(Jungkook)
Uzun bir süre boyunca deri koltuğuma gömülüp Eun Mi'yi düşündüğümü ve derse yetişebilmem için az bir zamanımın kaldığını fark ederek koltuktan bedenimi zorlukla ayırdım.
Ayaklarımı sürüyerek odama geçtiğimde derin bir iç çekip gardrobumdan aldığım beyaz tişörtümü üzerime geçirip siyah dar bir kot pantolon giyindim. Mavi gömleğimi de elime alıp ütü masasına doğru ilerledim.
Ütünün ısınmasını beklerken banyoya geçip saçlarımı düzeltip, parfümümü sıkmayı da ihmal etmemiştim. Yanaklarımı şişirerek yeniden ütünün karşısına geçtiğimde duraksadım. Şu lanet olası gömlekleri hiçbir zaman doğru düzgün ütüleyemiyordum. Kollarındaki ütünün çift olmasını umursamadan gömleği tişörtümün üzerine geçirdiğimde yanaklarımı şişirerek aynadaki görüntüme baktım. Başımı olumsuzca sallayıp atağın üzerinde duran telefonumu aldım ve mesaj kısmına girdim.
''Mi Cha bir ara gömleklerimi ütüleyebilir misin?''
Mi Cha'dan anında cevap geldiğinde gözlerimi devirdim.
''Kendin ütüle.''
Kendim yapabiliyor olsam zaten böyle bir şey istemezdim.
''Taehyung'un gömleklerini ütülüyorsun ama!''
Üzgün bir surat ifadesi içeren bir emoji ile beraber gönderdiğim mesaja yalnızca sinirli bir emoji olarak yanıt almıştım. Taehyung'un gömleklerini ütülemekle kalmayıp üzerine kendi parfümünden sıktığını da biliyordum. Çünkü Taehyung tam anlamıyla Mi Cha kokuyordu ve sürekli kadın parfümü koktuğuna dair bir şeyler söylüyordu.
Sıkıntıyla nefesimi dışarı verip el mahkum üzerimdeki gömleği bir kenara bırakarak siyah deri ceketimi üzerime geçirdim.
Evden çıkmak için siyah bir sırt çantası ile birlikte siyah ayakkabılarımı da giyindiğimde boy aynasının önüne geçip parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip aynaya seksi bir bakış attım. Bu hareketimle Jimin Hyung'u kopyalamıştım. Gerçi Jimin Hyung'a göre Busan'da doğmuş olmam bile onu kopyaladığımın bir göstergesiydi.
Kapıdan çıkıp anahtarları havaya atarak yeniden yakaladığımda yan dairenin kapısı da açılarak içeriden Eun Mi çıktı. Üzerinde çiçek desenlerinin olduğu kahverengi elbisesi ile oldukça güzel görünüyordu. Uzun saçlarını açık bırakıp açık kahverengi topuklu botlar giymişti. Hafif bir makyaj yaptığı da belliydi. Beni kendime getiren gözlerini devirip kapıyı kilitleyerek oradan ayrılması oldu. Asansör yerine merdivenleri tercih etmemesi de aynı asansöre binmek istememesinden kaynaklanıyor olmalıydı. Düşününce bunca katı yürüyerek inecek olması oldukça saçmaydı.
''Bananeyse! Çok yorulursun umarım.''
Kendi kendime söylenmeyi bırakıp kapımı çekerek asansöre yöneldim. Birkaç dakika öncesinde Eun Mi ile olanları bizimkilere anlatmayı planlıyordum fakat Buzlar Kraliçesi geri döndüğüne göre artık dün olanlar hakkında konuşmamaya karar verdim.
......
Hoseok Hyung ve Namjoon Hyung okulda olduklarına dair mesaj atsa da derse anca yetişebildiğimden adımlarımı amfiye yönlendirdim. Derse girecek Profesör henüz gelmediğinden şanslı olduğumu düşünerek içeri havalı bir giriş yaptım. Kendime oturacak uygun bir yer ararken kızların kendi aralarında fısıldayışlarını es geçtim. Orta sıralardan birine yönelenecekken bakışlarım Eun Mi'ye takıldı. Aynı bölümde olmamız gerçekten inanılmazdı. Saniyelik bir zaman diliminde göz göze gelsek de bakışlarını ilk çeken o oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold ❧ Jk
FanfictionElimi kendine doğru yavaşça çekerek dudaklarını avuç içime bastırdı. Bir müddet avucumda hissettiğim yumuşak baskı içimin titremesine sebep oldu. Elimi daha sıkı tutup aramızdaki boşluğa indirirken bakışlarını benimkilere odakladı. Öyle içten bakıy...