ve düşüncelerinizi okuma istiyorum.

Yukarıda ki şarkıyla okumanızı küçücük tavsiye edeyim ve kaçayım o zaman : )

Keyifli okumalar.

...

Havaalanında birbirimize sarıldıktan sonra, elimi tutan adam, gideceğimiz yere varana kadar hiç konuşmadı. Düşünceliydi, hissediyordum. Takside yol alırken, o bir pencereden, ben diğerinden akıp giden yolu izliyorduk. Ama ellerimiz ortada birlikteydi. Evren'i ilk defa bu kadar içine kapanık görüyordum. Ne olduğu ve ne olacağını bilemediğim bu yolculukta her şeye hazırlamıştım kendimi.

Geldiğimiz yer ormanın içinde, bir bungalov evdi. Dışarıdan gördüğüm kadarıyla iki katlıydı. Önünde küçük bir verandası vardı. Evren taksiyi öderken ben ilerlemiştim. O kadar şirin bir mekândı ki, daha içini görmeden bayılmıştım.

"Sevdin mi?"

"Harika görünüyor."

"Gel bakalım, içerisini görelim."

"Sen geldin mi daha önce?"

"Hayır, gelmedim. İnternetten buldum."

İçeri girdiğimde ilk gözüme çarpan kocaman bir şömine oluyor. Önünde beyaz bir koltuk var. Bakması bile içimi ısıtıyor. Hemen sağımda küçük bir mutfak görüyorum. Sol tarafımda ise tahtadan bir merdivenle üst kata çıkılıyor. Aşağıdan baktığımda, asma tavan şeklinde ki katı görebiliyorum. O kadar tatlı, sıcak bir mekân ki, mutlulukla ardıma dönüyorum.

"Burası harika!" ellerimi evi göstermeye çalışır gibi, kocaman açıyorum.

"Beğenmene sevindim." Diyerek şömineye ilerliyor. Benim gülen yüzüme karşı, Evren'in sıkıntılı ifadesi canımı yakıyor.

"Sen iyi misin?"

"Şömineyi yakalım. Gece üşüme."

"İyi misin diyorum Evren."

Eğildiği yerden ayağa kalkıyor. Elinde ki odunu yavaşça şöminenin içine bırakıp, bana doğru yürüyor.

"Seninleyken ben hep iyiyim. Hadi sen mutfağa bak, yememiz için bir şeyler ayarlamalarını söylemiştim."

"Ne ara yaptın bunca şeyi?"

"Ağzın değil, elin çalışsın. Hadi karnım acıktı benim."

Dolapta hazır halde duran, birkaç sandviç ve içecek gözüme çarpıyor. Bir şişe şarap ve hazır paketlenmiş halde bir meyve tabağı. Hepsini çıkarıyorum. Sırayla koltuğun önünde ki küçük sehpaya bırakıyorum.

"Şarabı açmamı ister misin?"

"Sana eşlik ederim."

"İçmeyecek misin yani?"

"Bir kadeh alırım güzelim." Diyor. Aklım yine düşünmeyi durduruyor.

Üstümde ki tayt ve kazakla gayet rahatça, koltuğa gömülüyorum. Evren yanımda, gözünü kırpmadan ateşi izliyor.

"Hani acıkmıştın sen, yesene bir şeyler."

"İlk önce burada olmanın şerefine." Diyerek önünde kadehi, elimdekine vuruyor. Sakinleşmek için koca bir yudum alıyorum. Onunla yan yana kimse olmadan, sessizliği paylaşmak ruhuma iyi geliyor. Sehpada ki telefonumu eline alıp, gelen mesajı okuyor.

SEÇİM SENİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin