Bölüm 15. Aşk ve Gurur

4.1K 293 127
                                    


8 mart dünya kadınlar günümüz kutlu olsun. Bunu okuyan her kadın dostuma sevgilerimi yolluyorum. İyi ki varsınız. Bu bölüm benden size hediye olsun. :)

Geçen bölüm Evren'in ağzından okuduk ve soru işaretlerimizin bir kısmını cevapladık ama Dünyamız bunları daha bilmiyor tabi. En son Evrenle uyanmışlar akşam telefonlarını açmayan bir Evrenle ve yayın evi sahibi olduğunu öğrenerek şok olmuştu.

Ben yazarken de kendimi Dünyanın yerine koydum ve onun çaresizliğini , karışıklığını öyle çok hissettim ki, bakalım siz neler düşüneceksiniz.

Keyifli okumalar...:)

...

Hayatın sizin için öyle büyük sürprizleri oluyor ki, farkında olmadan sizi öyle çok şaşırtıyor ki sadece bakakalıyorsunuz. Neler düşünmem gerektiğini bilmiyorum. Ne yapmam lazım bilmiyorum. Sadece uyusam, uyansam ve her şey eski haline geri dönse keşke. İçimde kopan fırtına öyle büyük ki, dışardan acınacak halde gözüktüğüme eminim.

"Dünya sen iyi misin?"

Damla'nın sorusuyla nasıl gözüktüğümü tahmin etmek zor değil. Berbat haldeyim. İnanır mısınız, bir yanım hala Evren'in nerede nasıl olduğunu düşünmekle meşgul. Umurumda değil, yayın evi, yalanlar, sırlar. Sadece eve sağ salim gelsin istiyorum. Gelsin, sonra düşünürüz demek istiyorum. Ama her düşüncem de canım daha da çok yanıyor.

"Hasta olacağım sanırım Damla. Dinlensem iyi olur."

"Geçmiş olsun. Rahatsız ettim seni." Diyerek ayaklanan kadının ardından bakamıyorum bile. Kapanan kapı sesiyle, anlıyorum gittiğini. Nefes alma ihtiyacıyla, terasa çıkıyorum. İçimde yanan ateş öyle büyük ki, hiçbir soğuk söndürmez gibi.

Nefes alamadığımı hissediyorum. Kandırılmış hissi gelip oturuyor kalbimin tam orta yerine. En korkutucusu ise şüphe. Yaşadığımız her an, konuştuğumuz her konu aklımdan teker teker geçiyor. İpuçları bulmaya çalışıyorum. Nedenini anlamaya çalışıyorum. Ona hak vermeye çalışıyorum. O kadar çok aciz hissediyorum ki kendimi. O kadar çok işlemiş ki içime. O kadar çok seviyorum ki. Bir açıklama bulmak istiyorum.

Neredesin Evren? Nasılsın?

Onu merak etmekten alıkoyamıyorum kendimi. Sesi kötüydü. Eve gelsin istiyorum. Kalbimi bin parçaya ayırsın, yalanları yüzüme vursun ama gelsin. Ama iyi olsun istiyorum.

Sinirli mi? Kızgın mı? Şüpheci mi? Hayal kırıklığı ile boğuşan mı? Âşık mı? Kaçmak isteyen mi? O kadar çok karışık ruh halleri içindeyim ki bir anda ağlamaya başlıyorum.

Soğuk zemine çöküyorum. Öyle çok ağlıyorum ki, öyle çok içimde ki acıyı kusuyorum ki, o an kendi sesimi, hıçkırığımı, benliğimi tanıyamıyorum. Ben hiç âşık olmamış, hiç bu kadar canımın acısını bütün hücrelerim de hissetmemiştim. Ben hiç bu kadar korkmamıştım. Ben hiç bu kadar kaybetmekten korkmamıştım.

Hayal kırıklığım ağır bastı sanırım, gözyaşlarım aka aka yatak odasına gidiyorum. Valizin içine kıyafetlerimle gelişi güzel dolduruyorum. Kaçmak istiyorum. Gitmek istiyorum. O da acı çeksin, merak etsin istiyorum. Öyle çok ağlıyorum, öyle çok acı çekiyorum ki... Zamanı geriye alsak keşke. Sabah onun kollarında uyansam ve onu hiçbir yere bırakmasam. İşe gitmesem, ona sadece sarılsam. Anlat desem. Anlatsana bana...

Son parça kıyafeti de koyduktan sonra bu sefer bağıra bağıra ağlıyorum. Fark ediyorum ki gidemem. Öyle çok seviyorum ki onun iyi olduğunu bilmeden gidemem. Onu görmeden gidemem.

SEÇİM SENİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin