(Jungkook)
Mi Cha'ya gelen telefonun ardından herkes sessizliğe gömülürken, Eun Mi'nin şoför hakkındaki düşüncelerinin doğrulanması endişelenmeme sebep olmuştu.
Eun Mi'nin hislerine güvenmeme rağmen, doğruluğu kanıtlanınca nedense kötü hissetmiştim. Bu durumun Eun Mi'nin travma yaşamasında etkili olan bir olaya bağlı olduğunu düşünüyordum ve bu olay her neyse gündeme bir şekilde gelmişti ve devamında olacaklar beni bir nebze de olsa korkutuyordu.
Eun Mi'nin ailesi hakkında öğrendiklerinden sonra, kabuslarının bir şekilde karşısına çıkması ile birlikte zihninin yeterince yorulduğunu düşünerek, ona iyi gelebilecek bir şeyler yapmaya karar verdim.
Taehyung ve Mi Cha herkesi organize etmek için mesaj attıktan sonra Eun Mi ve beni market alışverişine göndermişlerdi.
Eve döndüğümüzde ise hep beraber bir şeylerle uğraşıp, olan biteni bir köşeye kaldıracaktık. Eun Mi'nin olayları sindirerek ilerlemesine yardımcı olmalıydık.
''Jungkook, bir şeyler hatırlarsam belki kaçırılan çocukları bulabiliriz. Hımm?''
Eun Mi'nin , eline aldığı çikolataları alışveriş sepetine bırakırken sorduğu soruya karşılık birkaç adımda ona ulaşarak yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
''Eun Mi, biliyorsun. Jin Hyung, psikolojinin henüz bunu kaldıramayacağını düşünüyor. Sonsuza kadar bedenini karakterlerin ele geçirebilir. Bunu düşünmeyi bırak lütfen, polisler bu işi en iyi şekilde çözecektir.''
Eun Mi'nin olayları hatırlamaktan korktuğunu biliyordum. Yine de o güzel kalbi, başlarına yardım edebilmek adına risk almayı bile düşünüyordu.
Eğilip alnına dudaklarımı bastırdıktan sonra geri çekildim.
''Mozaik pasta yapar mıyız birlikte?''
Konuyu değiştirmek adına sorduğum soru karşısında usulca başını salladı.
Elinden tutup onu pasta malzemelerinin bulunduğu reyona yönlendirip, bir anda birçok malzeme saydım.
Gerekli gereksiz, aklıma gelen her şeyi sayıyordum. Maksadım aklındaki şeylerden kurtulup, pasta malzemesi aramasıydı ve muhtemelen başarılı olmuştum çünkü Eun Mi arada bir saydığım şeyleri tekrarlıyor, onları bulmaya çalışıyordu.
......
Ellerimizde birçok poşetle birlikte zile bastığımızda kapıyı Jin Hyung ile birlikte Jae Hye açtı.
''Hoşgeldiniz!''
Jae Hye, elimizdeki poşetlerin bir kısmını alırken; Jin Hyung, Eun Mi'yi gözlemliyordu.
Mi Cha, herkesi çağıracağım derken şaka yapmamış olmalıydı. Çünkü sınıf arkadaşı Cheon Sa bile buradaydı.
Bakışlarımı etrafta gezdirmeye başladığımda; Namjoon Hyung, Hoseok Hyung ile bir konuda derin bir tartışma yapıyor gibi görünüyordu.
Yoongi Hyung, büyük bir yavaşlıkla He Ran'ın saçlarını kulağının arkasına atarken, dudakları yukarı kıvrılmıştı. Yine He Ran'ı etkilemeye çalışıyor olmalıydı.
Cheon Sa'nın yanında Jimin oturuyor ve birlikte Jimin'in tabletine seri bir şekilde dokunuyorlardı. Anladığım kadarıyla ikisi aynı tabletten, aynı oyunu oynuyor olmalıydı.
Taehyung üçlü koltukta az önceki yerinden, milim milim sağa kayıyor, Mi Cha ise ondan milim milim sağa uzaklaşıyordu.
Jin Hyung ve Jae Hye bizden aldıkları poşetlerle birlikte mutfak tezgahına ilerlemiş ve içinden çıkan malzemelerin bir kısmını poşetlerde bırakırken, bir kısmını tezgaha diziyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Truth Untold ❧ Jk
FanfictionElimi kendine doğru yavaşça çekerek dudaklarını avuç içime bastırdı. Bir müddet avucumda hissettiğim yumuşak baskı içimin titremesine sebep oldu. Elimi daha sıkı tutup aramızdaki boşluğa indirirken bakışlarını benimkilere odakladı. Öyle içten bakıy...